Keyifli okumalar dilerim =)
Hayatını neredeyse ailesi, işi ve arkadaşlarından ibaret olan ben artık kendime yeni bir uğraş daha edinme yolunda emin ve aheste adımlar atıyordum. Artık bermuda şeytan üçgeninden dörtgenlere hatta çokgenlere terfi ediyor, Başer adlı bir aileye daha sahip oluyordum.
Tamamıyla yabancı olduğumuz insanlara hemencecik alışmak,ısınmak elbette zaman alır ve türlü güçlükler yaşatır. Bana bile...evet bile çünkü benim ki çenesi iyi laf yapan, alicengiz oyunlarında master yapmış biri için bile sıkıntı oluyordu. Yabancı bir ortama girince sanki her söylediğim, yaptığım gizli kamera tarafından kayda alınıyormuş gibi hissediyor, diken üstünde oturuyor gibi geliyordu bana. herkesin türlü türlü alışkanlıkları, huyları vardı . Kimse kimsenin her şeyini sevmek zorunda da değil. Bu yüzden Başer ailesine çabucak alışıp, onları kendi ailem gibi görmek istiyordum. Yoksa her gün aileden biriyle karşılaşırken ne söylesem ne yapsam diye türlü eziyetler çekmek istemiyordum. Sadece mutlu olmak istiyordum...
Eğlenceli, musmutlu ve güzel bir pikniğin üzerinden 3 gün geçirmiştik. Annem Zehra Hanım ile artık daha samimi olmuş ve içten sohbet ediyorlardı. Doruk'un annesinin bana karşı olan gardı da inmiş gibiydi. Bana karşı neden tepkili olduğunu merak ediyordum lakin bunu öğrenebileceğimi sanmıyordum. Belki ailelerine karıştıktan ve birbirimizi samimi bulduktan ve de aradan birkaç sene geçtikten sonra sora bilirdim. Henüz o kadar atılgan değildim.
Artık iş ciddiyete binince hiç yoktan bir şeyler öğreneyim diye annemin peşinde kuyruk gibi dolanıyor , bir iki numara kapayım, maharetli pozlar vereyim diye şekilden şekle giriyordum haliyle.
Bu akşam evimiz sakindi. Esra halama gitmiş, ikizlerde evlerine geçmişlerdi. Ve tüm bunların tek bir sebebi vardı: bu gece ben babama evlenme kararı aldığımı açıklayacaktım! Nasıl yapacaktım bu konuşmayı orası da muamma tabi ki de.
Masayı özenle kurduktan sonra hep birlikte oturduk, annemin usta ellerinden çıkma yemeklerin tadına varana dek ne var ne yok azar azar hepsinde yedik. Yeme faslı bitmesine rağmen babam masadan kalkmamış, tamda gözlerimin içime bakıyordu.
''Senin bir karın ağrın var belli Nehir...anlat bakayım babana.'' dediğinde seslice yutkundum. Suyumdan bir yudum aldıktan sonra lafa nasıl gireceğim diye düşünmeye koyuldum bu defada. Annemden de çıt çıkmıyordu. Anlaşılan güçler birliği yapılmış, tüm konuşma yetkisi bana verilmişti. Konuşmak yerine söyleyeceklerim tepemde bir konuşma baloncuğu olarak çıksa da güzel olurdu.
''Eee..şey babacım benim sana tahmin ettiğim gibi bir şey söylemem gerek.'' derken bir yandan da boynumu kaşıyor, at kuyruğu saçımı sağ omzumda topluyordum. İşte bu tamda bir heyecan belirtisiydi. Kalbimdeki düzensiz çarpıntıyı saymıyorum bile.
''Babacım...biz Doruk ile dağ evindeyken bir karar aldık. Yani Doruk ve ben...yani ben ve o...yani biz...biz biliyorsun ki birbirimize karşı boş değiliz.Yani aramızda bir sevgi bağı var. Kördüğümle bağlı deyim hatta...''
Tamda adamına kördüğümden bahsediyorum yalnız. Benzetmeye bak, adamın çözemediği düğüm yokken ben kördüğüm diyorum. Neyse ki karşımdaki annem, halam ya da S.O.S değildi. Onlar olsaydı ''Çözeriz o düğümü de..biz neleri çözemedik ki!'' diyerek alaya alınır halaya alınmazdım.
''Ve dağ evinde geçirdiğimiz süre boyunca düşündük, taşındık ve bir karar aldık...senin de izinin olursa biz evlenmeyi düşünüyoruz...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA 'DÜŞÜŞ' (Tamamlandı)
RomanceHer yazın 'güzel' bir hikayesi vardır... Her gün yeni bir umut, yeni bir ufuk ve yeni bir macera demekti onlar için.. Onlar sert zeminli, oldukça lüks kokan, bu zamana dek öğretmen birinin oldukça tuzlu olan o konaklama fiyatını ödeyemeyeceği...