"Hadi çocuklar,otobüs kalkmak üzere."
Bavulumu bagaja yerleştirdikten sonra otobüse bindim.Ve bizimkilerin oturduğu bölüme gittim.Duru'nun yanına oturup çantamdan kulaklıklarımı çıkardım. Müziği açmadan önce ayağa kalkıp etrafa baktım.Herkes buradaydı . Zavallı Çınar, kimle oturduğunu tahmin etmek kolaydı.Sıla nefes almadan ona soru soruyordu.Çınar ise kalbini kırmamak için düz cevaplar veriyordu.Göz geldiğimizde bakışları parladı.Ve ağzıyla sessizce 'Beni kurtar.'dedi.Ona gülüp omuz silktim.
Ve koltuğuma yerleştim. Kulaklığımı takıp bir müzik seçtim ve başımı cama yasladım.Bir süre sonra boynum ağrıyınca üstte bulunan yastıklardan birini alıp başımın altına koydum.Ve gözlerimi kapattım.Uzun yollarda uyumayı seven bir insandım.Ve şu an fazlasıyla uykum vardı.
***
Gözlerimi yavaşça araladım.Ve görüşümün iyileşmesi için gözlerimi bir kaç defa kırpıştırdım. Etrafıma baktığımda yanımda Duru yoktu.Açıkçası kimse yoktu.Arka tarafa baktığımda uyuyan bir Çınar ile karşılaştım. Camdan dışarı baktığımda mola verdiğimizi fark ettim.Tam bende ineceğim sırada Çınar'ın sesini duydum."Su nereye gidiyorsun?"dedi yeni uyandığı için sesi fazlasıyla boğuk çıkmıştı. "Şey dışarı çıkıcaktım."dedim."Istersen sende gel."beni kafasıyla onayladı ve peşimden gelmeye başladı.Restoran tarzı bir yere girdiğimizde bana sırıtarak el sallayan Emir'i gördüğümde gülümsedi.Ve oraya ilerledim.Sıla'nın yanının ve Uzay'ın yanının boş olduğunu gördüğümde hemen Uzay'ın yanına oturdum.Çınar ise Sıla'nın yanına geçerken bana kötü bakışlar atıyordu.Sırıttım.Yarım saat sonra arabaya döndüğümüzde ben eski yerime geçerken Duru ise Emir'in yanına gitti. On a bakışlarım ile ne yaptığımı sorduğumda omuz silkti ve Emir'in yanına geçti .Ofladıktan sonra koltuğuma oturdum . Ve kenarda duran uyku gözlüklerini taktım . Az bir yolumuz kalmıştı . Ve ben hala uyumak istiyordum . Kulağımda çalan müziğin getirdiği sakinlik ile gözlerimi kapattım . Yanımda oluşan hışırtı ile kulaklığımın bir tanesini kulağımdan çıkardım . sonrasında göz bandını da çıkarttıktan sonra yanıma oturmuş olan Sıla'ya baktım . "Sıla senin burada ne işin var?" dedim ve bir yandan ona bakarken diğer yandan da çantamın gözünü açmıştım. "Şey...Su ben senden bir şey isteyecektim." dedi ve bakışlarını yere çevirdi. Onu bu kadar utandıracak ne olmuştu acaba? "Ne istersen? "dedim onu cesaretlendirmek için. Bakışları tekrar beni buldu ."Ben sanırım Çınar'a aşık oldum." dedi.
Ne?
"Ne?"
"Yani emin değilim. Sade bir hoşlantı dan ibaret de olabilir." dedi .
"Pekala sanırım anlıyorum."
Hayır anlamıyorum! Gerçekten Çınar'a aşık olmuştu .Ben sadece ihtimal verirken o aşık olmuştu . Kötü yanı ise Çınar onu sevmiyordu. Açıkçası o buz kalp kimi severdi bilmiyorum. Ama bildiğim tek bir şey vardı; O da Sıla için her şeyi yapardım.
"Peki şimdi burada konuşmasak olur mu? Yani kamp alanında konuşsak bence daha sağlıklı olur." dedim ve arkama yaslandım . Camdan dışarı baktığımda ağaçlık bir alana geldiğimizi anladım. Üstünde 'Kamp alanı' yazan tabela alana girdiğimizin kanıtıydı. Daha fazla dayanamayacaktım içimde ki her şeyi çıkarma isteğini zor bastırıyordum. Araba hareket etmeyi durduğunda öğretmen ayağa kalktı ve herkesin tek sıra halinde inmesini istedi. Kalabalıkta ezilmemek için en sonu bekledim . Ama benimle en sonu bekleyen biri vardı . Karşı karşıya geldiğimizde inadım tuttu ve "Önce sen geç, " dedim . Bana sırıttı. Ne kadar çok sırıtıyor bu çocuk! "Olmaz, bayanlara öncelik. "dedi ve eliyle geçmemi işaret etti. Elini ittirip "Olmaz ,öncelik odunların!" dedim ve geçmesini işaret ettim. Kavgamız iki dakika kadar sürdükten sonra hoca seslenmişti ve ilk olarak ben inmiştim. Arkamdan gelirken ise yüzüne alaycı bir tavır yerleştirmişti . Bizimkilerin çadır kurduğu alana gidip bizim çadırı kuran Duru'nun yanına gittim. Büyük bir uğraş veriyordu . Kolay yöntemi bildiğim için elinden alıp beş dakika içinde kurdum. Ve eşyaları içeri taşımaya başladım. Duru'da çantalarımızı içeri aldı. Çadırı son kez kontrol ettikten sonra dışarı çıktım. Ve etrafta kurmak için uğraşan insanlara gözlerimi devirdim. Bu kadar kolay olan bir şeyi bile yapamıyorlardı. "Su, bizim çadıra da bir el atsan ya." dedi Emir yalvaran gözlerle bakarak. Uzay hemen atladı "Hayır efendim, ben yapacağım." dedi ve kafasını kaldırdığı yere soktu. Omuz silkip kendi çadırımın önüne geçip hocayı beklemeye başladım. Öğretmen Uzayların yamuk çadırına bakıp kafasını olumsuz anlamda salladı. Ve bizim çadırımızın yanına geldi. Defterine bir şeyler yazdıktan sonra kafasını kaldırdı ve gözlüklerini düzeltti. Çadırımızı bakıp kafasını olumlu anlamda salladı ve bana "Git şu Uzayların çadırını yap." dedi . Kafamı sallayıp onların çadırına yöneldim. Onların çadırını hallettikten sonra Öğretmenin dediği alana ilerledim. Tüm öğrenciler ateşin başına toplanmıştı. Hemen Duru'nun bana ayırdığı taşa oturdum . Ve hocayı dinlemeye başladım. "Evet çocuklar, buraya sadece gezmek için gelmedik biliyorsunuz...Burada birkaç etkinlik ve yarışma düzenleyeceğiz. Ve doğaya karşı ne kadar dayanıklısınız onu test edeceğiz." dedi. Ve devam etti." Bugün bir alıştırma etkinliğimiz yok bugün bu ateş sönene kadar serbestsiniz sonrasında çadırlarımızda uyuyacağız!" dedi heyecanla .Öğretmen gittikten sonra içeriden biri bir şişe getirdi. Gerçekten mi? Şişe çevirmece mi oynayacağız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komşunun Kızı |✔|
فكاهةTamamlandı √ "Ben onun için sadece komşunun kızıydım,daha ilerisi olamazdım." Rüya ile Çınar tanıştıklarından beri ya birbirlerinin boğazını yapışıyor ya da dudaklarına... Hız kesmeyen macera, yanlışların doğru,doğruların birer çikolataya dönüşt...