Yaklaşık 4 saattir yoladyız. Ejderhalar daha yola çıkmamıştı çünkü onlar gideceiğimiz yere yaklaşık 1 saat içinde ulaşabilirlerdi. Ben ise askerlerle gitmeyi tercih etmiştim, onlarla birlikte olmak ve bu ortamı kaçırmak istemiyordum. Aynı zamanda kral artık bana fazlasıyla şüpheli geliyordu, bu süreçte onu gözleyebilecektim. "Yolculuk nasıl kraliçem."
"Şu anda gayet iyi. Ejderhalar ne durumda?"
"Emrini bekliyorlar."
"Güzel. Yaklaştığımızda seninle tekrar iletişime geçeceğim Eva." Eva ile zihimizin içinden konuşmak çok hoşuma gidiyordu. Ama ne yazık ki bir özelim yoktu, çünkü onu benim dışımda Daniel'de duyabiliyordu. Yani ondan bişey saklamak değilde, belki biraz dedikodu yani bilgi paylaşımı ve tavsiye için özel alan olabilirdi. Tenebris'e 3 saatlik bir yolumuz kalmıştı ve 2 saat sonra Eva'dan yola çıkmasını isticektim. Yaklaştığım her an intikam hırsı doluyordu içime. Annem ve rüyalarıma giren babam gözlerimin önündeydi her an. Sonunda intikam alınacaktı ve belkide bu işin sonunda hiç sahip olamadığım babama sahip olup mutlu ve güzel bir yol çizebilecektim ailem ile. Bir kişi eksikti ama, zaten ömrümüz hep bir kişi eksik geçmişti. "Heyecanlımısın kardeşim?"
"Bilmiyorum, sen?"
"Heyecan değil de intikam diyim."
"Evet, sanırım bende de o var."
"Yola çıktığımızdan beri sürekli kral ve Daniel'i gözetliyorsun. Bir sorunmu var benim bilmediğim?"
"Hayır kardeşim. Sadece kral bana biraz tuhaf geliyor, aceleciliği ve tavrı... Sanki ortada bilmediğim bir sinsilik dönüyor."
"Peki Daniel?"
"O biraz kişisel"
"Anladım, gönül işleri demek."
"HAYIR!" Sanırım anın heyecanı sesimi fazla yükseltmişti, herkes bir anda bize döndü. "Aa pardon, sorun yok devam edelim lütfen." Tekrar Alex'e döndüm, "Tabikide hayır Alex, ne demek istiyorsun sen. Saçmalama lütfen, biz dostuz." Pis bir gülümseme attı, "Hı hı evet, kızaran yanakların da seni onaylıyor zaten." Lanet olsun yinemi! "Konuyu kapata bilirmiyiz, savaşa gidiyoruz Alex."
"Hı hı evet."
"Kes şunu."
"Hı hı tamam."
"Alex 'hı hı' demeyi kes."
"Hı hı" Ahhh tamam muhattap olmuyorum. Kendi kendine susar zaten benim ilgilenmem gereken askerler ve ejderhalarım var. Ve kralı gözetlemeliyim, nereye gitti bu züppe? Az önce karşımdaydı. "Birinimi arıyorsun?"
"Ah kral! Evet ben size bakmıştım, bir an göremeyince yani."
"Mia yıllardır bu savaşı bekliyorum. Asla ortadan kaybolup bu şöleni kaçıramam." Yandan bir gülümseme atıp önüme geçtikten sonra bu adama ne kadar da gıcık olmaya başladığımı farkettim. Gittikçe bitmeyen bir yol vardı sanki önümüzde. Hâlâ aklımdaki 'Savaşa gidiyoruz' düşüncesi bana o kadar tuhaf geliyordu ki. Bundan yaklaşık 1 yıl önce dünyada gayet sıradan, herkesin yaşadığı bir insan hayatım vardı, peki şimdi? Koca bir ejderha ordusuna sahiptim, ölümsüz olmuştum, büyü yapabiliyor ve oldukça iyi bir dövüşçü haline gelmiştim. Benim sıradan hayatım nasıl bu kadar hızlı ve enteresan bir şekilde değişti? Anlamıyordum. Ve şu bir kaç gündür olan tuhaf hisler. Daniel içimde değişik bir duygu ortaya çıkarmıştı ve ne olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu, ama hoşumada gitmiyor değildi. Dani'nin zihin yoluyla 'yaklaştık' dediğini duydum. "Hazır mısın Eva?"
"Senin emirlerine daima hazırım kraliçem."
"Çıkın." Çok az kalmıştı, sonunda intikamımı alıcak ve belkide babamı kurtarabilecektim. Heyecanlıydım, hemde oldukça ama belli etmemeye çalışıyordum. Buraya geldiğimden beri öğrendiğim en iyi şeylerden birisi buydu, duygularını belli etme. İnsanlar duyguları zayıflık olarak görüyor ve seni birer av gibi en naif olduğun anda vurmaya çalışıyordu. Ama bu sefer ben avlıyacaktım ve katillere hakettikleri cezayı vericektim. Daniel yanıma yaklaştı, "Bir değişiklik hissediyor musun? Periyle ilgili filan?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON EJDER
FantasiaYavaş yavaş herşey kararıp bir boşluğa çekilmeye başlamıştı sanki. Ejderhanın görüntüsü gözlerimin önünden silinirken ona doğru koşmaya başladım. "Hey dur ! Sana sormam gereken şeyler var. Hey sana diyorum, lütfen gitme !" "Geri gelicem Mia. Artık...