1 - Patlama Noktası

77.5K 2.7K 3.9K
                                    

Arka sıra eziği.

Kendimi tanımlamak için üç kelime. Ezik biraz fazla gelebilirdi ama kendimi böyle isimlendirmeyi seviyordum. Biraz mazoşistçe. Ama yalnız kalmak, kendimi soyutlamak benim tercihimdi. Her gün bir arkadaşım tarafından bıçaklanmaktansa, arka sırada oturup kitap okumak daha cazip geliyordu. İnsanların samimiyetine, sevgisine inanmayan insanlardan biriydim.

"İnsanlar artık sevmeyi bilmiyor. Sevgi yıllar öncesinde dalından koparıldı. Bir mezara karıştı."

Sayfayı kıvırıp dudaklarımı ısırdım.

"Dede gibi konuştun." Gülümsemesi genişledi. "Ya sevginin varlığına inanan  bir çocuk, kendi cinsiyetinde birinden hoşlanırsa?" diye sordum. Yüzümü buruşturdum. Sanki bundan tiksinir gibi davranarak ölçtüm onu. Bana kaşlarını çattı.

Bakışlarım bu kez Berkay'a kaydı. Arkadaşlarıyla konuşuyordu. Yutkunup başımı tekrar kitaba eğdim.

"Bakma öyle. Herkesin sevmeye hakkı var. Dünyada sevgi tohumunu kalbinde büyütebilen insanlar da var. Küçükken hepimiz düşüp toprak yutmuşuzdur nasıl olsa. Eşcinseller de -bence onlarda karşılıklı aşk şansı sıfır olsa da- o tohuma sahip. Tek gerekçe o tohumu filizlendirmeyi başarabilmemiz."

"Karşılıklı aşk şansı sıfır derken?"

"Ben sevgiye inanıyorum, aşka değil. Derler ya aşk iki kişiliktir diye. Düşünsene sen birini delicesine seviyorsun, o da aynı anda seni seviyor. Vay amına koyayım."

Kitabı kapatıp sıranın üzerine koyarken derin bir nefes aldım. Bu kadar. Aşk zor olsa da, eşcinsel iki kişi arasındaki aşk daha zordu. Tamam, bu işler çekimle oluyor. Ama ya çekimi hissettiğim kişi bir erkekse? Ve o erkek heteroysa?

Tekrar dudaklarımı dişlerken defterimi çıkarıp turuncu sargılı kömür kalemimi elime alıp Berkay'a kısa bir bakış attım, çizmeye başladım.

Berkay... Şey işte, o... Herkesin kendi yanına yakıştıramadığı, ben kimim ki onun olacağım gözüyle baktığı, gözünde yücelttiği biri vardır ya... Böyle uzun boylu, esmer, geniş omuzlu ve hafif yapılı, her ay asker tıraşı olan (günlerini not ediyorum, tam olarak ayda bir), yemyeşil gözleri ve inanılmaz derecede uzun, gür ve kıvrık kirpikli (muhtemelen saçı uzunken kıvırcıktır), dümdüz inen, uçtan kıvrılan erkeksi burunlu, dolgun koyu renk dudaklara sahip, elmacık kemikleri ve çene kemikleri aşırı belirgin, ve o an bana bakan... Siktir.

Başımı sırama eğip derin bir nefes alırken kızarmamayı umdum. Başımı korkakça kaldırdığımda yine arkadaşlarına dönmüştü. Ona ayırdığım defterime dönüp yine onu çizmeye başladım. Yirmiye yakın sayfasını onun resimleriyle doldurmuş, onunla ilgili notlar almıştım. Lise hayatımı ona adamaya mecbur değildim ama bu da kalpti. Bu kadar mükemmel birini görünce atıyordu.

Rahat edemedim, ayağa kalkıp kalemlerimi alarak kantinin yolunu tuttum. Sınıftan bir hıyar bana çarpana kadar. Her şeyim yerlere devrilirken başımı kaldırıp şahısa baktım. "Ah, pardon." diye mırıldandı gülümseyerek Hakan. Başımla kısaca onayladım. Kalemlerime eğilirken defterimin ileri uçtuğunu fark ettim.

Çizdiğim resimlerden biri açık bir şekilde.

Hızla oraya atılırken önümde iki siyah converse belirdi. Çöktü aşağı, defteri alıp resmi inceledikten sonra bana uzattı. "Güzel olmuş." dedi Berkay Hayatımda yaşadığım en utanç verici an namına son hızla kıpkırmızı oldu tüm uzuvlarım. Ben utanınca yüzü kızaranlardan değil, tüm vücudu kızaranlardandım.

Esmer (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin