FİNAL

105 4 2
                                    

Clara

Bebeğim...
James ile yeni evimize geldik. Tabi Betty nin keyfi yerinde...
Ara ara kahkaha atıp yemek yeme zamanında ağlaması artık bizim için rutin haline geldi. James ise yine her zamanki gibi yoğun bir şekilde çalışıyor. Üzülüyorum çünkü o da Betty ile zaman geçirmek istiyor.
Betty nin odası ayarladığımız gibi duvarları lila renkli, oyun yeri, dolabı ve oyuncakları var. Beşiği yanımızda şimdilik. Fakat son zamanlarda Betty yi oldukça tuhaf görüyorum. Birlikte oyun oynarken birden ağlamaya başlıyor ya da emzirirken...
Bu tuhaf hareketleri James a söylemeyi düşünüyorum. James işten geldi ve birşeyler yemek için mutfağa yöneldi. Tam söyleme zamanı diyerek yanına yöneldim.
"Betty... Son zamanlarda fazla tuhaf James." Dedim
"Tuhaf olan ne?" Dedi ve buzdolabından yiyecekleri çıkardı.
"James bebeğimiz mutluyken birden ağlıyor. Kahkaha atarken bazen ağlamaya başlıyor. Bu çok tuhaf..."

"Adı üzerinde Clara... Bebek? Bebekler bir ağlar bir gülerler işte abartılacak ne var bunda?!" Dedi. Abartılacak ne var?? "Bir ağlar bir güler değil Betty nin hali!! Sanki huzursuz gibi... Bilmiyorum bize bir şey söylemek ister gibi..." Dedim James'ın yüzüne bakarak.
"Tamam Clara söz doktora yarın götüreceğim." Dedi ve yemeğini yemeye başladı.

Dediği gibi oldu. Ertesi gün doktora gittik ve Betty de herşeyin normal olduğunu söyledi. Hatta ne olur ne olmaz kan tahlili bile yaptırdık. Ama Betty iyiydi. Her şey yolunda olduğunu söyledi doktor.

James eve giderken konuşmaya başladı,
"Clara demek ki Betty sağlıklıymış değil mi?" Dedi gülerek.
"Evet" Dedim ve cama bakmaya devam ettim. Tam 2 gündür durmadan yağmur yağıyor şimşek çakıyordu. Pencereden aşağı süzülen yağmur damlalarını izledim... Nasıl bir şeyi yoktu? Evet ben de Betty ye bir şey olmasını istemiyorum ama o halleri? Her gün o kadar çok ağlıyordu ki... İçim gidiyor geceleri bile yanı başında duruyordum.
Eve geldik ve Betty'yi hemen battaniye ile sarıp eve doğru koştum. Eve girince Betty ye pijamalarını giydirip oyun yerine bıraktım. O orada ayıcıkları ile oynarken ben de işe gidecek olan James'ın yanına gittim.
"James... Her şey yolunda öyle değil mi?" Dedim. Sesim kısık ve bir o kadar kötü çıkmıştı.
"Tabikide yolunda hayatım. Betty'yi benim için öp! Hadi kendine dikkat et." Dedi ve burnumu öpüp evden çıktı. Günümün çoğunu Betty'yi izlemek ve emzirmeye çalışmak ile geçirdim. Betty artık daha çok ağlıyordu. Gazı yoktu... Aç değildi... Altını kirletmemişti... Neden böyle yapıyordu? Neden sürekli ağlıyordu?
James benim biraz abarttığımı düşünüyordu.

Saat gece yarısına doğru ilerlerken Betty artık sürekli ağlıyordu. Betty nin minik gözleri şişmiş sürekli elimi tutuyordu. Kaç kere emzirmeye çalıştım kaç kere uyutmaya... Hepsine direniyordu ve zaman geçtikçe daha çok ağlıyordu. 'James nerede kaldın...'
Dedim Betty ye bakarak. Çok geç olmuştu ve James beni bir kere bile aramamıştı. Betty daha çok ağlıyordu.
Şuan ne yapacağımı nereye gideceğimi bilemiyordum. Betty e sarıldım ve az çıkmış saçlarını okşamaya başladım. Ninni söylemeye çalışarak onu uyutmayı başardım.
Telefonuma gelen mesaj ile hemen telefonu elime aldım ve mesajı okudum. Bir kere daha okudum. Ardından tekrar ve tekrar...
Mesaj ve göndereni değişmiyordu...
Aşkım kişisinden mesaj,
Clara Betty yi al ve hemen kaç!
Bu mesaj ile her yerim titremeye başladı... hemen kaç? James bunu yazdıysa hemen buradan Betty'yi götürmem gerekiyordu. Hemde bir an önce...
Hemen Betty nin odasına gittim ve onu battaniye ile sardım. Ne olur ne olmaz bir kaç parça ona giysi alıp çantaya tıkıştırıp arka kapıdan kendimi dışarı attım. Dışarda yağmur yağıyor ve şimşek çakıyordu. Betty her şimşek çıkmasında daha da şiddetli ağlıyordu. Ben ormanın içinde oradan oraya nereye gittiğimi bilmeden koşarken işte yine onu gördüm. Sadece korkuyordum...
Betty... Ona birşey olmasını istemiyordum. Eve doğru son kez baktığımda... Sadece yeşil ışık ve hırıltı sesinden başka bir şey yoktu. Koşuyordum son gücümle... Çünkü şuan duramazdım... Çünkü şuan yorulamazdım! Betty kucağımdayken şimdi değil! Sadece koşuyorum. Nereye gittiğimi bilmeyerek... James ın nerede nasıl durumda olduğunu düşünemeyerek... Betty sanki beni anlamış gibi sessizce bana bakıyordu. Ay ışığında siyah gözleri daha da koyulaşmış ve sadece yüzümü inceliyordu. Koşuyordum... Nefesimin ne zaman biteceğini, ayaklarım birbirine dolaşacağını bilmeden...
Korkuyordum. Hem de çok. O hırıltılar yaklaştıkça,önümü sadece ay ışığı ile görmediğim zaman çok korkuyordum... Evet benim sonum buydu ama küçük Betty'nin sonu bu olmayacaktı!
Ayağım bir dala takıldı ve yere düştüm. Betty'yi hemen altıma ,kendi ağırlığımı vermeyerek, aldım. Ayağa kalkamıyordum. Sadece Betty ye güçlü olmasını istediğimi söylüyordum. Kafamı kaldırdığımda yeşil ışıklar etrafıma dolaşmıştı ve hırıltı ile karışık kahkaha sesinden başka hiçbirşey duymuyordum.
Kalkan yapmaya çalıştım ama oldukça güçsüzdüm. Bir şey beni saçlarımdan tutup kendine çevirdi.
"Clara ve küçük bebeği... Ay ne kadar üzücü bir durum öyle değil mi? İkiniz de burada gebereceksiniz." Dedi ve Gülmeye devam etti. Ve konuşmaya da,
"Biliyor musun Clara? Şuan buradaki bütün kurtlar sadece ikinizi pardon üçünüzü-" Dedi ve bize doğru James ı attı. James kanlar içinde yatıyordu.
"Öldürmek için benden işaret bekliyorlar." Dedi ve kahkaha atmaya devam ediyor hem de bizi öldürmek için harika yollar düşündüğünü şu lanet 2 mucizeyi almak istediğini kahkaha eşliğinde söylüyordu.
"Ja-james uyan lütfen..." Dedim kendim bile duyamayacağım bir sesle.
Karşımdaki adam ayağı ile kafamı yere yapıştırdı. "O uyanmayacak Clara! O öldü!"Dedi. Hayır! O ölemez!
"James lütfen lütfen uyan! James Betty için bizim için gözlerini aç" Dedim ve onun yüzüne dokundum. Her yeri kan içindeydi. Betty ağlıyordu.
Adam benim saçlarımdan tutup ayağa kaldırdı ve ağaca doğru fırlattı. Sadece bedenimin savrulduğunu hissediyordum. Her yerimde acı... Ama bu acı Betty'yi ve James'ı kaybetmekten daha korkunç değildi.
James ın yanına fırlattı beni. Az kalsın Betty ye birşey olacaktı. Ama o sadece ağlıyordu. James ın elini tuttum güçlükle. O da sonunda gözlerini açtı.
Ellerimiz kenetlendi gözlerimiz de öyle Betty yi aramıza zar zor aldım. İkimiz için de her şey bitmişti. Betty nin anlını öptüm ve battaniyesinin içine bir not bıraktım. James da öptü ve bana bakmaya devam etti.
Yine oldu.
Gökyüzüne doğru yöneldik her yere ışık saçarak. Sanki tüm kemiklerim tek tek kırılıyordu...  Yeşil ışıklar bir bir sönüyordu ve ben de yolun sonuna geldiğimizi anlamıştım. Gözüm kararmaya başladı...

...En son hissettiğim Betty'nin kokusuydu...

>> Lütfen diğer bölümü okuyun >>

Vampirin Aşkı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin