~24~

1.5K 113 44
                                    

Uyurken odama giren ışık gözlerime batmaya başlayınca yavaş yavaş kendime gelmeye başladım. Gözlerimi hâlâ açmamakta ısrar ediyordum, vücudum o kadar rahatlamış ve üzerimdeki gerginlik öylesine yok olmuştu ki sanki havada süzülüyor gibiydim. Sonunda uyuku sersemliğini üzerimden atmak ve temiz bir hava almak için tam gözlerimi açıp ayağa kalakacaktım ki olduğum yerde dona kaldım. Gözlerimi açar açmaz yüzümü izleyen bir çift göz ile karşılaşmıştım. "Günaydın kraliçe hazretleri."

"Gü-günaydın." Tatlı bir gülümse göndermek istedim ama öylece kalmıştım. Daniel ile uyuduğumu unutmuştum ve hâlâ onun göğsünün üzerinde yüzüm ona çevirmiş uzanıyordum, sanırım tüm gece bu şekilde uyumuştum. Ben kendimi ne kadar dinç hissetsem de Daniel için aynı şeyi söyleyemezdim. Çok yorgun ve uykusuz gözlerle bana bakıyordu. "Sen uyumadın mı? Çok yorgun bir görüntün var."

"Hayır, uyumadım."

"Neden?"

"Canım seni izlemek istedi." Ah Tanrım yanaklarım kızarıyor, yine oluyor işte. Beni mi izlemişti tüm gece gerçekten. Bu kadar tuhaf duyguları daha önce hiç yaşamamıştım ve şu anda sanki içimde kelebekler uçuyordu ama aynı zamanda da alev alev yandığını hissediyordum vücudumun.

"Anladım, bu çok hoş. Yani uykusuz kalman tabiki de hoş değil be-" Sözüm yarıda kesildi. Nefesimi kontrol edemiyorum, lanet olsun! Az önce tam konuşurken beni öptü. Beni gerçekten öptü, küçük ve kısa bir öpücük ama az önce sözümü yarıda kesti ve beni öptü! Konuşamadım, kalbim yerinden çıkacak gibiydi, öylece gözlerine baka kaldım sadece. "Üzgünüm, ben sadece kendimi tutamadım bir an. Yeni uyandın ve çok tatlı duruyordun ve yine saçma sapan bir konuşma yapacaktın. Ben, şey yani... Özür dilerim." Yataktan kalktı ve koltuktaki ceketini aldı. "Ö-öne-önemli değil." Tanrım bir an konuşmayı unuttuğumu sandım. Ben neye uğradığımı şaşırmış bir şekilde öyle utançtan elma gibi kıp kırmızı suratımla uzanırken odanın kapısının çaldığını sonradan farkettim. Kendime gelmeye çalıştım ve yatakta doğruldum. "Girin."

"Güzel kızım uyandı mı acaba?"

"Baba!" Heyecan ile yataktan kalkıp ona doğru koştum ve sarıldım. Arkasında bir asker elinde kahvaltı dolu bir tepsi taşıyordu. "Uyandıktan sonra seni görmek, sesini duymak ne kadar güzel bir duyguymuş baba."

"Uyandıktan sonra oğlumu, ardından da kızımı görmek ve ikinizle güzel bir kahvaltı yapacak olmakta çok güzel bir duygu." Babamın o kocaman gülümsemesi az önce yaşadığım heyecan trafiğini hafifletmişti ama yine de Danil'in yüzüne bakmaya utanıyordum. Kendimi çok tuhaf hissesiyordum, yeniden babama odaklanmaya çalıştım. "Bu çok güzel, hadi o zaman yapalım." Askere baktım. " Tepsiyi terasta ki masama koyarmısın lütfen."

"Tabi efendim."

"Eee babacım Alex nerde peki?"

Oda birazdan gelir." Daniel'e döndü "Demek sende burdasın Daniel. Nasılsın evalat, kahvaltı da sende bize eşlik eder misin?"

"Teşekkür ederim efendim, ben bu günlük sizi rahatsız etmiyeyim ve size de ailecek güzel bir kahvaltı yapın. Fakat izniniz ile kahvaltıdan sonra Mia'yı almam gerekiyor, Lauren kralı ile bir görüşmesi var ve ardında Tenebris kralı tabi. Bu gün uzun bir gün olacak, bu tür işler beklemez bilirsiniz. Mia için uzun zamandır ertelemiştik herşeyi ve artık bir an önce bu meselelerin kapanması gerekiyor."

"Evet, haklısın evalat. Pekâlâ, o zaman hadi Mia! Kahvaltı masasına bakalım." Odadan çıkmadan hemen önce Danil'e kısa bir bakış attım. Yüzünde mahçup ve utanmış bir hâl vardı bana bakarken ve bu hâli çok tatlıydı. Tanrım kendimi hep şu anlatılan aptal, saf aşıklara benzetmiştim bir an. Daniel'in odadan çıkması ile Alex içeri girdi. "Eeee, hadi ama! Babam ile ilk kahvaltımızı yapalım. Siz daha başlamamışsınız bile."

SON EJDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin