O lanet, kasvetli odadan çıkalı bir kaç dakika olmuştu sadece, fakat ben hâlâ odadayeken hakkım olarak savunduğum halkın eski kralı hakkında ne karar vereceğimi bilmiyordum. Oradayken kararlı konuşmam herkesin aklında 'Planlar çoktan hazırlanmış ve kararlar verilmiş.' izlenimini yaratmıştı. Ama ben kral hakkında hiç bir karar verememiştim henüz ve karşılarında bu kadar güçlü, kudret sahibi bir kadın gibi göründükten sonra kimseye arkamdan 'Henüz kararlarını bile alamayan bir çocuk.' dedirtemezdim.
"Beni şaşırttın. Bunu neden kahvaltıdayken söylemedin ?" Alex'in sesi ile irkilmiştim, tabiki benden bir açıklama bekliyordu kardeşi olarak. "Aslında bunu tam olarak bir karara bağlamamıştım kardeşim, olaylar bu kadar dengesiz gerçekleşince en iyisinin bu olduğunu düşündüm bir anlık."
"Anladım."
"Bu olay seni rahatsızımı etti ? Yani ben sana sormadan bi anda pat diye söyledim orada bunu ama asla istemediğin birşey için seni zorlayamam."
"Yo rahatsız etmek değil, sadece hâlâ çok şaşkınım. Beklemediğim anda ve beklemediğim bir olaydı, aklımdan hiç geçmemişti açıkçası."
"Evet öyle olduğunun farkındayım ama eğer seni rahatsız edecek bir durum olduğunu düşünürsen bunu bana söyle hemen."
"Peki ama neden aklından geçen isim bendim, yani babam varken demek istiyorum ?"
"Düşündüm, fakat babam zamanında bu kraklıktan kaçmış ve reddetmiş birisi. Bu durumdayken bile olsa bunu isteyebileceğini düşünmüyorum."
"Sanırım haklısın." Alex'in sözünün bitmesiyle babam yanımızda belirmişti bir anda. "Olanları duydum."
"Ah evet, peki düşüncen nedir baba ?"
"Ordaki dik duruşun ve verdiğin bağımsız kararların tam bir kraliçe gibiydi kızım. Seninle gurur duyuyorum ve verdiğin tüm kararların arkasındayım." Babamın bu söyledikleri içimi rahatlatmış ve aklımdaki tüm şüpheleri silmişti. Derin bir nefes aldım, "Böyle düşünmen beni nasıl rahatlattı bilemezsin babacım."
"Ben her zaman bir baba olarak evlatlarımın yanında olmak, onlara yanlış ve doğru arasındaki farkı gösterip en iyi insanlar olarak yetişmeleri için yanında olmakla yükümlülüyüm. Ama görüyorum ki benim yokluğumda anneniz sizi fazlasıyla muhteşem çocuklar olarak yetiştirmiş ve benim sorumluluklarımı da yerine getirip, size herşeyi doğru bir şekilde öğretmiş. Ikinizlede öyle gurur duyuyorum ki bunu tarif etmek mümkün değil." Babam konuştuktan sonra bize açtığı kocaman kolları arasında saçlarımızdan öpüp derin bir nefes çekti. "Seninle konuşmak istediğim bir konu var kızım."
"Ne oldu, kötü birşeymi var babacım ?"
"Hayır, sadece Tenebris kralı hakkında konuşmak istiyorum. Hadi gidip oturalım." Dikili kaldığımız koridordan babamın kolları arasında yürüyerek bahçeye çıktık ve ağaçların arasında gölgelik bir yere oturduk. Yüzü gergin görünüyordu, konuşmak istediği şeyden çekinir gibi bir hali vardı. Alex ile göz göze geldiğimizde ikimizde bir şey bilmediğimizi ifade eder şekilde kaşlarımızı kaldırdık, o sırada babam derin bir nefes daha alıp konuşmaya başladı. "Kızım, biliyorsun ki Tenebris krallığı benim kanını paylaştığım bir kraliyet ailesine sahip."
"Evet babacım, eğer annemle birlikte dünyaya kaçmasaydınız krallığa sen geçicektin hatta."
"Evet. Elbette ki tahta geçmeyi her prens gibi bende istedim o dönemlerde ama tahttan daha önemli olan şeyler vardı hayatımda. Mesela anneniz ve siz gibi." Kocaman bir şekilde gülümsedi bize o anda. "Konuşmak istediğim şey bu değil, Tenebris kralı. Biliyorsun ki kralla aynı kanı taşıyoruz ve Leo benim öz kardeşim." Işte şimdi ikimizde çok şaşırmıştık Alex ile. Birbirmize bakındık ilk başta sonra tekrar babama döndük ve konuşmasının bitmediğini farkettik. "Leo ile aramız küçükken çok iyidi, aramızda fazla bir yaş farkı yoktu ve beraber büyümüştük. Büyüdükçe de aramızdaki farklar ortaya çıkmaya başlamıştı." Alex atladı birden lafa, "Ne gibi farklar baba ?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON EJDER
FantasyYavaş yavaş herşey kararıp bir boşluğa çekilmeye başlamıştı sanki. Ejderhanın görüntüsü gözlerimin önünden silinirken ona doğru koşmaya başladım. "Hey dur ! Sana sormam gereken şeyler var. Hey sana diyorum, lütfen gitme !" "Geri gelicem Mia. Artık...