28.Bölüm '' Karanlık Orman ''

11.8K 588 61
                                    

İYİ OKUMALAR ^_^

*** Yazarın anlatımıyla ***

Saat gece 8'i bulduğunda hala Nehir'den ses seda bulamayan aile normal yaşantılarına devam ediyordu kötü haberi alana dek, edeceklerdi de. Annesi kızı için akşam yemeği hazırlarken halası evine dönmüştü artık. Nehir bilse halasının gidişini kesinlikle engel olur kalması için şiddetle ısrar ederdi. Çünkü birlikte o kadar çok hatıra biriktirmişken ayrılmak zor oluyordu bu hala-kız için.

Evde şimdi sadece annesi ve babası vardı. Babası televizyondan sonuna yaklaşmış olduğu haberleri izlerken annesi masaya kurmaya başlamıştı. Normalde 7'den önce yemeklerini çoktan yemiş olup oturan aile bu gün bir istisna yapıp geç kalmışlardı.

Uzunca bir aradan sonra ailece sofraya oturmak istiyordu Nermin Hanım. Kızının en sevdiği yemek olan karnı yarık yemeğini fırından çıkarmış soğumaması içinde ağzını alüminyum folyo ile kaplamıştı. Bor cam da ki yemeği masaya koyduktan sonra peşi sıra tabakları, kaşıkları, su bardaklarını, ekmek sepetini getirmişti. Yarım saat de öyle masayı hazırlarken geçirmişti annesi amma velâkin hala evin kapısı çalmamıştı.

Annesi Nermin Hanım kızının gelmeyişiyle annelik içgüdülerinin de tesiriyle birlikte iyice meraklanmıştı. Nehir'i cebinden defalarca aramasına rağmen ulaşamamıştır kızına. Kalbi kızının başına bir şey mi geldi korkusuyla sızlarken, içinde büyük bir karanlık baş göstermişti. Anne yüreğidir ya işte yanında göremeyince, telefonlarını açmayınca hep ilk kötüyü düşünürdü. Keşke bu defa yanılmış olsaydı Nermin Hanım.

Koşturarak odasından cep telefonunu arayı kızını aramıştır. Telefonu bıkmadan defalarca aramıştır. Her defasında aradığınız numaraya ulaşılamıyor diyen telesekreter duygusuz bir tonda bunu tekrarlarken korkulu anne daha çok endişeleniyordu.

'' Mustafa...kız gelmedi daha. Bana geç kalmam 3-4 gibi gelirim dedi ama yok halen ortalıkta. Arıyorum açmıyor da? ''

'' Hemen velveleye verme ortalığı Nermin. Ara bakayım bir halasını? Orada mı sor bir önce.''

Selma Hanım kocasının da isteği üzerine panikle görümcesinin evinin numarasını tuşladı. Ahizeyi kulağına götürüp karşı taraftan açılmasını bekledi. Birkaç çalıştan sonra telefon açıldığında aklından direk ''Kesin orada...laflayacağım diye geç açtılar telefonu baksana Nermin. Boşuna korkuttun kendini.'' düşüncesi geçmişti.

''Efendim?''

''Benim Nermin. Selma, Nehir sende değil mi?'' diyerek sordu direk. Tek istediği kızının gelmeyişinin endişesiyle harlanıp tutuşan yüreğinin ferahlatılmasıydı. Serinlemek için kocaman denizlere ihtiyaç duymuyordu ki tek dileği için ferahlatacak bir yudum Nehir sesiydi...

''Yok bende değil Nermin. Bana geleceğim falan da demedi ki hem. Gelecek olsa önceden ara beni kaktüsüm.''

''Nasıl sende değil? E nerde o zaman bu kız Selma? Kime gitti?''

''Kaktüs Nehir nereye gidecek görümce kovboyuna gitmiştir.''

Nehir'in annesi, halasının neyi anlatmaya çalıştığını düşündü ancak kayda değer bir sonuç bulamayınca ''Kovboyu kim kız, biliyorsan söyle kim bu kovboy! ?'' dedi telaş içerisinde. Telaşlanmasında ne yapsın? 9 ay sağlıkla doğmasını bekledikten sonra büyüyünceye kadar aman yaralanmasın, aman aç kalmasın, aman bir şeyi eksik kalmasın, boynu bükülmesin, ağlamasın diye çabalamışken şimdi birden yokluğunu hissetmek kolay kaldırılmıyordu işte. Boynuna gömülüp sessizce uyurken küçük Nehir kim bilir şimdi neredeydi?

AŞKA 'DÜŞÜŞ' (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin