26.Bölüm '' Gitme... ''

14.8K 600 69
                                    

 Keyifli Okumalar ^_^

26.Bölüm

''Doruk! ve sen...Selin'in kuzeni Nehir. Evimde ne yapıyorsunuz siz böyle?''

''Merhaba anne. Sence ne yapıyor gibi duruyoruz yemek yiyoruz. Bize katılmaya ne dersin?'' dedi bıkkınca ve daha çokta oyununun bozulduğuna sıkılan bir tonda.

O nasıl bir cevaptır öyle, dizine attığım tekmeyle kızgın gözlerle bana dönmüştü. Öfkeliydi , gözlerinden kolaylıkla okuyabiliyordum. Üzgünüm çakma batman ama haklı taraf bendim. Annesine böyle cevap vermesi hiç iyi olmamıştı. Kadın kim bilir hakkımda neler düşünecekti...bir de öyle dip dibe yakalandık zaten felaket! Biz barut ve çakmakken annesi de bizi tutuşturan kuvveti sağlayarak ortaya bir kaos yaratmıştık. Aman ne güzel!

''Merhaba Zehra Hanım, nasılsınız?''

Nasıl mı? Nasıl olacak elbette bana kızgındı. Oğlunu ziyarete gelmişti büyük ihtimalle ancak bizi az kalsın o halde yakalanacaktık. Düşünüyorum da görse sonumu imzalayacaktım sanki.

''İyiyim Nehir, sen nasılsın? Şaşırdım ben, kusura bakma...yani oğlumu bekliyordum da evde, sen sürpriz oldun bana.''

O kahverengi gözleri açıp abartılı el hareketleri olmasa tatlı kadındı. Evet tatlıydı çünkü Doruk'un gözlerini kimden aldığı belliydi...Zehra Hanım'dan. İroniye bakıyorum da Doruk tatlı annesi...ön yargılı olmamalıydım, hayır. Kendimi onun yerine koyuyorum da bende oğlumu evde bir kızla beraber görsem kıskanırdım, evet. Çünkü erkek çocuk anneye düşkün olur ve anne oğlunu kimselere yakıştıramaz genelde. Ki ben Doruk'un yanına birini yakıştırmak öte dursun başka birini görmeye bile tahammül edemiyorum. Gördüğüm zaman da ne olduğu ortada! Yıpranmış sinirler,  alınan ani kararlar ve final...çöküş. Bir gün Doruk'un peşimden gelmemesinden korkuyordum, hem de delicesine korkuyordum. Bıkarsa ne yaparım diye soruyorum da kendime bir Galata Kulesi'de buraya lazımdı evet...

''Evet biraz ani bir kararla geldik eve...acıkmıştık da biraz, yemek hazırladık. Lütfen oturun size de bir servis hazırlayayım.''

Hemen ayağa kalkıp durumu toparlama girişimlerine tutuldum. Başka türlü bizim Zehra Hanım ile aramız düzelmeyecekti yoksa. birimizden birinin adım atması gerekir ki kadın yaşını başını almışken ondan beklemek umutsuz vaka olurdu. O yüzden ben ön ayak oldum aramızdaki husumete. Ki Selin ile tanışmak için akşam yemeği hazırladığında en son o zaman görmüştük birbirimizi ve halamın o imasından sonra Zehra Hanım bana hiç ılımlı bakmamıştı. O alev saçan gözleri zihnime ucu açılmamış kalemle bastırarak yazılmış gibi kazınmıştı. İlkokulda defterlerim arkasına mürekkepten çok iz geçerdi benim.

''Uçakta yemiştir annem, sen kendini düşün Nehir.''

''Evet, evet uçakta yemek yedim. Biraz dinlensem iyi olacak. Doruk benimle yukarı gelir misin oğlum?''

Doruk zorla da olsa ayağa kalktı ve annesiyle birlikte yukarı uzanan merdivenleri birlikte çıktılar. Yemek masasında bir başıma kalmış ne yapacağımı düşünmeye çalıştım. Gerçekten çalıştım ancak annesi ve Doruk gidince aklıma direk az önce yaşadıklarımız gelmişti. Geçmek bilmeyen o saniyeleri gözlerimi kapasam tekrar yaşayacakmış gibi hissediyordum...dudaklarının teması bile tazecikti üstelik.

Merakla masada beklemeye devam ederken sonunda içimdeki meraklı kurtçuk beni tüketmesin diye aklıma başka ileri vermem gerektiğine kanaat getirdim. Masadaki tabakları toparlayıp mutfağa taşıdım. Tabakları sudan geçirdikten sonra makineye güzelce yerleştirdim. Kırılmasın diye tabakları aralıklı olmasına dikkat etmiştim. Bir kere bizim makine bulaşık yıkamamış yemişti benim yüzümden. Kapağı açtığımda sağlam sadece çatal bıçak vardı sepette. Mutfaktaki işim bitince tekrara salona ek için doğrulduğumda eğilmekten ağrıyan belim canımı sıkmıştı. Sırtımı ovalarken birden arkamda daha güçlü ve bilgili dokunuşların varlığını hissetim. İşte yine o muhteşem koku ve sevdiğim sahibi...Doruk.

AŞKA 'DÜŞÜŞ' (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin