16. Bölüm 'Hep İyi kilere'

4.8K 452 155
                                    

Hep İyi kilere

Bu anı hayalinde bile canlandırmamıştı. İşlerin geleceği noktayı pek düşünmemeyi seçiyordu ama bu çok fazlaydı. Sorun Doğu'nun ailesi değildi, elbette ki en büyük sorun Buse'nin yanında oturmuş kendisine şaşkınlık ve hayal kırıklığıyla bakan Anıl'dı. Aslında ondan güzel bir intikam almış sayılırdı, lakin bu işe intikam almak için girişmemişti. Daha çok duygularıyla hareket etmişti. Zaten şu anda da bu salondan kaçıp gitmemesinin sebebi bu duygularına sıkıca bağlanmasındandı. Doğu'ya hayalden de ötesi olan duygularındandı. Onu hayal kırıklığına uğratmamak adına Anıl'ın bu cibilliyetsiz suratını çekiyordu. Hayır, bir de ne hakkı varsa hayal kırıklığına uğramış gibi bakıyordu. Güneş'se ona büyük bi nefretle bakıyordu. Hala ona olan nefreti sönmüş değildi. Şimdi onunla yüz yüze gelmişken daha da kabarmıştı bu nefreti.

Ne var ki öte yandan panikliyordu. Anıl'ın korkak bir tavuk olduğunu bundan birkaç ay önce öğrenmişti hatta gözleriyle görmüştü. Ama işte o panik bir insanın vicdanıyla sıkıştığı zaman kalp ritmini hızla yükseltip hızla durduruyordu. Boğaza oturan o yumru nefes darlığına yol açarken, tüm vücut titremeye başlıyor ve dengesizce salınmaya başlıyordu insan. Beyne bir süre kan gitmiyor, dolaşımlar yaşanan stresten ötürü yavaşlamaya başlıyor ve yetersiz oksijensiz kalınca da gözler ağırlaşıyor, maalesef bu da bayılmaya yol açıyordu.

Bedenen bayılmamıştı ne var ki ruhu bayılmıştı. Bu karmakarışık ortamın içinde olmak istemiyordu. Anıl ölsün, sorunlar toptan kapansındı niyeti. İlk kez bir insanın ölümünü isterken bu kadar katı ve netti. Gerçi şöyle bir düşünüldüğünde Anıl insan değildi. Bu nedenle de ölmesini istediği için cani sayılmazdı.

Onlar geldikten sonra hemen etrafı toplamıştı Doğu ve Güneş. Mutfağı kek yapacağım diye fazla dağıtmıştı çünkü Güneş. Doğu da ona hızla yardım edip el birliğiyle ortalığı hemen toparlamışlardı. Daha sonra da Güneş'in yapmış olduğu keki çıkartıp yanına da kimine çay, kimi ne de kahve ikram etmişlerdi. Tüm bunlar olurken de Anıl büyük bir şaşkınlıkla Güneş'i izlemiş ve olanlara anlam vermeye çalışmıştı. Çünkü duyduklarına kesinlikle inanmamıştı. Güneş ne olursa olsun, Doğu'yla sevgili olacak kadar aklını yitirmemişti. Ancak şu an görüyordu ki baya da yitirmişti. Doğu'yla onu uzun uzun incelemiş ve içinde kabarmaya başlayan o tuhaf hissi zapt etmeye çalışmıştı, pek de başarılı olduğu söylenemezdi. Üstelik buradaki herkes Doğu ve Güneş'in yan yana olduklarından fazlasıyla memnundular. Güneş'le bir an önce yalnız kalıp onunla konuşmalıydı. Bu işe son vermeliydi, bu intikam fazla oluyordu.

"Bu kekin tarafını istiyorum Güneş, o kadar güzel ki kaçıncı dilimi mideme indirdim hatırlamıyorum," diyerek gülümsedi Buse.

Güneş bakışlarını Anıl'dan zorla çekip gülümsedi. Vicdanı Buse'ye bakınca bir kez daha sızladı. "Tabii veririm, beğenmene sevindim," dedi.

"Bu akşam güzel bir yemek yiyelim, çok kalmayacağız çünkü," dedi Sevim Hanım oğluna bakıp.

Doğu gülümseyerek annesine baktı. Onun elini sıkıp öptü. "Ben ayarlarım bi'tanem sen hiç düşünme bunları."

"Güneş sen de olacaksın değil mi akşam?" diye sordu Sevim Hanım. Bu tatlı kızın oğluyla birlikte olmasından ötürü öylesine mutluydu ki, onları yan yana görmek kendisini çok daha mutlu ediyordu. Bu özel gecede de yanlarında muhakkak olmalıydı.

Güneş bundan kaçabileceğini sanmıyordu. Şu anda kadına olumsuz bir şey demeyecekti, lakin son anda bu işten yırtabilirdi. Sevgilisinin doğum gününü sabahtan kutlamıştı zaten. Akşam Anıl'ın bulduğunu bu ekibe katılacak değildi. Yoksa kendisine hâkim olamayabilirdi. Bu da herkesin her şeyi çok iğrenç bir şekilde öğrenmesine vesile olurdu.

SEN HAYALİMDE YOKTUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin