***AYBARS***
"Hey. Bir yemek yiyelim mi ?"
Sonunda çıkmıştı ağzımdan kelimeler. Naz havlusuyla ensesini de kurularken "Olur aslında. Eve de bırakır mısın sonra ? Abim Cemreyle olacakmış aramak istemiyorum. Cemrenin canı sıkkın zaten."
Cemrenin canı haftalardır çok sıkkındı. Ama bu sohbet konusunu yemeğe saklamak için "Bırakırım tabi." Soyunma odalarımıza gidip hazırlandıktan sonra kapıda buluştuk. Çarşamba günleri birlikte bir kort kiralıyorduk çalışmak için. Naz için bir erkekle pratik yapma şansıydı benim içinse onu görme şansı. Erkek Arkadaşı olduğunu biliyordum ama bir şey yapmıyordum ki zaten uzaktan hoşlanıyordum. Birlikte çalışma teklifi de ondan gelmişti sonuçta. Hiç bahsetmiyordu ondan. Spor dışında çok konuşmuyorduk zaten üç haftadır. Arabaya yerleştiğinde üşümesin diye kaloriferi açarken "Nereye gidelim ?"diye sordum.
-"Çok göz önünde kalabalık bir yer olmasın ya. Sakin sakin yiyelim. Sen nereyi biliyorsan uyar bana."
-"Ne yemek istiyorsun ?"
-"Her şey uyar ama tercihen etli bir şeyler."
Abisinin kardeşi. Arda da etsiz yemek yemiyordu bildiğim kadarıyla. Göz önünde olmamak için evimin yakınlarında bildiğim güzel bir yere çektim. Onun evine ters kalıyordu baya ama sanırım içten içe geçirdiğimiz zamanı uzatmaya çalışıyordum. Başta çok ilgisini çekmedi mekan ama bu pizzasını yiyene kadardı. Biliyordum beğeneceğini.
-"Mükemmelmiş. Nerden buldun burayı ?"
-"Evim buralarda. Pizzayı hep buradan söylerim."
Bir orta bir büyük boyu bölüştük. Ben o daha az yer diye düşünmüştüm ama benim kadar yedi nerdeyse. "Of. Çok yedim. Daha da yerim biliyor musun olsa . Gerçekten çok güzelmiş."
-"Arda gece Cemrede mi kalacakmış ?"
-"Yok döner o. Kalmıyor çok gazla ben varım diye. Bir de onun canı çok sıkkın biliyorsundur. Anlayamadık biz neden ama abimin de canını çok sıkıyor belli."
-"Araları iyi değil mi ?"
-"İyi diye biliyorum ama abim çok kızıyor böyle surat asmasına. Hayattan bezmiş gibi durma ya diye kızıyor sürekli. Derdi ne bu arada Cemrenin ? Neden yardımcı olmuyorsunuz ?"
-"Bence Korayları özlüyor. Barıştırmayı denedik ama hiç yanaşmadı bile."
-"Sorun neymiş ki ? Kimse bir şey söylemiyor iki tarafa da sordum. Para mı ?"
Cemreyle Korayların arasını en son bozacak şeydi para. "İmkansız. İnsanları öyle kandırıyorlar da onlar para pulu dert etmezler. Ben abinden dolayı olduğunu düşünüyorum ama yine de çok mantıklı gelmiyor."
-"Madem barışmak istemiyor , derdi o değildir."
-"Barışmak derdine çözüm olmayabilir. Bilmiyorum bu benim teorim. 10 yıldır birlikteyiz ilk defa böyle küstüklerini gördüm. Bırak küsmeyi 2 gün Koray'la Furkan'ı görmese Cemreye gelmeye başlarlar."
Korayları o kadar çok sıkıştırmıştık ki noldu aranızda da bu hale geldiniz diye , Nuh diyor peygamber demiyorlardı. Cemrenin suçu demişlerdi sadece. Cemre de kendi suçu olduğunu söylüyordu dahası. O zaman neden gidip özür dilemiyorsun barışmıyorsun diyince de tersliyordu laf sokup. Bizden başka görüştüğü kimse de kalmadığı İçin ters düşmek istemiyorduk çok. O zaman tamamen yalnız kalacaktı. Aklını dağıtmaya çalışıyorduk ama genelde dışarı çıkma tekliflerimizi de geri çeviriyordu. Arda'yla olacağını söyleyip gelmediği birkaç seferde yalanını da yakalamıştım ama sesimi çıkarmıyordum. Bize karşı nazik olmaya çalışıyordu muhtemelen. Akınla iyi gibiydiler , onun yanında eğleniyor gibiydi. Dans provalarından girip çıkarken karşılaşıyorduk. Cemrenin taa dönem başında ayarladığı büyük dans kompleksini kiralamıştık kaç ay önceden. Akşam saatleri hep bizimdi. Aynı yerde birden fazla dans salonu olduğu için çok avantajlıydı. Hem birlikte vakit geçirebiliyorduk , hem birbirimizi izleyebiliyorduk hem de birlikte çalışabiliyorduk. Saatleri dağıtma işini Eda yaptığı için elbette ikisine en kötü saatleri vermişti. Gece 11 de gelip 01.00 de çıkıyorlardı. Hem de her gün. Geri kalanımızın saatleri oldukça adaletli denebilecek bir şekilde dağıtılmıştı ama onlarınki fiksti. Ben yine kavga falan beklemiştim ama onlar sevmiş gibilerdi bu saatleri. Kapılarını kitliyorlardı , kimsenin içeride ne olduğu konusunda hiçbir fikri yoktu. Eda bir kere görelim dansınızı diyince Cemreden direkt orta parmak işareti alınca bir daha sesini çıkarmamıştı. Çünkü o da biliyordu ki Cemre asla el hareketi çekmezdi. Asla. Cemrenin gelebileceği en üst seviyeydi bu öfkede. Yine de gece çıktıktan sonra dışarıda takıldıklarını falan da duyuyordum , basın kulübü de yakalamıştı birkaç kez . Genelde de ertesi gün aralarında muhabbetini yaparken öğreniyordum. Herkes ikisini shipliyordu. Cemrenin Kapadokya'daki sevgilisinin de Akın olduğunu düşünmeye başlamışlardı. Cemre işine geldiğini söylemişti. Böylece asıl ilişkisini saklayabiliyordu ama bu Akın olayına Arda Ne diyordu acaba merak ediyordum. Naz'ın ağzını aradım sırf bunun için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞMAN
General FictionHayatın yapayalnız bıraktığı 4 çocuk. İki kadın iki erkek. Kadınların biri, Cemre, zekasını kendine kalkan yapmış, kalbine duvarlar örmüş. Adaletin kılıcı olmaya niyetli, acımasız ama bir o kadar da merhametli bir kadın. Oğlum diyor erkeklerine. Bul...