Soyunma odasına kadar nasıl geldiğimi hatırlayamıyordum. İçimde koca bir delik açılmıştı sanki. Ona çok mu sert çıkıştım diye kendimi sorgulamaktan geri duramıyordum. İçime oturan öküz iç sesimle bir olmuş beni yargılamaya başlamıştı adeta. ''Neden yaptın, neden öyle söyledin, bak pişman oldun değil mi şimdi de?'' diye diye içimi kemiriyorlardı baş başa vermiş. Haksızda değillerdi ama bende de haklıydım. Bezdirmişti bu burnu kalkık halleri artık beni. Fakat yine de bunu zihnimde her tattığımda bir ama kelimesi beliriyordu sonunda. ''Ama kalbini kırmamalıydım...'' diye kızıyordum, öfkeleniyordum kendime.
Havluyla olabildiğince üzerimi kurulayıp odaya çıkıp iç mahkememde daha fazla yargılanmak istemediğimden plajda olduklarını bildiğim annemlerin yanına gitmeye karar verdim.
Sıcak olduğundan adım kadar emin olduğum kumları görünce, mozaik taşlardan yapılmış yolun bitiminde başlayan kumsalı yalın ayak yürümeye karar verdim. Terliklerimi bile elime alırken o geliyordu aklıma. Lanet olsun terliklerime bile aşılamıştı kendinden!
Sıcak kum başta iyi gelmişti ama gittikçe ayaklarım yanmaya ve kumun içinde gömülmeye başladığında koşarak top oynayan Esra ve ikizlerin yanına doğru koştum. Koşarken depar atınca yerde uzanan kişiler arkamdan ''Yavaş ya! Çocuk musun?'' diye bağırınca yine aklıma o gelmişti. Gözlerinde öfkesinin belirtisi olan ateşle bana bakarak'' Çocuk musun'' diye kızmıştı. 2 günde hayatımda ne kadar çok yer ayırmıştı kendine. Sanki haftalardır tanışıyormuşuz gibi her söylenen cümle de aklıma gelmesi tuhaf geliyordu. Sanki yanlışmış, hatalıymış gibi geliyordu oysa bana.
Onların yanına vardığımda kendimi biraz uzaklarında tutarak yere bıraktım. İçi boş çanta gibi yığıldığımda ıslak bikinim yüzünden nemlenen plaj elbisemi başımın altına koyup uzandım. Güneş kapalı göz kapaklarımın arkasında hoş bir kırmızı ton bırakıyordu. Sıcak kum sırtımı yakınca rahat edemeyip bu seferde bağdaş kurup oturdum yere. İçime dert olmuştu işte. Rahat edemiyordum. Onu kırmışken sanki benim eğlenmem suçmuş gibi geliyordu. Ne yapmıştı bu adam bana böyle!
Ne mi yapmıştı? Hayatıma benden izin dahi almadan dahil olmuştu. Bana isteyip istememi sormadan girip her şeyime biraz kendinden katmış, izini bırakmıştı. Terliklerime bile! Çamaşır suyu paklar mı ki onu , peki ya ciflesem çıkar mıydı gölgesi hayatımdan? Virüs gibi katılmıştı bana...
Esra'nın normal olmayan hallerini gördüğümde Doruk bir müddet aklımdan uzaklaşmıştı. Çünkü Esra baya aşmış kendini küçücük çocukla bir olmuş deniz topuyla oynuyordu. Üstelik kendini kremlemiş, bronzlaştırıcı sütünü sürmüş ve ıslanmasın diye bilerek buton gibi yaptığı topuzunu da açmış saçını sallayarak koşuyordu küçücük sarışın bir çocuğun arkasından. Yavrum o küçük sarışın, boncuk gözlü melekte nasıl eğleniyor ama içimdeki ses çenesi bu gün baya düşmüş olmasına rağmen bu işte bir iş olduğunu söylüyordu bana ve bende kesinlikle katılıyordum geveze iç sesime! Çünkü Esra abartılı bir şekilde saçını savuruyor, yeni fark ettiğim şeftali renginde parlatıcı ile cilaladığı dudaklarıyla işveli işveli gülümsüyor ve tüm bunla yetmezmiş gibi Summer 2014 bikini koleksiyonu için poz veren mankenlere özenmiş sanki topu tutarken tek ayağını geriye doğru kaldırıyordu. Ben buranın havasından suyundan diyordum da bu kız hepten gitmişti anlaşılan. Amacı neydi onu anlasam belki hak vereceğim derken çakmıştım olayı.
Bizimkinin top oynadığı çocuk elinde topuyla Esra'yı kovalarken yanına sarışın bir çocuk gelmişti. Şimdi sarışın çocuğu ve bizim Sos'un cilvelerini görünce bana ilk gün oda da anlattığı Kaya geliyordu aklıma. Bu çocuk o muydu ki?
Bizim kız oğlanla konuşmaya başlayınca bir utandı, böyle ayaklarıyla kazı yapmaya başladı durduğu yerde, elleri sürekli saçındaki bukleler oynuyor falan dedim bu kesin o anlattığı Kaya. Çocukta fena değilmiş hani. Bizim kız çocukla vedalaştıktan sonra bir müddet oyun oynattığı o küçük kız ve Kaya'nın arkasından el salladı. Ben de onları izlemekten sıkılmıştım ki kalkıp denize gireyim dedim hazır annemler de ortada yokken. Sahi onlar nerdeydi? Öğlen güneşi çarpmasın diye içeri girmiş olabilirlerdi. Malum babam aşırı sıcaklarda rahatsızlanır hep. Büyük bir ihtimal o yüzden gittiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA 'DÜŞÜŞ' (Tamamlandı)
RomanceHer yazın 'güzel' bir hikayesi vardır... Her gün yeni bir umut, yeni bir ufuk ve yeni bir macera demekti onlar için.. Onlar sert zeminli, oldukça lüks kokan, bu zamana dek öğretmen birinin oldukça tuzlu olan o konaklama fiyatını ödeyemeyeceği...