Bölüm Şarkısı: Ariana Grande - Positions
• • •
Sidelya, o gecenin bundan daha berbat geçmesinin mümkün olamayacağını düşündü. Öncelikle, gecenin ilk yarısını davetin verildiği salonun en karanlık köşesinde geçirmek zorunda kalmış, (ki bu hiç kolay olmamıştı, özellikle ışıklandırmaların aydınlatıcılığına ve estetikliğine bakılırsa) ardından tam oradan kaçmaya çalışırken, etrafında yarım düzine genç adam belirmişti. Her biri ilgisini çekmek için kendini öne çıkarmaya çalışıyordu. Hatta bir tanesi, yere diz çökmüş ağzından dökülen şiir dizelerini Sidelya'nın gözlerinin içine bakarak okumaya başlamıştı.
Pozun komikliğinden dolayı, Sidelya adamın ağzından bir gül dalı çıkacağını umduysa da çok şükür ki öyle olmamıştı.
Etrafını çevreleyen bu ilgi yoğunluğunun sebebinin babası olduğunu çok iyi biliyordu Sidelya. Bir şekilde kimseye yakalanmadan, kaçabileceğini sanmış, fakat bir yatırımcı bulması gerektiğini hatırlayarak çaresiz bir halde kendini kimsenin olmadığı bir yerde ağlarken bulmuştu.
Zaten durum yeteri kadar utanç vericiydi, bir de bu adam - bu son derece yakışıklı yabancı - onun ağlamasına tanık olmuştu. Üstüne üstlük, bir de onu yemeğe davet etmişti! Sidelya kendisi ile yemek yemek isteyen adama bakmıştı. Adamı daha önce hiç görmemişti, Sidelya'ya göre bu kadar çekici bir adamın herkes tarafından bilinmemesi imkansızdı.
Tamam, adam çok çekiciydi. İlk dikkatini çeken bu oldu. Ve ikinci. Ve üçüncü de. Adama bakarken tüm vücudu sanki elektrik verilmiş gibi olmuştu.
Yüzü, neredeyse mükemmel denecek kadar biçimliydi. Heykelleri kıskandıracak kadar yakışıklıydı. Gözleri büyüleyici bir şekilde derinlik barındırıyordu. Fırtınalı bir günde okyanusa dalmak gibiydi gözlerine bakmak. Fazlasıyla tehlikeliydi ama yine de o muhteşem maviliğe dalma isteği uyandırıyordu. O kadar maviydi ki gözleri neredeyse parlıyorlardı. Saçları gür ve bakımlıydı, boyu da etrafındaki çoğu erkekten epeyce uzundu.
Bu adam, diye düşündü Sidelya, diğer erkeklerin etrafında dolanan bütün kadınları bir çırpıda çalabilecek potansiyele sahipti. Yaklaşık 1.95 boylarında heykelleri kıskandıracak bir adam...
Sidelya bundan neden rahatsız olduğunu anlayamıyordu. Belki de böyle bir adamın, onun gibi naif bir genç kadına ilgi göstermeyeceğini bildiği için bu şekilde hissediyordu. Belki de adam onu savunmasız bir şekilde ağlarken görmüş ve ilgisini çekmeye çalıştığını düşünmüştü, belki de bu yüzden böyle hissediyordu.
Sebep ne olursa olsun, karakterine hiç de uygun olmayan bir asabiyetle doğrulmuş, kaşlarını kaldırmış ve adama bakıp, ''Siz de kimsiniz?'' demişti. Adam tüm bu olanlara rağmen fazlasıyla kibardı. Neden onu kurtarmaya çalıştığını bilmiyordu, diğer her şey gibi bu da tuhaftı. Acaba bu adamın deliliği neydi?
''Benim kurtarıcım olduğunu söylemiştin değil mi?''
''Aslında tam olarak öyle değil... Bana kalırsa kurtarılmaya ihtiyacın yok, sadece sana eşlik ediyorum diyelim.''
"Sen benden daha duyarlısın o halde.''
''Beni henüz tanımadan duyarlı olduğumu düşünerek kibarlık yapmaya gerek yok.''
Sidelya'nın derin iç çekişi, Egemen'in tüm vücudunu ürpertti. Gerçekten de karşısındaki son derece alımlı, genç bir kadındı ve Egemen'in durduğu köşeden genç kadının üzerindeki kıyafetin dekoltesi gayet açık görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Tutulması (Devam Edecek)
RomanceHerkesin bir tutkusu vardır. Eğer kendinizinkinin ne olduğunu bilmiyorsanız, henüz keşfetmemişsiniz demektir. Belki de keşfettiniz, fakat ellerinizden kayıp gitti. Önüne çıkan, kendisine engel olan tüm bu sıkı kuralları aşmaya hazır olmalıydı insan...