Sessiz adımlarla Cehhenem Saray'ına ilerledim . Yolda beni gören şeytanlar korkuyla diz çöküyorlardı . Bu... fazlasıyla tatmin ediciydi . Korkularını hissedebiliyordum . Hatta tadını bile alabiliyordum . Birden önümde dikilen dişi şeytanla şaşırdım. Hafif bir alayla Yolumu kesen şeytana baktım . Kırmızı gözleri alev topları gibiydi . Ten rengi kırmızıydı . Uzun dalgalı alev rengi saçları yerlere kadar salınıyordu . Tüm bedeni açıktaydı . Ejderha pullarıyla kapılı devasa kanatları vardı . Büyüleyici bir güzellik ... tıpkı bir Lilim gibi ... "Ne istiyorsun ? " meraklı bir sesle Bunu söylemiştim . Şeytan öfkeyle "Sen Cehennem Lordu olmayı hak etmiyorsun !" Diye haykırdığında etrafımdaki diz çöken şeytanlar ayağa kalktılar Ve hırlamaya başladılar . Korkularını hissediyordum . Sadece sayılarına güveniyorlardı . Boğazımdan çıkan kahkahaya engel olamadım . "Benim yerimi sorgulayacak kadar cesaretin var ... Bunu takdir ettim ." Şeytanlar ve o lilim'in korkuyla titrediğini fark etmiştim . Kaosun gücüne bayılıyordum . Lilim yinede cesurca "Sen Buraya hükmetmeye uygun değilsin ! ... sen başa geçtiğinden beri sadece isyanlar var ! Onlara bile çözüm bulamayacak kadar acizsin! Gerçek bir Lord ol Ve sorumluluk al !" Gerçekten de beni mi sorguluyordu ? Birde üstüne bana emir vermişti ...Cesareti hayran kalınacak cinstendi . "Hmm... cesaretine hayran kaldım. Ama ... Bana emir verme cüretinde bulundun ... cezası ölümdür ." Parmağımı şıklatmamla bedenimi terk eden yeşil alevler etrafımdaki şeytanları kül etmeye başladı . Bu arada o yeşil alevler normal ateşten daha yakıcı .... ruhları bile yakabilen bir alev türü ... Lilim korkuyla bana baktı . Ve oluşturduğu kırmızı bir grup alev topunu bana fırlatmaya başladı . Alevleri o kadar zayıftı ki zırhımdan sekiyordu . Yavaş adımlarla ilerledim . Her bir adımımda zayıf Lilim daha da geriliyordu . Tam önüne geldiğim vakit narin boynundan tutup havaya kaldırdım . "Cesaretin işime yarayabilir ..." diyerek yeşil alevleri bedenine uyum sağlaması için gönderdim . İlk başlarda acıyla çığlık atıyordu ama bir süre sonra sustu . Bedeni abanoz siyahına bürünmüştü. Uzun saçları Ve kırmızı gözleri yeşil Alevi'min rengini almıştı . Lilim gülümseyerek "Emirler'iniz neler lordum ?" Dediğinde Lilime gülümsedim . "İlk adınla başla ." Lilim'in yeşil rengi gözlere heyecanla parladı . "Hariene... lordum ." Hmm isyancıları temizlemek için iyi bir adam bulmuştum . "Hariane... ilk görevin isyancıları ortadan kaldır ... bende yılanın başını ezmeye gideceğim ." Deşiğimde Harianne'nin yüzünde şeytani bir gülümseme oluştu . "Kimseye merhamet etmeyeceğim Lordum." Diyerek hızlı bir şekilde abanoz kanatlarıyla göğe yükselerek yolumdan çekildi . İyi ... en azından artık bu isyancılar sorun çıkartmayacaktı . Gözümü kaleme diktim. O kaltak oradaydı . Bunu biliyordum ...
Kalenin Muhafızı olan obsidyen devler beni gördüklerinde ayağa kalkıp bana saldırma gafletinde bulunmuşlardı . Eh... tabi sonları ölüm olmuştu . Bu kaltak nasıl oldu da kendi adamlarımı bu kadar kolay bana döndürmeye başarmıştı acaba ? Taht salonuna adım attığımda gördüğüm şey beni şaşırtmıştı . Altın saçlı altın gözlü mükemmel derecede yakışıklı bir adam vardı . Tahtımda oturmuştu . Bana hafif bir alayla bakıyordu . Adamın üstünde hiç bir kıyafet yoktu . Devasa Altın bir orak elinde tutuyordu . Gözlerimi kıstım . Korkutucu bir güç bedeninden taşıyor gibiydi . İçimde korkuta sebep oluyordu . Ama oturduğu taht benim tahtımdı . Öfkeyle
"Benim Tahtımda oturmaya cüret eden de kim ? " Varlığın mükkemel yüzünde bir gülümseme belirdi . "Ben İlk ve en güçlü Yüksek Tanrı Havreah . Seni yenmek için buradayım ." Ha ? Zihni'me giren piç buydu . Tüm bedenimin istemsizce yeşil alevlerle sarıldığını hissetim . Nefretle haykırdım "Ne hakla hafızamı silersin ?! " Sesimdeki Kaos enerjisi normalde insanları korkuturdu . Ama Havreah'ı sadece güldürüyor gibiydi . Bu benim daha da öfkelenmeme sebep oluyordu . Havreah gülerek "Zayıf olman benim suçum değil . " Bedenimden çıkan Devasa yılan Havreah'a doğru tısladı . Havreah sırıtarak "Sıra bende . " dediğinde devasa Altın rengi bir aslan belirdi . Aslan kükredi . Yılanımda nefretle tıslayarak karşılık verdi . "Aslan'ın var yani ... korkmam mı gerekiyor ? " alayla söylemiştim . Havreah sırıtarak "Korkmayan ilk kişi sensin . " Gözlerimi devirdim . İç çekerek "O kaltağı sen mi gönderdin ?" Havreah'ın mavi gözleri "Kaltak" dememle Altun rengine büründü . İlahi bir sesle "Ne hakla kızıma hakaret edersin ?" Korkmam gerekiyordu . Ama nedense yılanım benimle olduğu sürece hiç bir şeyden korkamıyordum. Gülerek "Beni baştan çıkarmaya çalışan birine ne dememi bekliyorsun ?" Havreah'ın altın rengi gözleri sanki içeriden bir fener yakılmış gibi parlamaya başladı. Ve bedeni sözlerimle altın rengi bir alevle çevrildi . "Kız kardeşin gibi mi ? Kendini baya insana yamamış diye duydum . " Muhtemelen Zümrüt gözlerimde onun gibi parlıyor Ve bedenimdeki yeşil alevler dahada alevlenmişti . Çünkü kızmıştım. Hemde fazlasıyla . "Bu kadar boş laf yeter değil mi ? " Havreah sırıttı. " İşte şimdi Dilimden konuşuyorsun ." Diyerek yanıtladı . Yanındaki Aslan tüm Sarayı titretecek kadar gür bir sesle kükredi . Yılan Tısladı . Zihni'mde Yılanın sesini duydum . "Havlayan köpek ısırmaz ." Bu beni güldürdü . Aslan'ın yanıtı da Zihni'mde canlandı . "Ben Köpek değilim sürüngen kafanı koparacak olan benim !" Bunu bir kükremeyle söylemişti . Yılanım alayla tısladı . "Öyle mi dersin ? Ben devasa bir köpecik görüyorum . Sadece havlıyor . " Aslan daha da derin bir öfkeyle kükredi . Ve Saldırıya geçti . Aslan koşarak Yılanın üzerine atladı . Yılan Aslan'nın zıplamasından ustaca kaçtı . Ve Aslan'ın Bir Ayağını sarıp boynuna doğru sürünmeye başlamıştı . Aslan Yılanın boynuna hamle yaparsa işinin biteceğini anlamıştı . Sert bir şekilde kendini yere attı ki Yılanın kafası yere çarpıp parçalansın . Yılan Aslan'ın hamlesini tahmin etmişçesine ustaca sırtına tırmandı . Ama kuyruğunu yere çarpmaktan kurtaramadı . Yılan kuyruğunun ezilmesinin. Öfkesiyle Aslan'ın sırtına dişlerini geçirdi . Aslan'da acıyla inledi ama Yılanı sırtından atmayı başardı . Yılan kendini duvara çarpmaktan ucu ucuna kurtardı . Yılan tıslayarak Aslan'a döndü . "Dişlerim iyi hissettiriyor değil mi ?" Aslan Yılanın alayına da ağır bir alayla karşılık verdi . " Hala kuyruğun sızlıyor mu ?" Yılan karşılık verecekken ben konuştum . "Sizin ilk roundunuz berabere . Şimdi sıra bizde . " Havreah sırıtarak "Aynen öyle ." Diyerek hızla Bana yumruğunu savurdu .Bende ona karşılık verdim . Yumruğumuz birbirini bulduğunda taht odası Yeşil ve Altın rengi ışıltılarla parladı ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaos Lordu (Tamamlandı)
FantasyFısıltılara kulak verdim karanlığın içinde Hepsi konuştu nefretle Hatırlamıyorum ne dediklerini Tek hatırladığım şey nefretleri Ben Kaos Lejyonunun son Kaos Lorduyum. Dünya öfkemi tadacak. Ne silahlar ne bombalar nede büyüler Artık HİÇ BİRŞEY...