Multimedya: Oğuzhan Koç - Yaradana Yalvartma
Keyifli Okumalar...
☘
Akın KorutürkKapının önünde mi beklesem diye düşünürken apartmanın fiskos çetesini fark ettim. Şimdi oraya gitsem tüm aile fertlerimin sağlığından başlar, 'Var mı birisi?' soruları eşliğinde beynimi merdivenlere bırakarak çıkardım. En iyisi arabanın içinde beklemek olacaktı.
Asi'yi beklerken radyoyu açtım. Kanallar arasında gezinip en sonunda Ankara'nın yerel bir radyosunda durdum. En azından biraz kafam dağılır diye düşünerek Ankara'nın Bağları'ndan girip bu seferde Şişeler'den çıktım ama bu kız hala ortalıkta yoktu. Okuldan çıkalı neredeyse yarım saatten fazla oluyordu. Bu saate kadar çoktan gelmeliydi.
Tabii ki bir sapık gibi onu izlediğimden değildi. Sadece özür dileyecektim ama okulda yanına yaklaşırsam kafama bir ayakkabı yiyeceğimi düşünerek -Karizmamı herhangi bir fakültenin önünde çiğnetemezdim- evin önünde beklemeye karar vermiştim. Evet, biraz aşırıya kaçmış olabilirdim ama ne yapabilirdim ki? Bu kızla uğraşmak halı sahadan bile daha keyifliydi. Yine de bir şekilde gönlünü almak zorundaymış gibi hissediyordum.
Ulan yine aklım arabadaki görüntüsüne gitmişti, iyi mi? Nasıl da güzel uyuyordu demek isterdim ama daha çok biraz şapşal görünüyordu. Başı cama vurmaya başlayınca gülmemek için kendimi tutup boynunu diğer tarafa çevirmiştim. Bunun iyi bir fikir olmadığını ise ona bakma dürtümü bastırmaya çalışırken fark etmiştim. Ve onu uyandırdığımda yine o klasik cümlesini kurmuştu. 'Ne oluyor lan?'
Bir araba apartmanın biraz gerisine park edince dikkatimi oraya verdim. Araba Burak'ın arabasıydı ve içinden... Lan bu kız yine mi bununlaydı? Gerçi bana neydi ki? Sadece özür dileyecektim.
Allah kahretsin! Niye onunlaydı ki?
Arabadan inip onlara yaklaştığımda teyzelerin gözü de üzerimizdeydi. "Evde pansuman malzemesi var mı Esra?" dedi Burak.
"Bizim evde var? Ama siz zaten biliyorsunuz," diyerek direkt konuya giriş yaptım. Bir de selam mı verecektim?
"Yine ne yaptın Sakar Şakir?" dedim Esra'ya ama gözüm Burak'ın üzerindeydi. O da seninle görülecek bir hesabımız var aslanım bakışları atıyordu. Acaba yine ne yapmıştım? Esra'yı sabah okula bırakmamdan sonra bana bir araba fırça kaymıştı, malum Şeyda gibi bir manyak söz konusuydu. Gerçi kızı sadece okula bırakmıştım ki bunu Şeyda'nın yanında da üzerine basarak söylemiştim ama Burak'la o konuyu atlattık sanıyordum.
Esra'ya dönünce dudağındaki yarayı fark ettim ve kaşlarım çatıldı. "Dudağına ne oldu?" deyip elimi yüzüne uzattım ama hızla geri çekildi. Bana öfkeli yeşim gözleriyle bakarken sabahki sinirinin hala geçmediğini anladım.
"Kızın senin yüzünden bir dayak yemediği kalmıştı. O da oldu," dedi Burak öfkeli öfkeli.
"Ne?"
"Şeyda diyorum Akın. Şeyda."
Ulan bu kız... Bu sefer çok ileri gitmişti ve hesabını çok pis soracaktım. Esra'dan özür dilesem de o öfkeyle bana bakıp homurdanmakla yetindi. Burak'a veda ederken de bana hiçbir şey söylemedi. Haklıydı da. Ama tam gidecekken bana dönüp "Asıl film başlamadı," dedi. "Bu sadece fragman."
"Ne filmi?"
"Aksiyon ve gerilim," dedi ve sinsice sırıttı. "Ve aşırı şiddet." Karnıma bir yumruk indirmesiyle neye uğradığımı şaşırdım. O ise bana bakmadan hızlı hızlı hareketlerle apartmana yöneldi. Teyzelerin sorularından adeta magazincilere yakalanmış bir ünlü gibi usta bir manevrayla sıvışarak apartmandan içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜFÜR YOK!
Humor*Tamamlandı* "Sence bizden bir cacık olur mu?" dediğimde önce bana öylece baktı, sonra kahkahalarla gülmeye başladı. Öyle ki boynumdaki kolunu çekip dizlerine dayadı ve katıla katıla gülmeye devam etti. "Lan ne gülüyorsun?" diye sinirle sordum. Teyz...