Ankara kasvetli bir şehirdi. Boğuk, gri, mutsuz bir şehir. Eskiden kıştan kafasını kaldıramayan şehir kar yüzü görmez olmuştu . Sessiz bir akşamdı yine. Tek farkı sokak lambalarının gölgelenmesiydi. Pamuk gibi beyaza bürünüyordu Ankara. Pespembeydi gökyüzü. Ne zaman lapa lapa kar yağacak olsa utanırdı zaten gökyüzü Ankara 'da.
-"Cemre! Cemre aç kapıyı! Sana tecavüz edecek aç kapıyı! Cemre duyuyor musun! Açın kapıyı!"
Karın huzurunu onlarca öğrencinin bağrışları bozuyordu. Gecenin sessizliği kabus olmuştu hepsine. Geç kalmamış olmak istiyorlardı. Engel olabilmiş olmak. Daha hızlı vurdular kapıya. Daha hızlı.
-- 8 SAAT ÖNCE -
***CEMRE ***
-"Hocam ciddi olamazsınız. Bizi bu saçmalığa alet etmeyeceksiniz herhalde değil mi?"
Kafamı bir yerlere vurmak istiyordum artık.-"Cemre biliyorsun ki bu yıllardır bu şekilde yapılıyor. Hem sende daha kıyafetini hazırlamamışsın işte."
-"Ben onu hemen halledebilirim. Müsamere çocuğu gibi elbise deneyip hangisi diye fotoğraf falan atmayacağım. Ne giyeceğime kendim karar verebiliyorum. Kaldı ki cidden mi? Günlerdir gözümüzü kırpmıyoruz. Adım atacak enerjimiz yok ve siz bize alışverişe çıkın diyorsunuz."
-"Bunlarda bunun bir parçası. Boşuna tartışıyoruz. Yarın hemen halledersiniz. Kendiniz seçersiniz zaten. Sadece işte birkaç şey atın da insanların da gönlü olsun."
Cuma akşamı karşı okulla yemek vardı da süslenmemiz gerekti. Önemli bir yemek olduğunu biliyordum ama kıyafetimi de kendim seçebilirdim. Arda'yla gidecek olmam yeterince yüktü zaten bana. Birde tüm okulun beğenmesiyle uğraşamayacaktım. Yeterince yoğundum zaten. Haftalardır günde 2 saatten fazla uyuyamamıştım. Bazı günler o da yoktu. Artık yorgundum hissediyordum. Pilim bitmek üzereydi. Akşam çalışmada kahve dayanmıyordu yine bana. "Cemre biraz ara ver. Damarlarında kahve akıyor artık." Arda sürekli anne tavukluk yapıyordu ama benim kafeine ihtiyacım vardı. Aldırmadan "Şu evrak işini tamamlayalım bir şeyler yiyelim sonra konaklama işini hallederiz. Konuşmamız gereken şeyler var. Olur mu?"
-"Olur tabi. Ne yiyoruz?"
-"Bir fikrin var mı?"
-"Kocaman bir hamburger. Yanına da kola şöyle kocaman. İç organlarımın nefes almasını istiyorum. Burada bunalıyorlar."
-"Arayalım. Ama geç gelebilir. Hava çok kötü."
-"Senin elinden kurtulur mu be?" diye beni gaza getirdi. Biliyor tabi ben gazla çalışıyorum. Tahmin ettiğim gibi geç geldi. 22.00 gibi anca yedik. Ben çöpleri toplarken Arda kolasında kendini kaybetmiş gibiydi.
-"Hadi bırak artık da yardım et. Şu dosyayı bulamadım."
15 dakika bir dosyayı aradık. "Çaldırmış olmayasın." diyince "Saçmalama" dedim." Çok dikkat ediyorum. "
-"Cemre şu dağınıklığa bak. Bence kesin gitti. Fare yavrusunu kaybetse bulamaz. Çok dağınık çalışıyorsun."
-"E her konuda mükemmel olamam değil mi? Evde olmadığına eminim. Geri sınıfım veya bagaj kalıyor. Oraya bakayım."
-"Ohoo. Okul karanlıktır şimdi.Hem kitlemiyorlar mı?"
-"Bende anahtar var. Da sende gelsene. Nedense çok huzursuzum. Korktum."
Kaşlarını çattı tabi. Hiç benden beklenen bir davranış değildi. "Korktun mu?"
-" Evet. Şuan Otopark düşüncesi bile çok korkutucu geliyor. Bırak okulun içini. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞMAN
General FictionHayatın yapayalnız bıraktığı 4 çocuk. İki kadın iki erkek. Kadınların biri, Cemre, zekasını kendine kalkan yapmış, kalbine duvarlar örmüş. Adaletin kılıcı olmaya niyetli, acımasız ama bir o kadar da merhametli bir kadın. Oğlum diyor erkeklerine. Bul...