33.Bölüm '' Hoş Buldum! ''

7.4K 543 43
                                    

Medya bir kez daha  Ayça'nın mucizesi , teşekkür ederim Ayça <3  

İYİ OKUMALAR ^^  

Dudaklarının üzerindeki ince deriyi hissetmek, onu hissederek öpmek...bu duygular artık daha başka geliyordu bana. Parmağımdaki takılı yüzük sanki bana bundan sonraki yaşamımda yaşayacağım evin tapusu gibi geliyordu. Evsiz değildim, sokaktaki boş banklarda, pis inşaatlarda kalma korkum da yoktu. Ait olduğum birisi ve bir yer vardı. Benim için korkusuzca ölüme atlayacak birinin kollarıydı artık sığınağım. Bana değişik sürprizler yapıp türlü şaklabanlıklarla gönlümü çalmaya çalışan birisinden çok beni her şekilde koruyacak birinin olduğunu bilmek güzeldi.

Etrafımızdaki hava gittikçe yoğunlaşıp, auramız renkten renge sürüklenip, hormonlarımız şuursuzca tutku arzularken bu temasın nerede sonlanacağını az çok biliyordum: mutfakta. Asında mutfak  bizim olayımızın serbest çağırışımıydı. Mercimek ve fırına vermek ikilemesi bir arada kullanıldığında akla gelen ilk şey o işi, söylerken bile domatese dönüyorum, pişirmek oluyor. Peki mercimek ve fırın nerede? Mutfak!

Elleri dağınık topuzumu düşmanıymışçasına gözünü kırpmadan çözerken kafa derimde gezinen parmakları uyuşturuyordu adeta sinir sistemimi.  Sanki sinir sistemimin şemasını otelinin acil çıkış kapılarıymış gibi biliyordu, kolayca etkisi altına alabiliyordu beni. İlk defa böyle bir yakınlaşmaya maruz kalan acemi bense heyecandan dörtnala atan kalbimin uçup gitmesinden korkuyordum.

Çözülen saçlarımın boynumu gıdıklayarak ensemden geçip sırtıma dökülürken birazcık uzaklaşmıştık. Nefes alma molasıydı.

Dudakları kulağıma ulaştığında içimi tekrar bir ürperti kaplamıştı. Tüylerim şahlanmış, diken diken olmuştu. Kulaklarımda sanki uçaktan henüz inmiş birinin tıkanıklılığı vardı. Her şey uyumlu ilerliyordu ancak bu işin sonunu getirip getirmemek konusunda ne yapmama gerektiğini bilmiyorum. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme var. Evet belli belirsiz. Çünkü daha çok proje üzerinde çalışan bir Doruk Başer ciddiyeti hakimde mimiklerinde.

 Gözlerim açık yalnızca onun hareketlerini izliyorum. Eğer ki gözlerimi kapatacak olursam sanki varlığını yitirecek ve depoda bana taciz girişiminde bulunan o adama bürünecek diye korkuyordum. Geçmişte yaşanan sarsıntılar ne kadar çabuk iyileşir hiçbir fikrim yok sadece kendimin henüz tam olarak iyileşmediğini biliyorum. Ve her ne olursa olsun onunla birlikte olmak istememe rağmen bunu henüz yapacak inancı ve gücü vücudumda barındırmıyordum.

''Doruuk...''  diyerek adını seslendiğim anda yanağımdaki dudağını geri çekip diğer yanağıma geçerken sadece soru sorarcasına bir evet döküldü nefes nefese kalmış soluğundan.

Söylemekle söylememek arasında sıkışıp  kalmıştım. Düştüğüm vaziyeti en iyi anlatacak tasvir  sanırım  4'e basıp deve kuşundan mı yoksa 6'ya basıp gorilden kurtulmaya mı karar veremeyen Hugo oyuncusunun tereddüdüydü.

''Ben...ben devam etmek is-istemiyorum.'' döküldü artık sabırsız ruhumun aynası dudaklarımdan.

Ups! Bu red cevabım fazla mı sert olmuştu? Zira ben onu kırmaktan, yanlış anlaşılmaktan korktuğum için kekeleyerek bile istemiyorum dedikten sonraki ifadesi içimi burkmuştu. Dudaklarıma temas etmek üzere hareketlenen dudakları, hafif sola yatmış başı dudaklarıma dokunmadan önce durmuştu acemi bir şoförün kırmızı ışıkta paldır küldür frene yüklenmesi gibi.

Yüzüm avuçları arasındaydı. Bırakmamıştı yinede. Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra emin görünmek ve yanlış bir anlaşılmaya mahal vermemek için tamda onun sıcak çikolata denizi gözlerine diktim gözlerimi.

AŞKA 'DÜŞÜŞ' (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin