"Benden nefretmi ediyorsun!"
"Alakası yok saçmalamyı keste kıpırda biraz!"
"O zaman ne bu hırs Dani! İzin verde biraz soluklanıyım!"
Şu anda mağaranın önünde Dani'nin bana salladığı kılıç darbelerinden kaçmaya çalışarak ona laf yetiştiriyordum. Tam bir haftadır elime bir kılıç tutuşturmuş ille de 'kılıç kullanmayı öğrenmelisin' diye peşimde dolaşıyordu. Ve benim ölümü çıkarmadan durmaya niyeti yoktu bu gün, ve evet ona 'Dani' diye hitap etmeye başlamıştım. Böyle daha kolay ve kısaydı.
Uykudan uyandığımdan beri aklıma kısa kısa, kendimi savunmak için geliştirebiliceğim haraketler ve bazı büyülü sözler geliyordu. Tıpkı bir film şeridi gibi kısa kısa görüntülere dalıyordum ve her defasında kendimi daha fazla geliştirmeye başlamıştım. Normal bir insanın 3 ayda anca gelebileceği bir seviyedeydim, fakat Dani bunu yeterli bulmuyordu. Hatta Eva'da ona hak veriyordu! Bu gerçekten insanın sinirlerini alt üst eden bir durumdu. Eva bir ara Dani'yi kıskanıp kıskanmadığımı bile sormuş ve onu asla kendimle kıyaslamam gerektiğini, asıl mirasçının ben olduğumu söylemişti.
En sonunda dalgınlığımı yakalayan genç adam koluma bir sıyrık atarak kılıcı elimden düşürmeme neden olmuştu, kılıç elimden düşer düşmez bende ağzımda çıkan "Ahh" sesiyle yere, popomun üstüne düşmüştüm. Dani elindeki kılıcı atıp hemen yanıma geldi. Telaşla kılıçla sıyırdığı yere bakıp "lanet olsun" diye mırıldandığını duydum. "Özür dilerim Mia iyimsin? Canın çok yanıyorumu?" Ben şaşkınlıkla yüzüne bakarken o kolumda kanayan küçük sıyrıktan gözlerini çekmiyordu. Kendimi topralyıp kafamı iki yana salladım. "Hayır canım yanmıyor çok fazla. Önemli değil Dani, benim dikkatsizligim."
Dani yüzüme bakmadan büyülü bir kaç kelime söyledikten sonra sıyrık yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı. Alt tarafı ufak bir sıyrıktı işte, neden bu kadar telaş yapmıştıki, onun bu hali bana annemi anımsatmıştı. İster istemez yüzüme özlem dolu bir tebessüm yerleşirken Dani yüzüme bakıp kaşlarını çattı. "Neye gülüyorsunuz küçük hanım?"
"Ben, şey yok bişi."
"Mia."
"Annem geldi bir anda aklıma, sen öyle telaşlanınca."
Önce yüzü asılsada daha sonradan oda hafif bir tebessümle karşıma oturdu, dizlerini kendine çekip yüzüme bakmaya başladı. Bir süre sonra sorduğu soru beni afallatmıştı bir an için. "Anne, baba nasıl kavramlar? Ailenle birlikte olmak nasıl hissetiriyor?" Önce yüzüne avel avel baksamda sonradan keşke annemi özlediğimi söylemeseydim diye geçirdim içimden. Sonuçta o burada anne baba sevgisi olmadan büyümüştü, hoş bende baba nedir bilmezdim pek ama herşeye rağmen babamıda en az annem kadar seviyordum. Derin bir nefes aldım.
"Babalar hakkında pek bir şey diyemem ama anne ve kardeş bambaşka bir şey. Koşulsuz şartsız seni seven sana güvenen ve aynı zamanda seninde aynı şekilde güvenebileceğin insanların olması harika bişey!"
Dani derin bakışlarla bana bakarken onun yerinde asla olmak istemediğimi farkettim. Kimse böyle bir hayatı haketmezdi, iyide olsa kötüde olsa insan ailesini bilmeli, onları tanımalıydı bence. Hiç değilse tanımalıydı. Hafiften dolan gözlerimi kırpıştırıp gülümsedim, ona acıdığımı düşünmesini istemedim. Bu onun gururunu kırmak olurdu. Kimse ona acıyarak bakan bir insanı sevmezdi ve istemezdi. Aynı gülümsemeyle kafamı yerden kaldırıp Dani'nin gözlerinin içine baktım. "Daniel."
![](https://img.wattpad.com/cover/106075856-288-k946666.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON EJDER
FantasyYavaş yavaş herşey kararıp bir boşluğa çekilmeye başlamıştı sanki. Ejderhanın görüntüsü gözlerimin önünden silinirken ona doğru koşmaya başladım. "Hey dur ! Sana sormam gereken şeyler var. Hey sana diyorum, lütfen gitme !" "Geri gelicem Mia. Artık...