~15~

2.9K 210 28
                                    

Sizlerden ne kadar özür dilesem azdır. Bölümlere artık ara vermiyeceğimi ve kısa kısada olsa sürekli olarak devam edeceğimi söylemiştim. Fakat o kadar zor bir dönemden geçiyorum ki... İnanın anlatmaya kelimeler yetmez. Hayatım boyunca bir ağbey olarak gördüğüm, idolüm, canımın en dibindeki en değerli insanlardan biri olan dayımı haince bir olayda çok acı bir şekilde kaybettim. Onun ölümü bütün hayatımı tepe taklak etti. 19 yıllık ömrüm boyunca hiç kimsenin gidişi canımı bu kadar yakmamıştı. Hiç bu kadar intikam ateşiyle harlanmamıştım. Birlikte büyüdüğüm insan sadece 1 gün içinde yok oldu bu dünyadan...
Cenazesine bile yetişemediğim dayım artık yok. Topralanmak çok zor oldu benim için. Hâlâ da toparlandığımı söyleyemem, fakat bir kişinin ölümü insanın hayatını köküyle değiştirebiliyormuş. İnsanların kıymetini kaybetmeden önce bilin dostlarım. Kaybettiğiniz zaman çok pişman oluyorsunuz. Bir kaç gün önce farkettim ki artık onun sesini hatırlayamıyorum... bir süre sonra fotoraflar dışında yüzünüde unutmaya başlayacağım. Ve korkuyorum... bir gün onu tamamen unutmaktan, hatırlıyamamaktan. Hayat çok kısa, değerini bilin. Huzur içinde yat güzel insan...

*****

"Sanırım artık gelen haberlere bakman gerekiyor Mia."

"Hiç havamda değilim Dani, buraya gelmeden önce aileme haber vermiş olmam benim için yeterli. Önemli bir durum olsa annem benimle iletişime geçebilirdi zaten."

"Sen bilirsin, ama bu ard arda gelen postalar pek hoş bir durum olduğunu göstermiyor, sen ne dersin Eva?"

Gösterişli ejderha oturduğu yerde kabarıp silkelendi. "Daniel haklı kraliçem, buraya eğitim amaçlı yalnız kalmak için gelmiş olabilirsin. Ama arkanda bıraktığın 3 büyük krallıkta artık senin sorumluluğunda." Derin bir 'Off' çekerek yenilgiyi kabul ettim ve son 2 günde gelen 8 mektubu elime alarak sırasıyla açmaya başladım. İlk mektupta kralın beni acilen saraya çağırdığına dair bir kaç zırvalık vardı. İkincisinde işler kızışıyordu ve artık emir cümleleriyle konuşulmaya başlanmıştı, üçüncü mektup ise... bir FACİA. Beni ayakta tutan diz kapaklarım bir anda yok oluverdi. Islak zemin sanki beni hissetmiyordu ki ben onu hissedeyim, kalbimin ritmi sanki bir an kriz geçirecekmişim gibiydi. Nefesimi kontrol edemiyordum. Aldığım oksijen ciğerlerimi bu denli yakmamıştı daha önce...

*****

"Nerde!? Onu hemen görmek istiyorum nerde!"

"Mia dur bir dakika lütfen. Sakin ol bak her-

"Bana annemi göster hemen kral! Annem nerde ? Annemi görmek istiyorum hemen! Beni anneme götür-

"Artık bu imkansız! Çünkü o öldü anlıyormusun!" Buz tutan vücudum sanki içten içe hızlı bir çöküşe geçiyordu. Hayat bir anda durmuştu. Nefes alış verişler ve haraket kabiliyetlerim bir süreliğine mola vermiş gibiydi. 'O öldü!' Önce sağa sonra sola doğru bir hamle yaptım. Ne yapıyordum? Bilmiyorum. Sadece beynim idrak etmeye çalışıyor ve kalbim elinde neşterle biri tarafından  yavaş yavaş kanatılmaya çalışılıyordu. 'O öldü!'  Ne yapacağımı şaşırmış hangi yöne gideceğimi bilmiyordum. Bir kaç dakikalık şokun ardından kendimi odadan hızla dışarı atarak merdivenleri koşar adım tırmanmaya başladım. Taki en yukarı, sarayın çatısına gelene kadar. Bi duvara yaslanarak dizlerimin üzerine çöktüm. Ne dedi o az önce? Öldü mü?

Gözlerim ağlıyordu kalbim ise kan akıtıyordu. Nasıl olabilirdi? Annem nasıl... gitmiş olabilirdi. Bana hayatını vermiş, hep yanımda olan o insan nasıl gidebilirdi ki. O beni bırakmazdı. Bırakamazdı...

O bir anneydi ve anneler evlatlarını terk etmezdi. "Pusu kurmuşlar." Başımda dikilen Alex'e yaşlı gözler ile kafamı çevirdim. "Ormanda kendine alıştırma yaparken Tenebris'ten bi kaç hain pusu kurmuş. Buraya geldiğini ve seni eğittiğini öğrenince buna mani olmak istemişler. Çünkü o güçlü bir büyücüydü ve daha önce canlarını yakmıştı. 16 yaşındaki bir çocuk babasının hançeri ile onu öldürmüş. O halini görsen Mia..."

"16'mı ? Benim güçlü, güzel annem 16 yaşındaki bir çocuğun kurbanımı oldu?"

"Evet 16 yaşındaki bir çocuğun kurbanı oldu. Can çekişerek bir kaç dakika içerisinde orada ölmüş... Sağlık büyücüleri oraya vardıkları zaman son nefesini veriyormuş ve son kez ikimizin ismini tekrarlamış." Olamazdı... benim güçlü, kendinden emin, dağlara meydan okuyabilecek annem 16 yaşındaki bir velet tarafından can veremezdi. Benim annem ölemezdi, bizi bırakmazdı. O gitmiş olamazdı. "Sen gelmeden bir kaç dakika önce geldik. Onu son kez gördüm ve sonra toprağa vermek zorunda kaldım. Sen yoktun, yetişemedin..." Onu son kez görememişmiydim? Son kez yüzüne bakıp kokusunu çekememiştim yani öylemi. Ben nasıl bir aptaldım, nasıl o postalara zamanında bakmadım, nasıl böyle birşey yapmıştım. Onu kaybettiğimi kabullenemezken son bir kez görme şansımıda kaybetmiştim...

Bu bölüm sevgili dayım EMRAH ÇETİN ve arkasında bıraktığı 6 aylık kızı NAZLICAN DEVRİM ÇETİN'e ithafen.

SON EJDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin