24. Mektup / 1996, pazartesi. (3 hafta sonra.)
Kumandanım,
Tamı tamına üç hafta geçti ve siz hala dönmediniz. Ama bu sabah gelen bir haberle döneceğinizi duyduk. Revirde işim bitince kapının önüne geçip sizi beklemeye başladım. Gözlerim yerdeki küçük taşlarda gezerken yüksek sesli bot seslerini duyunca kafamı hızla kaldırdım. Sizi temin ederim, kafamı kaldırdığım an gözlerinizle buluşacağımı bilmiyordum.
Gözlerimiz buluştuğunda kalbim her zamanki gibi sizi gördüğü için hızla çarpmaya başladı. Dudaklarım hafifçe aralanırken bana yürüdüğünüzü gördüm. Sanki, sizin gözlerinize dalmış gibiydim hiçbir şeyin farkında değildim.
"Hemşire?" Boğuk sesiniz dizlerimin titremesini sağlarken duraklayarak konuştum.
"Kumandanım?"
Dudaklarınız bir an kıvrılırken gözlerinizi benden çekip etrafta dolaştırdınız. Sonra tekrar bana döndünüz ve hızla yanıma gelip kollarınızı belime sardınız. Temasınız kirpiklerimin titremesini ve gözlerimin yavaşça kapanmasını sağladı. Bana sarılıyordunuz, kollarınız belimi sarmıştı. Bu duyguyu keşke size anlatabilsem, keşke bu duyguyu anlatacak kelimelerim olsa.
"Hoş geldiniz... kumandanım." Sesimi bulduğumda konuştum.
Hafifçe güldüğünüzü duydum sonra kulağıma fısıldadınız.
"Hoş buldum. Seni böyle görmek güzel, beni beklerken."
Yanaklarımın yandığınu hissederken yutkundum. Tekrar güldünüz ve dudaklarınızı alnıma bastırdınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save Myself || h.s
FanfictionSiz güzel bir kumandandınız. Ben ise güzel bir hemşire. Gönlüm size kapılırken bana sormadığı için bazen kızsam da susuyorum. Çünkü, sizi gördüğüm her yerde tuhaf hissetmekten gönlümde bende mutluyuz.