🌼K.K;15.Bölüm🌼🌼

2.6K 201 55
                                    

🌼🌼🌼

Saniyelerin yavaş bir şekilde akmaya başladığı zamanlarda nefes alamadığımı zor  anladım. Dudaklarımı aralayıp derin bir nefes aldım. Ve kurumuş dudaklarımı ıslattım. Yavaşca omzuma düşen kafasına baktım. Şu an hareket edemeyecek bir durumdaydım. Birinin bizi böyle görmesi ile tamamen yanlış anlaşılabilirdik. Omzum karıncalanmıştı. Belki de uyuyor numarası yapmak en iyisiydi. Telefonumu elime alıp oyalanmaya çalıştım. Ama omzumda ki ağırlık beni rahatsız ediyordu. Fazlasıyla!

Instagramdan gelen bildirim ile yüzüm parladı.

*HarryStyles bir canlı yayın başlattı.*

Uzun süredir kendisinin hayranıydım. Ve dün ona karşı olan sevgim yüzünden Çınar benimle oyun oynamıştı. Bildirime tıkladım ve ekranın açılmasını bekledim. Koskoca altı yıl...Onların şarkıları ile hayata bakış açım değişmişti. Ekran görüntüsü netleştiğinde bakış açıma ilk olarak yeşil gözler girdi. Kısa süre içinde izleyici sayısı  milyonları aştı.  Dediği bir kaç kelimeyi anlamasamda kurduğu çoğu cümleyi yazın gittiğim ingilizce kursu sayesinde anlıyordum. Bir süre sonra omzumdaki ağırlık hareket ettiğinde Çınar'a baktım. Uyanmıış elimde ki telefondan canlı yayını izliyordu.  "Sen ne zaman uyandın?" dedim sesime vuran şaşkınlıkla. Yüz ifademi inceleyip sırıttı. "Hiç uyumamıştım ki." dedi ve telefonumu elimden alıp izlemeye devam etti. Ben ona şaşkınlıkla bakarken o telefonun ekranına dokundu. Çıkan klavye'ye tıklayıp bir kaç kez ekrana dokundu yazdığı şeye baktığımda ise yüzümde adlandıramadığım ama hoşuma giden bir tebessüm belirdi. 'Seni seviyorum,Styles.Her şeye rağmen güçlü ol!'  yazmıştı.  Onun bir fan olacağı aklıma gelmemişti.  Kampta bana  onun hakkında şaka yaptığında onu sevmediğini düşünmüştüm. Ama şuan içinde bulunduğumuz durum tam tersi olduğunu haykırıyordu.  Son kez telefona bakıp elime verdi. Ondan alıp canlı yayını izlemeye devam ettim. Bir ortak yönümüzün olması bizi iyi bir arkadaş yapardı değil mi? İyi arkadaş...

***

Elimde ki bavulumu yere bırakıp zile bastım. Uzun bir yol sonucunda evdeydim. Çınar ise arkamda anahtarını arıyordu. Umarım arabada unutmamıştır.  "Su," arkamı dönüp ona baktım. "Ben sanırım anahtarı arabada bıraktım." dedi ve güldü . Bende güldüm . O anda kapı çaldı . Annem üstünde önlük elinde tepsi ile kapıyı açtı. "Ah,çocuklar siz mi  geldiniz. " dedi. Ve kapıyı geçmemiz için açtı. İçeri girerken onu onayladım. Arkamdan Çınar geldi ve bavulunu kenara bıraktı . "Neşe Hanım, anahtarımı sanırım gezi arabasında unuttum. Bu günlük misafirliğim umarım sizi rahatsız etmez. Birazdan okulu arayıp bilgilendirme yapacağım. " dedi  ve elinde duran telefonu gösterdi. Annem başını sallayıp gülümsedi . " Bende akşam için bir kaç tepsi  börek falan yapmıştım. Akşam yemeğine kalıcaksın umarım?" dedi ve  masayı gösterdi. Çınar dişlerin gösterecek bir şekilde gülümsedi . "Eğer siz istiyorsanız kalırım. Hem ev yemeklerini de özledim. " dedi. Annem onu  mutfağa yönlendirip "Tabii, öğrenci olmak zordur. Evde yemek yapacak bir insan olmayınca."dedi ve sandalyeyi gösterip oturmasını istedi. Bende peşlerinden gittim. Dolabı aççıp soğuk su alacağım sırada cam tabak içinde duran annemin yaptığı tatlıyı gördüm. Kafamı çıkarmadan " Anne, sen şekerpare mi yaptın?" dedim. Cevabı biliyordum ama böyle daha zevkliydi. "Evet,tatlım.Senin sevdiğin gibi şerbetli yaptım." dedi. Kafamı buz dolabından çıkarıp   ona sarıldım. Bizi izleyen Çınar'a döndüm. "Yer misin?" dedim. O an gözlerinin parladığına yemin edebilirdim. " Evet. " dedi bende iki tabak çıkarıp tekrar dolaba döndüm. Cam tabağı çıkarıp tezgaha bıraktım. Tabaklara dört'er tane şekerpare koyup  masanın üstüne bıraktım. Birini Çınar'ın önüne diğerini kendi önüme koyup çatalları alıp ona verip yemeye başladım. Ağzıma ilk attığım anda yumuşak olması nedeniyle parçalandı ve ağzımda hoş bir tat bıraktı. Üç tanesini yedikten sonra Çınar'ın tabağına baktım. Onunda bir tane kalmıştı. Daha fazla yiyemeyeceğimi anladığımda kendi tabağımdakini hızla onun tabağına aktardım. Bana şaşkınca bakıp çatalıyla şekerpareyi itekledi. "Ben daha yiyemem." diye fısıldadı. "Bende yiyemem."dedim ve kaşlarımı çattım. Yerdeki kedi maması kutusunu gördüğümde kafam ile Çınar'a işaret ettim. Baktığım yeri görünce hemen tabağındakileri oraya döktü. Ve masadan kalktı. "Neşe Hanım, çok güzel yapmışsınız. Elinize sağlık." dedi . Annem ona teşekkür edip bana döndü. "Kızım sen bir şey diyecek misin?" dedi. "Ah, evet anne. Ellerine sağlık. " dedim ve onu öptüm. Çınar'ı salona yönlendirip peşinden gittim koltuğa oturduğunda bende üçlü koltuğa uzandım. Şuan fazlasıyla rahattım. Nedenini bilmiyordum. Annem böyle görse ' Kızım misafir var. Ayıp ama!' diye çıkışırdı. Gözlerim günün yorgunluğu ile kapanırken annemin sesini duydum. Ve sonra Çınar'ın sesini kulağımın hemen yanında. "Evet Neşe teyze uyudu..."dedi. Daha sonra ise havalandığımı hissettim. Biri beni odama götürüyordu. Ve bu götüren kişiyi tahmin etmek zor değildi. 

***

Gözlerim içeri giren ışık ile buluştuğunda etrafımı görmeye çalıştım. Odamda yatağımdaydım. Kafamı tekrar yastığa koyacağım sırada aklıma gelen şey ile duraksadım. Bugün karne günüydü! Ve ben dün akşam sahura kalkmamıştım. Kamptayken zaten tutamamıştım. Ama bundan sonra tutmam gerekiyordu. Bugün baya bir zorlanacaktım anlaşılan! Yorganı üstümden atıp koşar adımlarla odadan çıktım. Ve lavaboya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Bazı işlerimi de hallettikten sonra saçlarımı düzeltmeye çalıştım. Düzleştiriciyi prize takıp ısınmasını beklerken aynadan kendimi inceledim. Tipim fazlasıyla kaymıştı. Biraz düzeltebilmek umuduyla birkaç  makyaj malzemesi çıkarıp yüzüme uyguladım. Tipim biraz olsun düzeldiğinde saçımı düzleştirdim ve lavabodan çıktım. Saate baktığımda beş dakika  sonra servisin geleceğini fark ettim. Koşarak odama girip gardolabıma ilerledim. Bir pantolon ve tişört bulup üstüme geçirdim. Pantolonumun dizleri yırtıktı. Bir heves yapıp yırttırmıştım. Ayakkabılarımı ararken servisin kornasını duydum ve telaşa kapıldım. Elim ayağım birbirine dolandı. Ayakkabıyı bulduğumda hızla pencereye koştum. Ama gördüğüm tek görüntü servisin beni bırakıp gittiğiydi. Tek çarem; Çınar ve çok değer verdiği arabasıydı! 

Ayakkabıları ayağıma geçirip  yine koşarak kapıya ulaştım. Türkiye'nin atletinden bile çok hızlı koşuyordum şu anda. Anahtarı cebime atıp hemen kapıyı arkamdan örttüm. Hızla Çınar'ın kapısına gidip zile bastım ve beklemeye başladım. Kapıyı açtı. "Ne var, komşu kızı?" dedi. Ve dağılmış olan saçlarını düzeltti. "Sen karne almaya gitmiyor musun? " dedim. Çünkü üstünü giymemişti. " Komşu kızı, ben sizin okula sadece dört gün geldim. Yani sınava falan girmedim. Ben karnemi eski okulumdan aldım." dedi. Sanırım tek fırsatım elimden kaçmıştı. Bana baktı. "Yine mi geç kaldın?" dedi alayla. Şu an haklı olduğu için sesim çıkmıyordu. " Ve seni okula bırakmamı istiyorsun değil mi? " dedi. "Sanırım..." diye mırıldandım. Cebinden arabanın anahtarını çıkarıp bana fırlattı. "Sen arabay geç. Ben geliyorum. "dedi ve kapıyı kapattı. Dediğini yapıp bahçeye çıktım. Ve arabasını bulduğumda kapılarını anahtar sayesinde açıp içeri girdim. Çok geçmeden geldi ve koltuğuna oturdu. Ona anahtarını uzattım. Elimden alıp arabayı çalıştırdı. Ve hızla sitenin bahçesinden çıktı. Ana caddeye çıktığımızda ona döndüm. Gözleri yolda bir şeyler mırıldanıyordu. Kırmızı ışıkta durduğumuzda bana döndü. "Hani şu idda meselesi var ya ,komşu kızı...Onu artık yürürlüğe getirelim. Haftaya kız kardeşim gelecek ve sen ona alışveriş yapmasında  yardım edeceksin." dedi. Onun bir kız kardeşi mi vardı? "Kolay iş." dedim ve arkama yaslandım. Alışveriş yapmak ne kadar zor olabilirdi ki? Tamam oruçlu oruçlu biraz yorulacaktım ama...Sanırım dayanabilirdim. "Kolay mı bilmem ama...Biraz zor beğenir. Hatta çok zor beğenir. Sana iyi şanslar." dedi ve sırıttı. Sanırım çokta kola değildi!

Araba okulun önünde durduğunda hızla arabadan indim. Arkamı dönüp arabaya baktığımda onunda indiğini gördüm. "Bir şey unutmadın mı, komşu kızı?" dedi. "Ah,evet. Teşekkürler, Çınar." dedim ve okula yürüdüm. Yanımda bir gölge gördüğümde kafamı şaşkınla yanımda yürüyen Çınar'a çevirdim. "Hani karne almayacaktın?" dedim. Güldü ve beni gösterdi. "Karneni merak ettim." dedi. Sınıfa girip sırama oturdum ve öğretmenin gelmesini bekledim hiç bir zaman erken gelemezlerdi... Kapı açılıp büyük bir gürültü ile kapandığında öğretmenin geldiğini anladım. Bir kaç kişi den sonra benim adım söylendiğinde tedirginlikle sıramdan kalkıp hocanın yanına vardım. Bana uzattığı belgeyi alıp sırama oturdum. Bakmaya korkuyordum. Annem açık açık beni tehdit etmişti. Eğer karnem kötü gelirse   odamda ki 'Harry Styles' eşyaları posterleri filmleri kitapları onu içeren her şey yok edilecekti .Annem tarafından.

Yanımda oturan Çınar' a karnemi verdim. "Çınar, ben bakamam.. Sen baksan? " dedim. Bir kaç saniye sonra Çınar'ın sesini duydum. "Bak, komşu kızı. Bak! Hemde doya doya bak!" dedi ve karnemi bana uzattı. Elime alıp baktığımda yüzüme kocaman bir sırıtış yayıldı. Takdir almıştım! En önemlisi Harry eşyaları güvendeydi. "Aferin, komşu kızı." dedi. Ve kollarını bana doladı. 

Çınar şu an bana sarılıyor!

Sarılıyor Çınar bana!

Bana Çınar sarılıyor!

🌼

Bölüm fazlasıyla geç geldi farkındayım. Her gün bölüm atan ben artık zor atıyorum. Şu sıcah hava yok mu ? Eridim bugün bölüm yazarken. Ve multide ki şarkı dinlemenizi tavsiye ederim :) Neyse ben kaçar mizahta #48 için teşekkürler, okurella'larım . Komşunun Kızı kadrosuna dahil olmak isterseniz bana mesaj atın! Sizi seviyorummm!

🌼

Komşunun Kızı |✔|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin