10. Mektup/1996, Perşembe.
Kumandanım, günler ve saatler geçiyor. Bilin ki bu kağıtlara her dakika yazmak isterim, ama kalbimin sızısı bir saniye olsun geçmiyorken yazamıyorum. Bugün öğleden sonra revirde iplikleri diziyorduk. Gözlerim ipliklerde gibi görünsede aklım hala sizdeydi. Gözlerim bir anlığına ipliklerden çekilip pencereye kaydığında sizi ve yanınızda ki askerleri gördüm. Kalbim bir anda hızla atmaya başladı. Elimdeki ip yumağı hızla yere düştü. Johannah, çıkan sesle birlikte bana dönerken, ne olduğunu anlamak için sizin olduğunuz tarafa baktı. Ben orada ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette kaldım. Johannah hızla ayağa kalkarken bağırdı.
"Geldiler! Geldiler!"
Nefesimin bir anlığına tıkandığını hissettim. Johannah revirin kapısını hızla açıp çıkarken bende yavaşça ayağa kalktım ve kapıya yaklaşarak konuştuklarınızı duymaya çalıştım. Askerlerin savaşı kazandıklarına dair yaptıkları gururlu konuşmaları dinledim bir süre. Size bakmak istemiyorken bile gözlerim sizin üzerinizde kalıyordu. Gözleriniz bir süre etrafta gezindi. Sanki birini arıyor gibiydiniz. Kalbim düşüncemle birlikte hızla çarparken bir askerin konuşmasını duydum.
"Bu savaşı Harry sayesinde kazandık. Akıllıca bir plan yapıp kumandanın kızına yaklaştı."
Dudaklarım bir anlığına aralanırken siz utançla gülümsediniz. Dudaklarımda oluşmaya başlayan gülümsemeyle birlikte durdum. Plan için o kıza yaklaşmıştınız... Gönlünüzde kimse yoktu. Midem kasılırken sıcakladığımı hissettim. Gözlerim sizin üzerinizde dolaşırken bir anda kafanızı kaldırdınız. O an ne yapacağımı bilemedim. Ama siz, beklemediğim bir şey yaparak gülümsediniz.
Kumandanım, bilin ki, sizin gülümsemenizi gördükten sonra kimsenin gülümsemesini sevemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save Myself || h.s
FanfictionSiz güzel bir kumandandınız. Ben ise güzel bir hemşire. Gönlüm size kapılırken bana sormadığı için bazen kızsam da susuyorum. Çünkü, sizi gördüğüm her yerde tuhaf hissetmekten gönlümde bende mutluyuz.