ANLAM VE ÖNEM

87 3 3
                                    


Sadece düşünüyorum. Günlerin, ayların, yılların geçmesine tepki vermeden, sadece düşünüyorum. Hayatı düşünüyorum. Hayatın anlamlarını düşünüyorum. Hayatın anlamları dediklerimin anlamsızlıklarını düşünüyorum. Bir gün anlamlı gelenin başka bir gün anlamsızlığına anlam veremiyorum. Önem sırasına koyuyorum anlamlı şeyleri ama bazen uğrunda pek çok şey feda ettiğimiz şeylerin anlamlarını yitirdiğini görüyorum. Anlam nedir? Genel bir şey midir? Yoksa kişiye özel midir? Her ikisi de olabilir mi yoksa? Genel konularda biraz daha karmaşık geliyor anlamlı veya anlamsız şeyler. Mesela dünyayı birkaç zenginin yönettiği söyleniyor, hatta bunlar çıkıp terbiyesizce yönettiklerini haykırıyorlar. Güç, para, hırs bürümüş gözlerini. Savaşlar çıkarıyorlar, ülkeleri bölüyorlar, kan akıtıp silahlar satıp zenginliklerine zenginlik, güçlerine güç katıyorlar. Bizler ise ne yapıyoruz? Onların oyunlarının önemsiz piyonları olarak hayatımızı sürdürüyoruz, onları daha da zengin etmek için çalışıyoruz, ölüyoruz hatta öldürüyoruz. Bunun anlamı nedir? Bu mudur varlığımızın sebebi? Ya inandığımız değerleri bir, bir yıkıp eriten seçilmiş yöneticiler. Hangi çıkarlar doğrultusunda bindikleri dalı keser ki bu zavallılar? Anlamı nedir bunun. Kazançları sadece maddimi acaba? Yoksa kinlerimi var öncesine? Yönetenler ve yönetilenler, kaybedenler ve sürekli kazananlar. Bu mudur doğanın kanunu? Güçlü olan güçsüze egemen olur. Ama her insan eşit değil midir doğada? Bir insanın diğerinden üstün olması fiziksel ve bilgi açısından olasıdır ama güçlü olanın güçsüz olan üzerinde hak talep etmesinin anlamı nedir? Ben bu yazılarımla kimseye bir şey öğretmek amacında değilim, ve ben bilim adamı da değilim, kararlar verecek kesin sonuçlar çıkartacak. Ben sadece düşüncelerim ile ve kuşkularımla hayatı, kendimi tanımaya çalışan biriyim. Pek çok şeyin hayatımda, zaman içerisinde, göz göre göre değişmesine anlam vermeye çalışarak, benim olan ömrümü hem kendime hem çevremdekilere verimli olarak sürdürmeye çalışan biriyim. Tüm anlamsızlıklara rağmen anlam katmaya çalışıyorum hayatıma. Çocukluğumuzda anlamlı gelen pek çok şeyin anlamını yitirmesi, acaba gerçekten anlamsız olduğunu mu yoksa bizim için önemini yitirdiğini mi düşünmeliyiz? Anlam, önemle eş değer olarak mı yer tutuyor hayatımızda? Ama hiç anlamını yitirmeyen ve önemini kaybetmeyen şeyler var hayatımızda. Aile gibi, vatan sevgisi gibi. Bu saydıklarımıza pek çokları eklenebilirse de pek çok durumda bu anlamlı ögeler de anlamlarını yitirmiyor mu zaman, zaman? Ailemizi ele alalım; İlk başta anne, baba, kardeşlerimiz bizim içi ne kadar önemli gelir bizlere, bütün hissederiz kendimizi onlarla. Büyüyüp kendi ayaklarımız üzerinde durmaya başladığımızda kendimizi önemsemeye başlarız, arkadaşlarımızı, dostlarımızı önemsemeye başlarız. Onlarla yaşadığımız hayat anlam taşır hayatımızda. Sonra vatanımız ve ülkemiz önemlidir, ona hizmet etmek ve onun için faydalı olmak anlamlıdır. Ve daha da önemlisi inançlarımız ve dinimizdir önemli ve anlamlı olan. Bunlar bizim yaşamımızın hayatla olan tutkalları gibidir. Hayat bunlarla anlamlıdır bizler için. Hayata tutunmamızı kolaylaştırır tüm bunlar ve önemlidir bizler için. Peki tüm bunlar bizlerin düşünmeden tutunduğumuz incelemeye gerek duymadan kabullendiklerimiz değil midir? Bilgilenip öğrenmeye başladığımızda elimizde tuttuklarımız ve kaybettiklerimiz bizim hayatımızın akışında nasıl bir rol oynar? Aile içindeki yanlışlıklar ve hatalar ailenin önemini yitirmesine tam anlamı ile sebep olmasa da kusursuz saydığımız aile bireylerimizin ana babalarımızın kusurları ile karşılaşınca tavrımız tutumumuz değişmez mi? Önemlerini yitiren aile bireyleri olmamış mıdır insan yaşamında? Şimdi de vatanımıza bakalım; Üzerinde yaşadığımız topraklara, doğduğumuz geçmişteki nesillerimizin de doğup büyüdüğü kara parçası için canımızı gerektiğinde feda etmekten çekinmeyiz. Neden? Çünkü bizim hür, huzur içerisinde yaşadığımız yerdir vatanımız. Gelecek nesillerimizin de hür ve huzur içerisinde yaşaması için önemli ve anlamlıdır. Biz millet olarak birlik ve uyum içerisinde olmayı önemseriz çünkü vatan olmanın anlamı budur. Ya bizi yönetmek üzere seçilenler? Bunlar bu vatan için iyi olanı değil de kendileri ve çevrelerindeki yakınları için iyi olanı seçiyorlarsa? Geleceğimizi tehdit eden kararlara imza atmaktan çekinmiyorlarsa? Onlarca, yüzlerce masum insanın, vatandaşının ölmesine çanak tutuyor veya milli değerleri ayaklar altına almaktan çekinmiyorlarsa? Ne anlamı var o vatanın? Göz göre, göre genç insanları ölüme göndermenin? Seçilmişlerin devleti yönetmesinden bahsediyorum, diyebiliriz ki seçmeyelim o zaman vatana ve milletine zarar veren kişileri. Ben ve benim gibi düşünenler seçmiyoruz zaten. Kim seçiyor peki? Daha az düşünenler, çıkarlarını vatandan daha önemli sayanlar, güzel bir kaç lafa kananlar. Peki bu olan bitene dur demeye çalışan kimse yok mu? Var olan sindirilip susturuluyor, hapislerde çürüyor ve sesleri kestiriliyor. Elden gelen ne peki? Pek az şey. Pek az şey yaparak önemli ve anlamlı gelen uğrunda pek az kişi mücadele veriyor. Peki pek az kişi kendi çıkarları için, ve diğer düşünemeyenlerin, geleceği göremeyenlerin, gözünü hırs bürüdüğü için kendi bindiği dalı kesenlerin adına da mücadele verirken, adına mücadele verenler tarafından engelleniyor, tartaklanıyor ve aşağılanıyor ise bu toplumun adına azınlık da olunsa kavga vermenin ne anlamı var? Kavga vermeden kabullenmek çözüm mü? Çözüm ne ki? Çözüm bir avuç insanın düşünce özürlü bir toplum ve iğrenç planlar, çıkarlar peşinde ülkesini satan yöneticilerin de içerisinde bulunduğu vatan için kahramanlık edip ölmek mi? Hangi yaşam bir başka yaşamdan daha önemlidir? Veya hangi hayat başka bir hayattan daha önemsizdir? Ya dine ne demeli? İnanç dediğimiz şey inanmak değil mi? Körü körüne inanacak kadar bilgisiz, cahil olmak mı yoksa beynimizin bize imkan tanıdığı ölçüde sorgulayarak, araştırarak inanmak mı daha doğrudur? Birçok hurafe ile dolu olan dinlerin ne anlattığı değil, şekil önem taşır çoğu zaman. Neden diye düşünmek bile günah sayılır bazı çevrelerce. Anlamlı olan körü körüne inanmaktır. Önemli olan ise din diye dayatılanı kabul etmektir içeriğinin öneminden çok. Binlerce yıl öncesi tek kitaplı dinler yokken de insanlar vardı ve Tanrı inancı vardı. Bu Tanrı inancı ki; insanlara düşünmeyi, sevmeyi, öldürmemeyi öğretti. Tanrı anlamlıdır. Her şeyin bir gerisine giderek başlangıç anını bulmaya ne kadar çabalasak ta bir yerden daha öncesine gidemeyiz ve böylece bir yaratıcının varlığını kabul ederiz. Bu yaratıcı öyle bir düzen kurmuştur ki bu düzenin bozulmasında da yapılmasında da insan bir kum tanesi kadar önemlidir. Durum böyle iken insan bu evrende bir kum tanesinden de az etkili iken nasıl oluyor da kendine tanrı önemi verebiliyor? Nasıl oluyor da hükümler çıkartıyor? İnsanların, toplumların din adına başka insanları ve toplumları öldürmeleri anlamlı olabiliyor? Kimin dini ne olursa olsun asıl olan insan denen kum tanesi ise ve insan denen şeyi yaratan Tanrı ise ne oluyor din adına insanları yok etmeye çalışanlara? Ben bu konu üzerinde daha pek çok söz söyleyebilirim ancak burada bahsetmek istediğim asıl şey anlam ve önem. Anlam bizim anladıklarımızdan çıkarttığımız sonuçlardır. Öneme göre bizde etki eder. Her kes her istediğine istediği anlamı verebilir kendine önemli geldiği sürece. Anlam her kese göre değişebilir. Ancak bu derinlemesine düşünüldüğünde demek istediğim şey açıklıkla görülebilecektir. Her hangi bir şeyin anlamlı ve anlamsız olduğu bizim akılımızın, bilgilerimiz ile birleştiğinde bize gösterdiği sonuçtur. Demek ki bir şeyin anlamlı veya anlamsız olduğunu anlamamız için öncelikle bilgimizi arttırmamız ve doğru düşünme yöntemini oluşturmamız gerekir. Bunun için yapmamız gereken ise her fikri, her düşünceyi, her görüşü anlatan, insan hayatını inceleyen araştıran kitapları okumak ve dünya da bizden farklı düşünen insanların olduğunu, bizden farklı hayatların ve toplumların varlığını kabul edip, düşüncenin ve doğruların kişilere, toplumlara, ülkelere göre de değişiklikler göstereceğini bilmektir. Tek bir açıdan her hangi bir meseleyi ele almak değil her açıdan incelemek, değerlendirmek anlamak gerekmektedir. Böylelikle anlayabildiğimiz şeylere anlam yükler ve o anladıklarımız, hayatımıza kattıkları şeyler doğrultusunda önem kazanırlar. Unutmayalım anlamlı veya anlamsız olsun her şey bizimle anlamlı veya anlamsızdır. Bizim anlayabildiğimiz veya anlayamadığımız şeyler vardır. Bir gün biz bu dünyadan ayrıldığımızda en önemli ve anlamlı şeyler bile bizim için bir anlam teşkil etmezler.

DENEMELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin