KENDİNLE BAŞ BAŞA KALMANIN KALABALIĞI

44 2 1
                                    


İşte yeniden yazıyorum. Aslında yazmak hep aklımda ama kendimi tekrar ediyorum gibi geliyor. Hiç mi gelişmiyor fikrim acaba? Veya ben mi alıştım fikirlerime? Çok şey bildiğimi zannetmelerim azaldı hatta bitti. Hiç bir bilgimden emin değilim şuan. İyi olmak, iyi hissetmek (sağlıkla alakalı olmayan iyilik hissinden bahsediyorum). Sağlıkla ilgili iyiyim evet ama yine de içimde ruh hali diyebileceğim konuda iyi hissetmeme durumları yaşıyorum. Bu durum belki günlük yaşantımdaki sıkıntılardan da kaynaklı olabilir ancak yine de farklı bir durum içerisindeyim. Bu durumu tarif etmesi biraz karmaşık olabilir ama denemek istiyorum yine de. Mesela sosyal biri olmamdan kaynaklanan çevremin pek dolu olması durumu hem hoşuma gidiyor hem de beni o kalabalıkta yalnız hissetmeye götürüyor. Bu yalnızlık daha bir ilginç durum çünkü yalnız kalınca daha bir kalabalık ortama girer gibiyim. Bu psikolojik bir bakışla sorun teşkil eder mi bilmem ancak ben bunu bir sorun gibi değil daha çok kendime ait benlerin seslerini duyma ve kendi içime doğru yaptığım yolculuklar sırasında tanıştığım diğer benlerimin seslerine kulak vermek olarak algılıyorum. Belki bu söylediklerim saçma gibi görünüyordur... Zaten şuan yeniden yazmaya başlıyorum buraya kadar yazdıklarımı tamamlayamadan iki gün geçti bile. Çünkü kalabalık ve boş geçen günlerde yalnız kalamama durumu gündemde. Öyle bir durum ki bu, hem dışarının etrafımda oluşturduğu kalabalık, hem de içimdekilerin gürültüsü beni yordu sanki. Bu durum biraz hastalıklı gibi geliyor bana. İç huzurda bulunan bir kısa devre gibi. Ne olduğu konusunda en ufak bir fikrim bile yok. Her şey kendi kendine bir oluktan akar gibi. Kontrol elimde gibi görünüyor ancak elimdeki kontrol aleti sanki yalancı bir oyuncak gibi, arada bir tesadüfen komutlar tutuyor. Farkındalığım arttı sanki biraz daha her şeye karşı. Her şey artık şeffaf gibi görünüyor bana. En karmaşık insanların içinden geçiyor bakışlarım ve gülüyorum çıplaklıklarını görünce. Bu durumda öyle saydamlaştım ki ben de birileri bana baktığında sanki varımı yoğumu bilecek gibi hissediyorum. Ama nerde ? İnsanlar ne kadar kapalılar her konuda. Ne kadar çok şey var onları sınırlayan dünyada. Ne kadar çok yanlışa bağlanmış fikirleri. Ne kadar çok şey var insanların kendilerine bile söyleyemedikleri aşikar ortada duran. Ve ne oluyorsa bu ortadaki gerçekleri görerek yaşayanlarla bu gerçekler yokmuş gibi davrananlar arasındaki çatışmadan oluyor. Neden insan bilmez kendini? Neden uğraşmaz tanımaya? Nedir ona kendisine yalan söylettiren güç? Nasıl olur da bu şeyleri bangır bangır duyarken duymazdan gelir? Acaba bu davranış mı doğru diye düşünmeden edemiyorum. Sanal bir öz güven, sanal bir kişilik maskesi ile gözlük misali gözde unutulmuş varlığı kanıksanmış objenin üzerinden gözlerini kaşımaya çalışma hali. Daha da beteri sahiden hissetmeyip camı kaşıma eylemi için aşırı zorlama hali. İşte ben bu hallerini fark etmeye başladım insanların. Bu bana acı veriyor. Güçlerin ardındaki zayıflıkla tanışıyorum her dakika. Keşke görmesem bunları. Belki ben böyle hissediyorum diyeceğim ama biraz kurcalayınca bas bas bağırıyor bu ortadaki sahibi tarafından görünmeyen zavallı. Eh o zaman biraz da onlarla ilgilenmek gerek diye o görünmez zavallı diğer kişiye yaklaştığımda, farkında olmayan birinci kişilik korkmaya başlıyor. Nasıl olur bu adam bunları biliyor, kafam karışıyor ruhum bunalıyor gibi sendromlar baş gösteriyor o kişide. Bu çirkin bir şey oluyor aslında o kişi kendini bana karşı çıplak gibi hissetmeye başlıyor. Çok mu abarttım. Evet zaten farkında olsa kendini bu duruma sokmayacak kişi. Ama ben bu kurguyu kafamda hep kuruyorum o kişilere karşı. Neden böyle insanlar? Bizi niye bu duruma düşürdüler? Kim düşürdü? Ne için düşürdü? Vallahi tüm bunları bilmiyorum her ne kadar tahminlerim olsa da yine de konu kimin ne için düşürdüğü değil benim neden düşmediğim sanırım. Bana ne oldu anlamıyorum. Bilgilerimi arttırdıkça mutlu olacağımı düşünürken bir sürü birin içindeki başka birileri ile doldu etrafım. Hadi bunu aştım diyelim ya bendeki diğer benler ne olacak? Diğerleri ile insan içine çıkmadığım zamanlar görüşmeme ihtimalim var ama ya kendim? Bendeki diğer çığırtkan benler ne olacak? Çok saçma gelecek ama, hepsi başka bir telden bağırıyor. Birinin doğru dediğine diğeri yanlış diyor. Bunlar iki tane olsa buna da göğüs gereceğim ama sayısını henüz net olarak söyleyemeyeceğim kadar çoklar. Bu kalabalık daha bir yoruyor beni. Hepsi haklı. Demek ki haklılık duruma göre değişiklik gösteren bir şey. İyi tamam da bu teorik olarak böyle. Ya pratikte? Toplumun doğru dediği şeylere karşı sen doğru değil de de göreyim seni. Ama mevzu o kadar sığ değil ki. Doğruyu kabul etsen de başka bir anda bu doğrunun yanlışlığını içinizde bas bas bağıran bir başka ses var. Onun söylediklerini uygulasanız bir şeyler den vazgeçeceksiniz ama onun haklı olduğunu ispat ettiğinizde siz mi yoksa başkaları mı mutlu olacak?     

DENEMELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin