13. Mektup/ 1996, perşembe. (Akşam yemeği)
Kumandanım, akşam yemeği yedikten sonra bu mektupu yazabilmek için odama koşar adımlarla geldim. Hayatımda hiç bu kadar mutlu bir akşam yemeği yediğimi hatırlamıyorum.
Johanna ile birlikte akşam yemeğine indiğimizde her zamanki gibi sizin arkanıza oturduk. Yanınızda bir asker vardı. Biz arkanıza doğru ilerlerken sadece bir saniyeliğine göz göze gelmiştik. Sonra hemen kafanızı çevirmiştiniz. Bu beni birazcık üzsede sizi izlemeye devam ettim. Herkese yemekler dağıtıldığında, ki öncelik olarak size yemek vermek isterlerdi ama siz kadınlardan başlanmasını isteyerek bunu hep reddederdiniz. Böyle söylediğinizi hatırladığımda yine koskocaman bir gülümseme oluştu yüzümde.
Yemekler yenmeye başlandığında siz bir an yerinizde kıpırdandınız. Gözlerim her hareketinizi takip ettiği için sizi izlemeye devam ettim. Yerinizden yavaşça kalkıp yanınızdaki askere bir şeyler söylediniz ve çorba kasenizi alarak bizim olduğumuz tarafa yürüdünüz. Kumandanım, yemin ederim ki, bir an bayılacağım sandım. Gözleriniz gözlerimle buluştuğunda hafifçe tebessüm ettiniz. Sonra gözlerinizi Johanna ve bende gezdirip konuştunuz.
"Oturmamın bir sakıncası var mı?"
Avazım çıktığı kadar 'Hayır yok' diye bağırmak istedim. Ama tek yaptığım kafamı olumsuz anlamda sallamaktı. Johanna da aynısını yaparken siz karşıma oturdunuz. Çorba kasenizi bırakıp başınızdaki şapkayı çıkardınız. Şapkayı ikimizin ortasına koydunuz. Ne yapacağımı bilemeyerek size bakmaya devam ettim. Gözleriniz çorba kasenizden bana dönünce kaşlarınız havalandı. Yüzüm ve boynum utançla kızarırken yutkundum ve önüme döndüm.
Ben önüme döndükten sonra gelen gülme sesiniz kalbimi inanılmaz bir hızla çarptırdı. Sizin benim için gülmeniz bile mükemmeldi. Gerçi, niye böyle söylüyorsam? Sizin her şeyiniz mükemmeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save Myself || h.s
FanfictionSiz güzel bir kumandandınız. Ben ise güzel bir hemşire. Gönlüm size kapılırken bana sormadığı için bazen kızsam da susuyorum. Çünkü, sizi gördüğüm her yerde tuhaf hissetmekten gönlümde bende mutluyuz.