1. Mektup/ 1996, Perşembe.
Havanın soğukluğu içime işlerken bu mektubu yazmaya başladığıma inanamıyor gibiyim. Mürekkebi bitmek üzere olan bu kalem elimde kalacak diye korkmuyor değilim. Ki, bu mektupları yazmak için hasta raporlarını tuttuğumuz kağıtlardan almam da cabası. Eğer okuyorsan yüzündeki gülümsemeyi şimdiden gördüm kumandanım. Bu gün birçok yaralı asker gelecek diye beklerken içlerinden biri sen olacaksın diye ödüm koptu. Ama beklediğim gibi olmadı. Pek yaralı asker de gelmedi. Revirde yatak örtülerini düzeltirken ayak seslerini duymamla birlikte elimdeki örtüyü nereye attığımı bile hatırlamıyorum. Senin ayak seslerini her yerde tanırım. Revirin kapısı yavaşça açıldı ve senin güzel yüzün göründü. Elindeki temiz beyaz örtülerden gözlerini çekip kafanı kaldırdın. Gözlerimiz buluşunca midemin nasıl kasıldığını anlatacağım her bir kelime boğazımda düğüm oluşturuyor. Yeşil gözlerin gözlerime çarptı ve başındaki şapkayı çıkarıp selam verdin. Kibarlığın ve hassasiyetin gönlümü çelerken tek yapmak istediğim ortaya çıkan kıvırcık saçlarını şefkatle taramaktı.
Siz güzel bir kumandandınız. Ben ise güzel bir hemşire. Gönlüm size kapılırken bana sormadığı için bazen kızsamda susuyorum. Çünkü sizi gördüğüm her yerde tuhaf hissetmekten gönlümde bende mutluyuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save Myself || h.s
FanfictionSiz güzel bir kumandandınız. Ben ise güzel bir hemşire. Gönlüm size kapılırken bana sormadığı için bazen kızsam da susuyorum. Çünkü, sizi gördüğüm her yerde tuhaf hissetmekten gönlümde bende mutluyuz.