Multimedya: Imagine Dragons - Thunder
Keyifli Okumalar...
🍀
Artık dün Azman'a nasıl sinirlendiysem berbat öksürükler eşliğinde yine berbat bir gece geçirmiştim ve şimdi uykusuzluktan ölüyordum. Üstüne üstlük saat 9'da da dersim vardı. Yine zombi gibi derse gidecektim anlaşılan. Aynadaki Zombi Esra şu an bana nanik yapıyordu mesela. Birazdan da acayip hayvanlara benziyirsen diye şarkıya girip zombi dilinde çay çay çay böğürüşüyle son noktayı koyardı. Yine de ne makyaj yapacak halim vardı, ne de zerre isteyim. O yüzden üstün körü hazırlanıp odadan çıktım.
Elif mutfaktan, "Esra kahvaltı hazırladım. Gel bir şeyler atıştır, öyle çıkarsın," diye seslendi.
"İştahım yok. Siz yiyin," dedim kapıya yönelirken. Sanki kahvaltı da kahvaltıydı. Kesin yine salçalı ekmek kızartmıştı. Ev de başka bir şey yoktu ki zaten. Nankörlük ettiğimden değil elbette ama siz de bir haftadır kahvaltı niyetine salçalı ekmek yeseydiniz salçayı bırak domates görünce tabanları yağlardınız.
"Gel kızım işte. Çay da yaptım hem." Vuracağı yeri iyi biliyordu insafsız.
Mutfaktan içeri girdiğimde bir an olduğum yerde kaldım ve uzun uzun kahvaltı masasına göz gezdirdim. Ya halüsinasyon görüyordum ya da çaysızlık serabı. Bu zengin kahvaltının başka bir açıklaması olamazdı. Ağzım açık kalırken iştahsızlığım da o an tarihe gömüldü ve başımı Elif'e çevirdim. "Bunları nereden buldun?"
"Annem para yollamış. Ben de biraz alışveriş yaptım."
"Oo zenginiz desene," dedim bir zeytin ağzıma atarken. "Gül nerede? Kızım çağırsana! Bunu o da görmeli. Dolu bir kahvaltı masası ya, gözlerime inanamıyorum hala. Resmen köyden indim şehire gibi hissediyorum şu an."
Güldü. "Uyuyor kız. Dersi öğleden sonraymış." Sandalyeyi çekip otururken "Diğer sandalye nerede?" diye sordu.
"Azman kırdı." Ağzımı tıka basa doldurmaya başladım.
Elif'in gözleri irileşirken "Şaka!" dedi. "Eve mi geldi?"
Çayımdan bir yudum alacaktım ki kaşlarımı çatıp ona baktım. "Ulan evin anahtarlarını ona veren sen değilmişsin gibi davranmıyor musun bir de."
"Aman, kızım ya. Ben vermedim dedim ya işte. Bize özür dileyeceğim diyerek içeri girip araklamış şerefsiz. Bize restoran kapattırınca biz de inandık işte. Senden de özür dileyeceğini söyledi hatta. 'Ben onun gönlünü alıp yanınıza getiririm,' diyerek apar topar yanımızdan ayrılmıştı."
"Evet, çok güzel gönlümü aldı. Kimlik resmimi telefonuna kaydetmiş orangutanın morangutanın çocuğu. Şimdi de o resmi okulun sosyal medya sitesine atmakla tehdit ediyor. Sizi dövmekten dün anlatamadım ama dün oradan oraya koşturdu beni. Gerçi sizi de haksız yere dövmüşüm gibi görü-"
"Ne?" dedi Elif ayağa fırlarken. "Ulan doğrarım ben o herifi." Aha! Şimdi içindeki Adanalı ortaya çıkmıştı. Bıraksam şu an Azman'ın üzerine atılırdı. Onun bazen benden bile tehlikeli olduğunu düşünülürse Azman'ı pek iyi bir son beklemiyor gibiydi. Elif'in korumacı yapısı devreye girdiğine göre ülke dışına çıkması Azman için en hayırlısıydı.
Kapıya doğru hızla ilerlemeye başlamıştı ki "Dur be kızım!" diyerek önüne geçtim. "Ben halledeceğim. Hemen psikopata bağlama."
"Gebertirim o piç herifi ben. Ulan ben var ya..." Etrafına bakındı, muhtemelen oklavayı arıyordu. Bir aynasız olarak copu yoktu ama onun da oklavası vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜFÜR YOK!
Humor*Tamamlandı* "Sence bizden bir cacık olur mu?" dediğimde önce bana öylece baktı, sonra kahkahalarla gülmeye başladı. Öyle ki boynumdaki kolunu çekip dizlerine dayadı ve katıla katıla gülmeye devam etti. "Lan ne gülüyorsun?" diye sinirle sordum. Teyz...