30 • 'Gelsin Goller!'

118K 8.8K 4.5K
                                    

Multimedya: Trabzonspor 50. Yıl Taraftar Marşı (Niye? Neden? Why? Hepsi bölümde! 😁)

Keyifli Okumalar...

Canlarım yorumları bol turun ve yıldızlamayı unutmayın ki diğer bölüm hızlı geliveredursun 😘

Arabada sessizce giderken geceyi aydınlatan sokak lambalarındaydı bakışlarım çünkü yan tarafıma bakarsam yine bir sinir dalgası beni sarabilirdi. Yanımdaki bu herif, yani sevgilim olacak o domuz herif yine kulaklarına varan bir sırıtışla sürüyordu arabayı. Arkada oturan görümceden ise hiç bahsetmiyordum çünkü kendisi susmak nedir bilmiyor, beni daha da delirtmeye yemin etmiş gibi damarıma damarıma basıyordu.

"Nasıl kaçırdım ya? Hayır, nasıl o ateşli öpüşmeyi kaçırmış olabilirim? Yani ben nasıl oluyor da o öpüşmeyi kaçırmış olabilirim? Anlamıyorum, ben nasıl o müthiş öp-"

Elimi alnıma vurdum ve "Şu arabayı hemen kenardaki duvara doğru sür!" dedim. "Yoksa ben bu kızı öldüreceğim."

Azman güldü. Tuana ise, "Ama yengecim, yani ben nasıl oluyor da o sahneyi kaçırabilirim aklım almıyor," dedi gülerek.

İçimdeki Deli Asiye'nin canlandığını hissettim ve yana eğilip ona baktım. "Ecnebiboy'la daha ateşli zamanlar geçirdiğin için olabilir mi canım?"

Gözleri irileşti ve şoför koltuğundaki ağabeyine korkuyla baktı. Azman'ın ise gözleri kısıldı. "Ecnebiboy? Ateşli zamanlar? Cinayet... Katliam... Ecel is coming Tuana!"

Nick'le barda tanışmıştı elbette ve bahsettiğimin o olduğunu hemen anlamıştı. Tabii o zamana kadar onun sadece Tuana'nın arkadaşı olduğunu sanıyordu ama o durumda bile çocuğu öldürecek gibi bakıp durmuştu. Şimdi ise bakışları daha ürkütücü bir boyut kazanmıştı. Hiç vicdan azabı falan duymuyordum ama. Tuana bunu hak etmişti çoktan. Bana yaptığı o son numarayı unutacağımı sanıyorsa yanılıyordu. Sonra da evde beni anında satmıştı. Arabaya bindiğimizden beri susmayan çenesi de cabasıydı.

Tuana bana kötü bakışlar atıp savunmaya geçti. "Ya Akın! Yengem Latife yapıyor. Yok öyle bir şey. Nick sadece arkadaşım."

Yüzüm garip bir şekle girdi Tuana'ya bakarken. Bu da ona sessizce şu kelimeleri fısıldıyordu. 'Sen arkadaşlarını hep öyle yer misin?'

O da bana bakışlarıyla aynen şu cevabı verdi. 'Yenge beni genç yaşımda mezara mı göndermek istiyorsun?'

'Yes,' dedi içimdeki Amerikalı. 'Sus ya da öl dostum.'

Tuana ağzına fermuar çekme işareti yaparken Azman, "Şu Nick denen herifi yarın eve çağır," dedi şüpheli bir sesle. "Kimmiş tanıyalım."

"Pierre Lotti!" dedim gülerken. "Mezarların müthiş bir deniz manzarası var Tuana. Bence ara ve iki kişilik yer ayırt. Gerçi çok doluymuş ama sen yine de bir şansını dene."

"Ya ağabey!" diye çocuk gibi itiraz etmeye çalıştı Tuana.

"İtiraz edersen bara döner, onu orada tanımaya çalışırım Tuana. Hem ona ülkemizin güzel miraslarından birini de tanıtırım."

"N-neymiş o?"

"Osmanlı tokatı!"

Tuana'nın gözleri tekrar irileşti. "Pekala ama ona insan gibi davranacaksın."

"İnsanlıktan çıkmamı gerektirmeyecek bir durum olmazsa, neden olmasın?" dedi Azman. Tuana göremese de ben yüzündeki sinsi sırıtışı seçebilmiştim. Tuana'dan Yunan olduğunu öğrendiğim Ecnebiboy atalarıyla aynı akıbete uğramak üzereydi ama bu kez sonu biraz farklı olacak gibiydi çünkü Ankara'da deniz yoktu. Bu da demek oluyordu ki kendisini denize dökülmekten daha kötü bir son bekliyordu. Mesela Ankara'nın bağları ve o büklüm büklüm yollarının en ıssızlaştığı yerde bir adet kimsesiz bir mezar...

KÜFÜR YOK! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin