Hector ve Helen

1.3K 134 51
                                    

Cecille gittiği vakit kendimi kanepeye bıraktım Ve gözlerimi kapadım . Belki rüyalarda geçmişimle ilgili bir şeyler görürdüm değil mi ?
...
Kapının çalınmasıyla gözlerimi açtım . Adam gibi uyuduğum söylenemezdi . 'Gir " diye mırıldandım. Ve kanepeden kalktım . Alice'in
-Hey hazırlan ! Balo var !
Heyecanlı sesi iç çekmeme sebep oldu .
-Bana ne ?
Yorgun bir ifadeyle söylemiştim Bunu . Alice kaşlarını çatarak
-Ne demek sana Ne ! Çabuk solaptaki smokini giy ! Ve önce insan iltifat eder boz ayı !
İltifat ? Bedenini saran Ve geniş bir dekoltesi olan kırmızı elbise için mi ? Ayı ?  Emir kipi ? Çatık kaşlarla Alice'e baktım . Kız Can sıkıntısıyla
-Lütfeeen !
Uzatarak birde söylemişti . İç çektim ve soyunmaya başladım . Kız şokla
-Ne yapıyorsun ! 
Kaşlarımı çatarak
-Giyiniyorum .
Dediğimde Alice kıp kırmızı bir şekilde " odun " diye mırıldandı Ve kapıya çıktı . Ne yanlış yapmıştım ? Neyse . Smokini dolaptan çıkardım ve giydim. Kapıya çıktığımda yutkunarak Alice bana bakıyordu . Garip mi durmuştu ? Neyse . Kız koluma girdi . Şaşkınca ona baktım . Alice mırıltıyla
-Formalite böyle .
Dediğinde beraber taht odasına yürüdük . Taht odasının kapısı açıldığında derin bir nefes aldım . İşte başlıyoruz .
Helen De Bordeux
Tanrım burada Ne işim vardı benim ? Babam Lynche De Bordeux Norfolk'larla müttefikliğimizi kutlamak için Derinkent'e gitmemizi söylemişti . Bende reddetmeye çalışsamda babamdaki keçi inadına yenilmiştim . Benimle konuşmaya çalışan John Norfolk'a lanet ettim . Babam beni bu asalakla yalnız bırakmıştı . Adamı Ne kadar Yok saysamda hala benimle konuşmaya çabalıyordu . Kapı açıldı . Yeni gelenlere baktım . Tanrım bu herif ne kadar yakışıklıydı ?! Gümüş rengi uzun saçları omuzlarına kadar dökülüyordu. Yüzü bir Kral'ın ki gibi Asaletli ve sertti . Gümüş gözleri her kızın nefesini kesebilir gibi görünüyordu . Gözlerinde ki duygusuzluk yutkunmama sebep oldu . Yanındaki kıza baktım . Alice ! Sürtüğe bak sen ! Birde nişanlısının karşısında adamla kol kola ! Dişlerimi sıktım . Gümüş rengi gözlerin bana döndüğünü fark ettim . Ne kadar çabalasamda o muhteşem ötesi gümüş gözlerden çekemeden gözlerimi . Adamın bakışları karanlıktı . O parlak gözlerin bu kadar karanlık Ve bitkin bakması beni şaşırtmıştı . İstemsiz yutkundum . Bu sert bakışlar kalbimi fazlasıyla hızlı attırıyordu . Bakışlarını çekti Fırtına gözlü adam . İçimdeki boşluk duygusuyla yüzleşmeye çalıştım . Ama zordu . O adamın sadece bana bakmasını istiyordum . Başka birine değil sadece bana ! Yanımdaki asalağı yok sayarak Fırtına gözlü adama yürümeye başladım . Yanlarına geldiğinde Alice'in mırıltısını duydum . " Fırtına geldi . " sert  bir şekilde gözlerimi kıza diktim . Alice çekti ve
-Sizi yanlız bırakayım . Hector ona iyi davran . Ben Adrahil'i yanına gidiyorum .
Dedi ve tüydü. Demek adı Hector'du . Güzel bir isimdi ama Paris olmasını tercih ederdim . Gülümseyerek
-Dansa ne dersin Hector .
Gümüş gözler büyük bir soğuklukla bana döndü .
-Başka seçeceğim Yok gibi .
Ses tonu sert ama melodikti . Yutkundum. elini bana uzattı . Tuttum . Ve beraber Taht odasının merkezine yürüdük . Etrafımızda bir çok çift olduğunu fark ettim . Sakin bir müzik çalmaya başladı . Adam elini belime koydu . Sanki Ateş almış gibi hissetmiştim . Müzikle beraber muhteşem bir uyumla dans etmeye başladıkHector konuşmuyordu . Bana bakıyordu ama boştu . Düşüncelere dalmış gibiydi .
-Adım Helen .
Dediğimde kaşları hafif yukarı kalktı .
-Tanıştığımıza sevindim .
O boş gözleri doldurmanın mutluluğuyla gülümsedim .
-Nerelisin ?
Hector sakin bir sesle
-Londra sanırsam .
Kaşlarımı çattım . Sanırsam derken ? Neyse .
-Soy adın nedir ?
Hector sakince
-Yok .
Şaşkınlıkla
-Neden ?
Belli belirsiz gülümsedi . Bu bile kalbimin gümbürdemesine sebep olmuştu .
-Bilmem .
Bilmece gibiydi . Bu canımı sıkmıştı .
-Soylu Musun ?
İfadesiz bir yüzle
-Değilim .
Şaşırmıştım . Böyle bir adamın Tanrı olacağını bile düşünürken sıradan bir vampir olması şaşırtmıştı .
-Neden bu kadar duygusuzsun ?
Güldü . Bu hakiki bir kahkahaydı . Yutkundum .
-Bilmem .
Sinirle dişlerimi sıktım . Bir kez bile ciddi olmamıştı .
-Pisliğin tekisin !
Kendime hakim olamamıştım . Gümüş rengi gözlerini devirdi .
-Beki de . Kim bilir .
Gözlerimi kapadım Ve derin bir nefes aldım . Bu adam çözülmek istemeyen bir bilmeceydi .
...
Sarışın kırmızı gözlü kızın yüzündeki gıcık olmuş ifade beni gülümsetti . Kendi suçuydu . Benim bile bilmediğim soruları soruyordu . Bu saçma balo Ne zaman bitecekti ? Taht salonun köşesindeki balkon kapısına baktım . Dans bittikten sonra orada huzur bulabilirdim . " Kaos Lordu sessiz . " ne ? Kaos Lordu ? O kimdi ? Bu lafı kim söylemişti . Dans bittiğinde Helen'den kibarca ayrıldım Ve balkona hızla ilerledim . Kafamda sesler duymak beni iyi etkilememişti . " Ne zaman uyanacak ölüm getiren ? " siktir ! Bu da Ne lan !? Derin nefesler alarak kafamda beliren seslerin nedenini düşünmeye çalıştım . " Tekrar delirdiği zaman ." Ne ?bu ses hepsinden farklıydı . Nedenini anlamasamda biliyordum . Ne delirmesinden bahsediyordu ? " Hatırla , Hiçliğin İnsafını ! "
Nefesim kesildi . Derin nefesler almaya çalıştım . Kimsenin burada olmaması benim için iyi olmuştu . " Hatırla Kaos Lordu Deliliğin kudretini ! " ne ! Bu da neydi !?

Kaos Lordu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin