Multimedya: Karmate - Yağarsa Yağmur Yağar
Keyufli Okumalar...
***Ekleme: Bölümde yöresel ağız var ve bundan sonraki bölümlerde de var. Ben Trabzonlu değilim arkadaşlar ama yöresel ağzı da sallamasyon ya da dizi film özentisi olarak yazmadım. Yöresel ağız kısımlarını doğma büyüme Trabzonlu olan bir arkadaşım yaptı. Özellikle buna dikkat ettim ki bir hata yapmayayım yani.
Hal böyleyken Trabzonlu olmayıp da nasıl yöresel ağız böyle değil dersiniz anlamıyorum. Trabzonlu iseniz de bölgeden bölgeye bile ağız farklılıkları olduğunu bilirsiniz. Bunu da ben değil Trabzonlu arkadaşım söyledi. Şaka gibi ama yöresel ağız berbat diyenleriniz bile var. Böyle düzelt şöyle düzelt diye fikir verenlerinizden bahsetmiyorum bile.
Lütfen rica ediyorum, bu zihniyetteyseniz (Bilgim yok ama fikrim var zihniyeti) kitabı tam da şu an okumayı bırakın ❤️
Akın Korutürk
☘Lanet olası ifade gününden bu yana üç gün geçmişti ve ben koskoca üç gündür ona ulaşmaya çalışıyordum. Ne telefonlarımı açıyor ne de beni arıyordu. Evde de değildi ve ne Gül ne de Elif nerede olduğunu söylüyordu. "Açsana şu telefonu kızım!" dedim kaç kez aradığımı bilemeyerek.
Çıldıracaktım artık!
"Hay, ben böyle işin içine sıçayım!" diye kükredim ve telefonu karşı duvara savurdum. Parçalar etrafa saçılırken yatağa oturup başımı ellerimin arasına aldım. O herifi öldürecektim. O şerefsizi yemin ederim dümdüz edecektim. Karakolda polisler beni engellemeseydi, bunu yapacaktım da. Kahrolası bir geceyi bu yüzden kodeste geçirmiş ve çıkınca da Asi'yi bir türlü bulamamıştım. İyi miydi, onu bile bilmiyordum. O gün bayıldıktan sonra onu apar topar hastaneye götürmüştük ve orada da Deniz'le birbirimize girmiştik. Daha doğrusu ben ona girmiştim.
Kafayı yememe saliseler kalmıştı!
Hızla ayağa kalkıp koridora çıkarken Tuana önüme çıktı. En azından annem kodes maceramı öğrenemeden eve dönmüştü de bir de onunla uğraşmak zorunda kalmıyordum. "Çekil önümden!" dedim dişlerimin arasından. Hızla yana kaydı.
"Anneciğim! Transformers Buldozere dönüşmüş. Geç, geç hemen!"
Ona cevap vermeyerek yanından geçsem de kuyruğumdan ayrılmaya pek niyeti yok gibiydi. Yeni yürümeye başlayan velet misali son günlerde peşimden ayrılmıyordu. "Ağabey bak!" dedi. "Gel şu Müge Anlı fikrimi bir daha düşün. Kadın koskoca İstanbul'da bir papağanı buldu ya. Bir deli yengeyi mi bulama-"
Dış kapıyı açarken ona doğru başımı çevirmiştim ki gözlerimde seni parçalar, her parçanı valizlere doldurup o İstanbul'un yedi tepesine gömerim bakışlarından sonra ağzına fermuar çekme işareti yaptı. Karşı dairenin kapısına varıp kapıyı 3 gündür günde 8-9 kez yaptığım gibi King Kongvari çalmaya başladım. Kapıyı ikinci çalışımda açan Elif bana bakıp öfkeli bir nefes verdi. "Kır ulan! Kır da sen de kurtul, ben de kurtulayım."
"Esra'nın yerini söylemezsen bir dahaki sefere onu da yapacağım."
"Yok Esra mesra! Bitti, elimizde kalmadı."
"Elif delirtme adamı!" diye kükresem de kız oralı bile olmadı. Tuana gelip beni eliyle kenara çekti ve Elif'in karşısına dikildi.
"Yengemin yerini söylersen, geçen gün aç bir aslan gibi baktığın ayakkabıları sana alırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜFÜR YOK!
Humor*Tamamlandı* "Sence bizden bir cacık olur mu?" dediğimde önce bana öylece baktı, sonra kahkahalarla gülmeye başladı. Öyle ki boynumdaki kolunu çekip dizlerine dayadı ve katıla katıla gülmeye devam etti. "Lan ne gülüyorsun?" diye sinirle sordum. Teyz...