GÜCÜ FARKETMEK ÖZGÜRLÜKMÜDÜR?

28 1 0
                                    


Güç.Nedir güç? İlginç bir duygudur.İyi gelir insana. Bedensel güçten bahsetmiyorum.Gerçi o da insana iyi hissettirir mutlaka ama benim bahsettiğim içimizde hissettiğimiz güç. Bu manevi güç diye de tanımlanabilir. Manevi güçten kastım dini inanç değil elbette.Dini inanç da bir manevi güç,bunu göz ardı etmek yanlış olur ama bu güç tartışılabilir bir görecelik taşır.Ne tartışılmaz ki ? Herşey tartışılır.Ben bu tartışmaya girmek niyetinde değilim şuan.Ben güç nedir diye sordum kendime ve gücü tarif ettiğim zaman ilginç bir gerçekle karşılaştım.Güç nedir? Evet insanın kendisini tanıma sürecinde farkettiği bir özelliktir güç.Bu durumu şöyle açıklayabilirim. İnsan her durumda ne tepki vereceğini bilir duruma gelirse karşısındaki insana bir yol açar. Bu öyle bir yoldur ki , neredeyse bilir karşısındakinden gelecek tepkiyi. İşte bu yöneten bir güce sahip olma durumudur. Çok yüzeysel oldu değilmi. Tamam biraz açıyım konuyu o zaman. Tam olarak neler hissettiğinizi bilmek bir erdemdir değilmi? Hangi durumda,hangi şartta nasıl tepkiler verebileceğini önceden bilmek gibi. Şartlar değişiklik gösterdiğinde geçmişten gelen bilgi birikimlerimiz bize yeni durum karşısından nasıl davranmamız gerektiğini bildirir.Aslında ne olursa olsun tepkilerimiz bize aittir.Bilinçli olsakta olmasakta bu tepkiler bizim tepkilerimizdir.Biz gibi davranırız bu durumlarda.Belki bu davranış ilk kez olmuştur ve "allah allah ben nasıl böyle bir tepki verdim" deriz üzerinden biraz vakit geçtikten sonra. İşte tam budur söylemek istediğim.Yani eğer kendimize yeterli derecede vakit ayırıp,kendimizi gerektiği ölçüde analiz etme işini gereksiz görmezsek "Allah Allah " demeyiz.Çünkü biz hangi şartlarda ne tepkiler vereceğimiz konusunda bilgili olmuş oluruz.Bu demek değil ki herşeyi bileceğiz.Bu demek değil ki her şartta biz hazır tepkiler bulunduracağız bünyemizde.Elbette yepyeni şartlar,yepyeni durumlar,yepyeni tepkilerin ortaya çıkmasına sebep olacaktır.Burada önemli olan her defasında şaşırmaktan uzaklaşmak ve kendimizin daha önceden yaptığımız tahlillerimizde ortaya çıkarttığımız tepkilerin daha çok farkında olma halimizdir. Bu bilgi ve durum analizi bizi farkında yapar.Farkında olmak demek ise pekçok konuya hakim olabilecek öngörüleri bünyemizde barındırıyor olmakla eşdeğerdir. Karşınızdaki insana olan yakınlığınızda ,bu yakınlığı ve mesafeyi belirleyen biziz.Bu mesafede kendi bilgimizi,kendimize dair olan bilgimizi kullanıyorsak o zaman daha yöneten bir kişilik olarak ilişkinin devamlılığı söz konusu olacaktır.Buradaki yönetmenin yanlış anlaşılmasını ise hiç istemiyorum. Yönetmekten kastım karşı tarafın hakları ve özgürlükleri üzerine bir baskı kurmak veya ona istemediği şeyleri diretmek değildir. Nedir ozaman bu yönetme hali? Bir sözü,bir hareketi,bir eylemi gerçekleştirmeye karar verdiğimizde seçtiğimiz yoldur. Yani bir cümleyi kurarken karşımızdaki kişiyi analiz etmeden bu cümleyi hayata geçirirsek,o kişinin bu cümleyi algılaması bizim o cümleyi sarf ederken üzerine yüklediğimiz anlamdan farklı olma durumunda bizi hayrete düşürmesi kaçınılmaz olacaktır.Bu durumda kendisini incelemeyi iyi bilen bir insan,elbette ki karşısında diyalog kurduğu insanı da inceliyor olma yeteneğini geliştirmiş olması gerekmektedir. Anlatımın sizin kurduğunuz cümleden çok onun algılama biçimi ile alakalı olması durumunu gözden kaçırmamalısınız.Sizin içinizde yüklediğiniz anlam ile çok kötü olmayan bir cümlenin,karşınızdakinin algısının farklılığı sebebi ile yıkıcı bir cümle gibi algılanması oldukça sık görülebilen bir haldir. Önce karar verilmesi gereken şey şudur. Bir ilişkinin önemi.Kişinin kendisini ifa edişinin analizi. İşte bu analizi yapabiliyorsanız özgürsünüz demektir. Neden özgürsünüz biliyormusunuz? Anlatıyım.Birincisi kişinin sizin için önemi sizin o kişi ile olan diyaloğunuzun temelini oluşturur.Yani sizin için önemli olmayan birinin , keendisini sizden üstün görme ve gösterme çabaları boşadır. Çünkü sizin için o kişinin bir önemi yoktur. Bu analiz ile siz onun bu egosunu ona yönlendirebilirsiniz. Nasılmı? Basit. Eğer karşınızdaki kişi kendini sizden üstün görüyor ve böyle göstermeye çabalıyorsa,buna izin vererek. "Olurmu ama ozaman bana hükmetmek isteyecek" diyorsunuz. Evet bende bunu diyorum bırakın hükmetmeye çalışsın.Bu onun gereksiz bir biçimde enerji harcamasına sebep olacak ve birçok söz,birçok eylem ile bunu ortaya koymak isteyecektir.Sözleri ve eylemi sizi yorduğundan çok ,kendisinin enerjisini alacak sizden göremediği direnç, daha fazla kendisini ortaya koymasına sebep olacak ve eğer sadece bir egodan,içi boş bir kendini övme merakından öte özelliği yoksa onun sizin karşınızda veya başkalarının karşısında küçülmesine sebep olacaktır.Bunu gözlemlemeniz mümkündür.Bundan ne bir endişe nede bir haz alırsınız.Neden mi? Çünkü önemi olmayan bir kişiliktir bu. Bu gibi insanları yanınızda bulundurmak ve barındırmak ise pek istemediğiniz bir şeydir mutlaka. Eğer bu kişi önemli ise sizin için ozaman işler değişir.Burada da önem derecesi devreye girer. Önem derecesinde ise en başta sizin için öneminin şekli ve niteliği vardır. Önem eğer iş ve çıkar önemi ise bu başka,sevgi ve manevi bir önemse bu da bambaşka bir tutum sergilemenizi gerektirir. İş ilişkilerindeki öneminde ise yine sizin analiziniz büyük önem teşıyacaktır.Bu kişiliğin kendini ifade biçimi çekilir boyutlarda olmadığında ise sizin için en güzeli direnç göstermemek olacaktır. Mevzu iş ile ilgili bir mevzu ise zaten kişisel olarak çıkarlar söz konusudur.Bu çıkarlar doğrultusunda belki de istemeseniz de pek çok şeyi kabullenmek durumunda kalmanız kaçınılmaz olur.Bu ilişkide devamlılıkk çıkarların son bulması ile biter.Bu durumda siz karşınızdakinin hareketlerini mümkün olduğunca daha iyi algılayan kişi olacak ve onun hamlelerini ve davranışlarını önceden tahmin edebileceksiniz. İşin içine duygusallık ve sevgi ile ilgili bir ilişki girdimi orada bambaşka bir durum söz konusudur. Çıkarlardan fazla duygusal hazlar ve doyumlar bizim davranışlarımızı belirler.Bizler sonuçta (benim tezime göre) bencil varlıklarız.Bu arada bana göre bencilliğin iyi birşey olduğunu hatırlatmak isterim.Bencillik ile eğoizm farklı şeylerdir.Bencillikte kendini merkez alma alışkanlığında olan insan vardır ve mutlu olmak için mutlu etmesi gerektiğini bilecek kadar kendine dönük "ben"'i tanıyan biridir. Bu durumda sevgi ilişkilerinde kendine dönük olan bir insanın elinde iki büyük güç bulunur.Birisi kendini iyi hissetmesini sağlayan sevgisi ve bu sevgilerini ifade edebilecek bilgi ve bu bilgi ile oluşturduğu kelimeleri. En büyük güç ise sevgi ile dile gelen kelimelerdir. Güçlü olmak insanı özgür kılar. Kendisini ifade etmede kolaylık sağlar. Kontrolsüz gücün tehlikesinden bahsedilir ki bende buna inananlardanım. Benim bahsim bu gücün bilincinde olmak ve kontrol etmek konusunda. Bilgiyi sevgi ile birleştirdiğimizde karşımıza anlayış çıkar,sempati çıkar ve en önemlisi empati çıkar. Anlayış karşımızdaki sevdiğimizi her haliyle anlamaya özen göstermek durumunu gerektirir.Sempati ise yaklaşımımız ve olaylar karşısındaki olumlu tavrımızı belirlememizde bizim en büyük yardımcımız olacaktır. Sempatik bir yaklaşıma ancak hasta ruhlu insanlar kötü bir anlam yükler ve yargılar. Empati ise en büyük erdemdir.Bir başkasının yerine kendinizi bir anlıkta olsa koymak ve olaylara onun gözlerinden bakmak pekçok sorunun çözülmesinde bizim altın anahtarımız konumundadır. Evet bütün bu özelliklere sahip olan biri duygusal olarak güçlü biri olur bu şüphesiz ama acaba özgür olabilirmi? Özgürlükten kasıt nedir burada? Bağımsız olmak değilmidir özgürlük? Kısıtlamaların olamaması değilmidir? İstediğini yapmak,dilediğini söylemek,istediği yere istedii zaman gidebilmek ve dilediği şeyi dilediği zaman yapabiliyor olmak değilmidir? Evet ise yanıt sorarım hangimiz özgürüz bu anlamda? Dünyaya fazla önem vermeyen,karşısındakini istediği gibi algılayıp dilediği gibi cevap verebilen,dilediğinde dilediği gibi dilediği yere çekip gidebilen,diline geleni sakınmadan diline geldiği anda söyleyebilen değilmidir özgür olan. Biliyorum size sapla saman birbirine karışmış gibi geldi. Evet bir bakıma zaten her zaman karışıktır. Bilgili biri, eğer kendi içine yolculuk ediyor ve kendisini iyi tanımayı başarıyorsa bu kişi bilgileri ile karşısındakini istediği gibi yönlendirebiliyor hatta gerektiğinde davranışlarını yumuşatabilmek adına onun aklını neredeyse okuyabilecek kadar analizler doğru tespitler yapabiliyorsa özgür olma ihtimali azalmazmı? İlişkisinin bozulmaması için ağzına geleni söylemek yerine uygun kelimeler ile konuya yaklaşması,sinirlendiğinde bağırıp çağırmak , diline geleni diline geldiği anda söylemek yerine empati kurması ve susması özgürlükmüdür? Kendini ifade için her yönlendirmede karşısındakinin onun yüklediği anlamlardan uzaklaması ve kendince çıkarımlar ile kendisini çıkmaza sokması durumunda çekip gitme özgürlüğünden feragat etmesi ve ikna etmesi için yeni yollar davranışlar peşine düşmesi özgürlüğünün kendi isteği ile kısıtlanmasından başka nedir? Bunu istiyor olması zaten bu davranışı sergilemesi için yeterli bir sebeptir elbette bunu bende biliyorum. Bu şekilde davranmayı seçmesi zaten diğer davranış biçimlerinden vazgeçmesi anlamına gelir. Burada önemli olan bu yaşam biçimini seçen kişinin bunu karşısındaki sevgi ve iş ilişkisi olsun her durumda istiyor ve bunu herhangi bir zorlama ile yapmıyor olmasıdır. Biz bunun bir güç olduğunu farkettiğimizde bu gücün bedelinin de özgürlüğümüzden bir nebze de olsa vazgeçmek olduğunu bilmeliyiz. Birine iyilik yapmak bile bencilce bir harekettir.Birini mutlu görmeyi isteriz aslında bunun içindir birine yardım etmek.Bunu kendimize itiraf edemesekte. Bu gücü kullandığımız sürece etrafımızda sevilen,ileri görüşlü,anlayışlı biri olarak tanımlanırız.Bu bizim hayatımız için,bu bizim "ben"imiz için çok önemli ise bilelim ki herşeyin bir bedeli vardır. Gücün bedeli ise özgürlüğümüzün bir kısmından feragattir.Elbette bana göre.

DENEMELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin