11 - İbne

28.7K 2.1K 1.3K
                                    

Bir hafta falan geçmişti. Berkay'la sürekli konuşuyorduk neredeyse. Sürekli dediğim, günde iki ders falan. Ama bu bile bana iyi geliyordu. Berkay tahmin ettiğimden de harika biriydi. Bir kere uzaktan insanlara gösterdiği gibi sert mizaçlı değildi. Ya da bana karşı yumuşaktı, bilmiyorum.

Yüzünde gülmeye dair bir kas bile bulunmadığından şüphe ederken, bana bakarken gülümsüyormuş gibi hissediyordum. Anormal olan onun yüz hatları mıydı yoksa benim bakış açım mı?

Ya da takıntım yüzünden olmayan şeyleri istediğim gibi görmek huy mu olmuştu bende?

Bilmiyorum, umrumda değil de diyemem. Ama şunu da biliyordum. Ben kendi benliğim üzerine yemin ederim ki hiç o yönde yeteneklerim olmadığı ve bir sıfır yenik olarak (beşinci bir uzuvla doğmak gibi) başladığım hâlde bu çocuğu kazanacaktım!

Berkay kulaklık takmış müzik dinliyordu. Ben de o gürültüde ne dinlediğini duymaya çalışıyordum. Genelde hep kulaklıkla dinlerdi ve internette sosyal hesaplarında müzik zevki hakkında pek bir şey paylaşmazdı. Bir kere Arctic Monkeys - I Wanna Be Yours dinlerken snap atmıştı. Ben de sırf onu takip ettiğim ve hakkımda bilgi vermediğim snapchat hesabımdan... Siktir! Artık numaram onda vardı! Umarım fark etmezdi!

Titreyen parmaklarım kulaklığına gitti. Nasıl olsa artık arkadaştık(!) Kulaklığın tekini çıkarttığımda gözleri bana döndü. Sessizce kendi kulağıma taktım. Clean Bandit ft Zara Larsson - Symphony çalıyordu.

"Pop mu dinliyorsun?" dedim şaşkın bir sesle. Çünkü AM dinleyen birinden pop müzik duymak bana tuhaf geliyordu. Başını ağır ağır iki yana salladı.

"Birkaç pop şarkı var sevdiğim. Genelde Indie Rock dinliyorum." Tamamdır, doğru tahmin.

"Mesela?"

"Arctic Monkeys, The Neighbourhood, The Kooks..." Düşündü.

"Imagine Dragons?"

"Birkaç şarkılarını biliyorum." diye mırıldandı. "Ya sen?"

"Genelde Rap ama Indie Rock'a ilgim yok diyemem." Güldü. Yine onu gülerken görmek beni mutlu etti. Önceden onu gülerken hiç görmüyordum. Birkaç haftadır bu böyleydi.

"Neden Yiğit'le arkadaş olduğun belli oldu." Ben de kıkırdadım.

"Adımı duydum." deyip bize döndü Yiğit. Berkay göz devirdi.

"Bizi mi dinliyorsun sen?" Yiğit sırıttı.

"Yok be kanka!" Berkay ona kötü kötü bakınca önüne döndü. Berkay da tekrar bana döndü.

"Peki sen kimleri dinliyorsun?"

"Indie olarak bir tek Arctic Monkeys ve Imagine Dragons hakkında bilgim var, şimdilik. Rap..." Sustum. Berkay'ın yan sınıftan arkadaşları bize doğru geliyordu.

"Gelsene biraz." diye seslendi adının Utku olduğunu bildiğim çocuk. Ayağa kalkıp yanlarına giderken dönüp bana bakmadı bile. Başımı sıraya eğdim.

*

Kulaklığımdan Imagine Dragons açıp kendimi alıştırmaya çalıştım bir kez daha. Monster çalıyordu. Birkaç dinleyişten sonra içimden şarkıya eşlik edebilmeye başladım. Ezbere bildiğim çok fazla rap olduğu için ezberleme konusunda çok iyiydim.

Berkay gelirken nedense utanıp müziği değiştirdim. Ha nedeni belliydi gerçi. Indie Rock dinlediğimi duyarsa onunla ortak nokta aradığımı anlayabilirdi.

Ludacris - Call Ya Bluff çalıyordu. Yanımda oturduğunda benim aksime korkusuzca eli kulaklığıma uzanıp tekini aldı, kulağına götürdü. Birlikte dinlemeye başladığımızda bana dönüp güldü.

"Ludacris? Başka?"

"Childish Gambino, Wiz Khalifa, Lil Wayne, tabiki Tupac ve Eminem, Ty Dolla Sign." Düşündüm. "Oha en sevdiklerimden birini unuttum." Güldüm. "2 Chainz!" dedim ellerimi havaya kaldırarak. Bu onu da güldürdü.

"Senin için rap dinlemeye katlanmaya çalışacağım." dedi ve gözlerini kapattı. Bu kalbimin teklemesine sebep olurken, tek gözünü açıp bana dikti. Bu tavrı beni gülümsetirken başımı eğdim. "Şimdi sıra bende." Kulaklığı çıkarıp kendi telefonuna taktı. Ekranına baktığımda The Neighbourhood - Wires açmıştı. Şarkıya ufak ufak eşlik ederken başını iki yana eğiyordu. Soğuk sandığım Berkay bana çabucak çocuksu yanını açarken gülümseyerek başımı ona dönük olarak sıraya koydum.

Onunla birlikte tekrar ettim. "Straight to hell..."

"Çabuk alıştın ha?" Dudaklarımı birbirine gömüp gülümsememi bastırmaya çalıştım.

Teneffüs zili çaldı o sırada. Suratı anında düştü. Nedenini biraz sonra anladım. Biraz önceki üç çocuk yine geldiğinde kulaklığı çıkarıp ayağa kalktı. Yanımıza geldiler. "Kahretsin, nasıl beceremedin?"

"Yapmak istemiyorum." dedi Berkay en rahat tavrıyla omuz silkerek.

"Ya altı üstü biraz korkutacaksın. Onlar üzerinde bir hakimiyetin olduğunu hepimiz biliyoruz." dedi aralarında adını tek bildiğim olan Utku.

"Yapacağınız hiçbir şey umrumda değil abicim. Ben yokum." dedi ellerini kaldırarak.

"Kanka kızın arkadaşını sana ayarlayabilirim." dedi sarışın çocuk. "Tabi sen çocuğu korkutup kaçırdıktan sonra." Berkay'ın gözleri hafifçe kararırken artık istedikleri şeyi hiç yapmayacağını biliyordum.

Yanıma geri oturdu, bana döndü gülümseyerek. "Nerde kalmıştık?"

"İbneliğe falan mı dönüyorsun sen? İki haftadır bu çocuklasın." Berkay öylece bana bakakaldığında gözlerimi irilttim. İki hece. Sıç tı.

"Ne dedin sen?" diye hafifçe sesini yükselterek ayağa kalktı Berkay. Sıranın geriye itilme sesi tüm sınıfta yankı etti. Birden çocuğun yakasına yapıştığında tüm sınıf o noktaya dönerken Yiğit, Yusuf ve ben ayağa kalktık.

"Şakalaşıyordum!" diyerek ellerini havaya kaldırdı çocuk. Arkadaşları birkaç adım geriye giderken Yiğit ve Yusuf olası bir kavga için yumruklarını sıkmış, bekliyordu.

"Senin şakanı da sikerim, sahip çıkamadığın kuş beyni kadar kelime dağarcığını da! O zaman görürsün ibnelik nasıl oluyormuş!" diye kükrediğinde bir yumruk yeme pahasına da olsa ellerimden birini omzuna koydum.

"Boşver, onun demesiyle olmuyor ya..." diye mırıldandım. Kaskatı olan bedeni elim altında biraz daha kasılırken korkuyla elimi çekip geriye bir adım attım.

Bedeni birkaç saniye sonra bariz bir şekilde gevşerken çocuğun yakalarını bıraktı. "Siktir git. Bir daha seni bir metre yakınımda görmek istemiyorum."

"Berkay-"

"Sana siktir olup gitmeni söyledim!" Çocuk gözlerini yumup kapıya yönelirken arkadaşları da peşinden çıktılar.

"Ne oldu?" diye fısıldadı Yiğit bana doğru.

"İbne dedi." diye mırıldandım. İkisinin de gözleri irileşti.

"Orospu çocuğu!" diye bağırdı Yiğit.

"Kodumun pezevengi." dedi aynı anda Yusuf. Berkay'a döndüğümde sıraya oturmuş, yüzünü sıraya gömmüş, kollarıyla etrafını sarmıştı. Bedeni hafif hafif titriyordu nefes aldıkça.

Yanına oturup sinirinin geçmesini bekledim. Tüm gün boyunca öyle durdu. Son ders zili çaldığında Yiğit kaldırdı onu. Yüzümüze bile bakmadan çantasını sırtlayıp kendini dışarı attı. Homofobikti. İşte bu çok kötü olmuştu.

Esmer (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin