Bir insan düşünün...
Ne kadar değişebilir ?
Hayatını ne kadar değiştirebilir ?
Yalanlar üzerine kurulu bir hayatımı hazmetmesi daha kolay yoksa gerçekleri öğrenmekmi ?
Daha önce bir karıncayı bile incitmekten kaçınan genç bir kız, ne kadar öfke dolabilir ?
Öldürme arzusunu ne kadar hissedebilir ve isteyebilir ?
Konu sadece aile olduğu zamanmı insan daha çok öfkelenir yoksa hayatı olduğundamı ?
İnsanı vicdan sahibi yapan ailesimidir yoksa yaşadıklarımı ?*****
Aylardır Lauren'de ailemin yanındaydım. Ailemle olmak hep beni daha iyi hissettirmişti, o zaman aylardır süren bu huzursuluk neyin nesiydi ? Kafam o kadar karışıktıkı iki cümleyi bir araya getirirken resmen beynim güç sarfediyordu. Alex'in durumuda benden farksız sayılmazdı. Gerçekler bizi o kadar etkilemiştiki ne düşünmemiz gerektiğini, ne yapmamız gerektiğini hatta ne hissetmemiz gerektiğini bile bilmiyorduk.
Yaptığım tek şey eğitimimin yarım kalmamsı için buraya gelen Daniel ile büyü derslerine çalışmak ve lauren'in usta savaşçılarından dövüş eğitimlerini almaktı. Onun dışında ise Eva ile vakit geçiriyor ve çogu zaman ögrenmem gereken başka bir şeyin kalıp kalmadığına emin olmak için onunla derin sohbetlere dalıyordum. Korkuyordum... Eğer öğrenmem gereken başka gerçekler var ise bunu hemen şimdi ögrenmeliydim. Her şeyi tek tek hazmedemezdim. Zaten dinmek bilmeyen öfkem, eğitimler çoğunlukta olmak üzre hayatımı fazlasıyla etkiliyordu. Ne yaşanacaksa hemen yaşansın ve bitsin istiyordum artık. Buraya neden geldiğimi ve ne için savaşa hazırlandığımı bilmiyordum. Aklımdaki ve kalbimdeki tek gerçek istek Tenebrisi tüm o iğrenç soyluların ve şu anki kralının başına yıkmaktı. Yine daldığım bu öfkeli düşüncelerden annemin sesiyle aynı hızla geri çıkmıştım. "Mia, müsaitmisin ?"
"Tabiki de, ben sana her zaman musaitim annecim." Yüzümde oluşan tebessümün tek sebebi tüm hayatı boyunca koca bir sırrı tek başına omzuna alıp, bize huzurlu bir hayat vermek için çalışan annemdi. "Yine dalıp gitmiş gibi görünüyorsun. İyimisin canım ?"
"İyiyim, sadece bu günkü eğitimler biraz yordu."
"Eminmisin Mia, ben senin annenim. Hadi anlat ne oldu yine ?" Yine yapamamıştım. Yine yalan söyleyememiştim meleğime. Zaten ne zaman öyle bir girişimde bulunsam hemen hissediyordu. "Tenebrisi düşünüyorum ve şu anki kralını. Acaba babamın çıkması gereken tahta kimi çıkardılar ? Şu anki o zalim kral kim ?"
"Bunu neden merak ediyorsun güzel kızım benim. Zaten hep birlikte zamanı gelince öğrenicez. Bazı şeylerin zamanı gelince ögrenilmesi daha iyidir, kafanı böyle meşgul edip kalbini öfkeyle doldurma birtanem. Sana öfke hiç yakışmıyor."
"Bazen düşünüyorum da anne, o tahta babam çıkmış olsa şu anda Tenebris nasıl bir yer olurdu ? Babam o tahta çıksaydı sizin aşkınıza ne olurdu ?" Aklımdaki tonla sorudan bir kaçını dile getirebilmiştim belki ama daha fazlası beynimin içinde dönüp duruyordu. "Tatlım, düşünme. Bazen düşünmek insanı fazlasıyla yorar. Senin şu anda bu eğitimlerin içinde daha fazla yorulma lüksün yok, sadece uyu. Ve eğer birşeyler düşünmek istiyorsan hayatına nasıl yön vermek istediğini düşün." Haklıydı. Anneler her zaman haklı olmazmı zaten ? Annem odadan çıkınca dediği şeyleri akıl süzgecimden geçirdim. Binlerce şey düşünmüştüm. Babamın hayatını, anneminkini, bize neler olabiliceğini daha fazla nelerle karşılaşacağımızı. Ama hiç kendimi düşünmemiştim bu süre zarfı içinde. Bana ne olacaktı ? Herşey son bulduğunda, tüm bu savaşlar, düşmanlıklar, huzursuz hayatlarımız son bulduğunda yani... Bana ne olacaktı ? Nasıl bir hayat istediğimi hiç düşünmemiştim. Dünyada iken aklımda geleceğimle ilgili tonlarca düşünce vardı. Okumak kendi evimi hayatımı kurmak, hatta bir gün belki evlenmek ve çocuk sahibi olmak gibi. Yada dünyayı dolaşmak, maceradan maceraya koşmak, yeni insanlar tanımak... Fakat şimdi ? Bambaşka bir dünyadaydım. Çocukken izlediğim o büyülü çizgi filmlerden birinin içindeydim sanki. Büyülü insanlar, ejderhalar, ölümsüzlük.
Ölümsüzlük ? Bir ölümsüz nasıl yaşayabilir. Ucu bucağı olmayan bir hayat verilmişti bana. Belkide bu hayatın içinde düşünmem gereken pekte birşey yoktu, çünkü zamanım fazlasıyla vardı.
*****
"Hayır hayır sakin ol Mia!"
"Ben sakinim tamam mı!"
"Hayır sakin filan değilsin gözlerini açarsan bütün bir şehri nasıl boğmak istediğini görebilirsin! Hatta sanırım önce yakacak sonra boğucaksın. Durdur şunu artık aç gözlerini Mia!" Göz kapaklarım aralandığı zaman gördüğüm tek şey önümdeki koca denizin kuruduğu ve havanın kararmış olmasıydı. "Koca bir deniz kurumuşken koca bir şehri nasıl boğabilirim aptal!"
"Aptal mı ? Başını biraz yukarı kaldırmaya ne dersin ? Hatta önce sağına, sonra yukarı bak!" Başımı biraz sağa çevirdiğim zaman koca bir orman alevler içindeydi. Yukarı bakmaya korkmuştum ama tüm bunları yapan da bendim. Gözlerim gökyüzüyle buluştuğunda ise bulutları değil de koca bir denizi görüyordum. Gözlerimi tekrar sıkı sıkı kapattım, sanki bir daha açmak istemiyormuş gibi. Aklımı tamamen boşaltıp sadece herşeyin yerli yerinde eskisi gibi olduğunu düşünmeye çalışıyordum... "Tamam sakin ol iyisin, aç gözlerini prenses."
"Açmak istemiyorum."
"Mia herşey iyi durumda şu anda, aç gözlerini ve sakin ol." Omzuma dokunan elle birlikte gözlerimi açtığımda herşey daha iyidi. "Uzun zamandır olmuyordu böyle Daniel."
"Biliyorum prenses ama insanlar bazen zayıf düşebilir. Problem yok." İçimde sadece birisine sıkı sıkı sarılma isteği vardı. Dolu gözlerimi kimsenin görmesini istemiyordum. Ben güçlüydüm ve öyle kalmak istiyordum. Tam bulunduğum yerden gitmek için harekete geçtiğim anda Daniel beni kendisine döndürüp sıkı sıkı kollarını sardı. Aklımı mı okumuştu bilmiyordum ama kaçıp gitmektense sarılmak daha iyi gelmişti o anda. "Sen çok ama çok güçlüsün bunu sakın unutma tamam mı prenses. Her ne olursa olsun başkları umrumda değil ben hep senin yanındayım. Anladınmı Mia?" Hasasslaşan ruhumun sesimi ağlamaklı çıkartmasına izin veremezdim sadece daha sıkı sarılarak 'hı hı' diyebilmiştim. Danil'e sarılmak güzeldi, belki o anki ruh halimden dolayı da olabilirdi ama içim sadece huzur dolmuştu bir anda...
Öncelike merhaba! Evet çok uzun zaman oldu, haklısınız. Belki çoğu kişi kitabı raflarından kaldırmıştır bile. Hepinizden tek tek özür diliyorum öncelikle. Yazmaya ara verdiğim süre zarfında okuyucu sayımda benim için çok önemli ve fazlasıyla sevindirici derecede bir artış gördüm. Bunun için herkese çok ama çok teşekkür ederim. Planladığımdan daha geç başladığımı biliyorum fakat artık burdayım. Sabah 10 akşam 10 saatlerinde bir işte çalışmama rağmen düşünüp güzel bir başlangıç çıkarmaya çalıştım. Aklımdaki kurgular ne kadar yeterli olur bilemiyorum, bu nedenle sizlere soruyorum ? "Şöyle bir olay olsa güzel olur, böyle bir bölüm gelse muhteşem olur..."dediğiniz fikirleriniz varsa bana mutlaka ulaşın. Fikir ve tavsiyeleriniz benim için eşsiz güzellikte ve değerdedir. Oylarınız ve yorumlarınız benim için önemli 💕

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON EJDER
خيال (فانتازيا)Yavaş yavaş herşey kararıp bir boşluğa çekilmeye başlamıştı sanki. Ejderhanın görüntüsü gözlerimin önünden silinirken ona doğru koşmaya başladım. "Hey dur ! Sana sormam gereken şeyler var. Hey sana diyorum, lütfen gitme !" "Geri gelicem Mia. Artık...