11. Bölüm 'Doğu'nun Çekim Gücü'

6K 515 131
                                    

'Doğu'nun Çekim Gücü'

O öpücükten sonra ve Doğu'nun vazgeçmeyeceğinin verdiği o güçle Güneş başına gelecekleri hesaplayıp içmişti de içmişti. Doğu onun içkiyi fazla kaçırdığını söylese de, Güneş için hissettiklerini normalleştirmenin en güncel yolu oydu, içmekti. Doğu'nun yakınlığından sonra zaten içmese ayıptı. Çünkü adamın eli kolu artık üzerinden ayrılmıyordu, ayrılmaz ikili olmuşlardı bi nevi. Onunla olmak ya da olmak, işte en büyük meselesi buydu. Olması lazımken, olmaması da lazımdı. Ama içindeki şeytan 'aman be kızım bir daha ne zaman bu lanet dünyaya geleceksin' diyordu. Zaten içindeki şeytan öyle bir hükümdar olmaya başlamıştı ki içtiği içkiler nedeniyle aklındaki o olumsuz, pis negatif düşünceler de uçup gitmişti. Doğu'ya sokulup onu baştan çıkarmaya çalışması da bu yüzden meydana çıkmıştı.

Doğu'sa Güneş'in böyle içki içmesini çok net algılayamıyordu. Dur durak bilmeden barmenden ha bire içki istiyordu. Yanakları al al olmuş, dili peltekleşmeye başlayınca beden dili açığa çıkmış ve sürekli kendi üzerinde dolanmaya başlamıştı. İçkinin verdiği o mayhoşlukla eski sevgilisine Türkçe hakaretler etmeyi ihmal etmemişti. Doğu onun sakinleştirince de Güneş ona kocaman gülümseyerek "Neden bu kadar tatlısın?" diye isyan edip sırf tatlı olduğu için Doğu'yu bir güzel suçlamıştı da...

"Güneş, güzelim fazla içtin sen hadi gidelim," diye bilmeyi başardığında Doğu, saat çoktan gece yarısını geçmişti.

Güneş başını sallayıp bu teklifi reddetti. "Hayır, bir yere gitmeyelim. Böyle kalsak ya?" diye mızmızlanmaya başladı.

"Tamam böyle evde de kalabiliriz," dedi Doğu son derece masum bir şekilde. Ama Güneş bunu öyle bir anladı ki eve gitmeyi birden bire ondan daha fazla ister oldu. Aklına gelen görüntüler nedeniyle hemen kabul etti. Tabii onun bu hızla kabul etmesi, Doğunun şaşırmasına vesile olsa da onun sarhoş tatlı bir kadın olduğunu düşünüp zorlamaması gerektiğini anımsattı kendine.

Araba yolcuklarında Güneş bağıra bağıra şarkılar söylemiş, Doğu'ya iltifatlar da bulunmuş, yetmemiş onunla öpüşmek için sürekli olarak Doğu'nun araba kullanmasını engellemişti. Doğu onun bu çılgın, sevimli hallerine ses çıkarmasa da biraz sakinleştirmek adına direnmişti, pekâlâ eve varana kadar da bu direnişi pek işe yaramamıştı. Ama Doğu onu büyük bir mutlulukla izlemişti.

Asansörle yukarıya çıkmak için Güneş'i yürütmeye çalışan Doğu, en sonun da bunu başarabilmişti. Asansöre bindikten sonra Doğu Güneş'i ayakta tutmak için baya bir direnmişti ve bunu da başarmıştı. Güneş'i kucağına almak istemişti ama Güneş sağ olsun pek hareketli olduğu için ele avuca sığmıyordu. Neyse ki artık şarkı söylemiyordu.

Güneş kendisine sımsıkı sarılmış bir halde yanında duran adama bakmak için bakışlarını yukarıya dikti. Sesli bir şekilde iç çekti. "Doğu sevişelim mi?" dedi.

Doğu hafifçe güldü. Sırf onun dediği cümle komiğine gittiği için "Tabii olur, hemen mi?" diye sordu. Ona göre Güneş bunu iki dakika sonra unutacaktı.

"Evet, evet asansörde istiyorum!"

"Paket yapsaydık? Eve servis olsaydı?"

"Burada başlasak ve sonra da evde devam etsek nasıl olur?"

Güneş son sözünü söyledikten sonra Doğu'nun cevabı beklemeden hemen onun suratına dokunup kendisine çekti. Dudaklarını büyük bir arzuyla öpmeye başladı. Belki de açlıkla... Lakin dili şu anda eritilmiş bir çikolatanın içinde büyük bir zevkle geziyordu. Bu zevki de aşağısındaki kaynayan suyun gittikçe fokurdamasına vesile oluyordu. Su fokurdadıkça, Güneş'in iştahla kabaran arzuları daha da artıyordu. Bedenini ona dayayıp yaptığı hareketin mantıklı açıklaması bu olduğunu düşünerek ona sürtünüyordu.

SEN HAYALİMDE YOKTUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin