5 - Makarna

32.1K 2K 1.4K
                                    

Önceki gün akşam aburcuburlarla beslenen biz bir de sabah adam gibi kahvaltı yapmadan ortak salona geçip saatlerce öğretmen gözetmenliğinde test çözünce ultra aç bir şekilde eve gelmiştik. Noodle alacaktık ama market kapalıydı. Tabi saat olmuş 23.45.

Dolapları karıştırdığımızda çubuk makarna bulmamızla nerdeyse çiğ çiğ saldıracaktık. Öyle acıkmışız yani.

Birbirimize bakındık. "Ben bilmiyorum." dedi Berkay ellerini havaya kaldırarak.

"Benim ne işim olur makarnayla." diye homurdandı Yusuf.

"Makarna ne demek?" dedi Berkay'a bakarak Yiğit. Berkay suratını buruşturdu ona.

"Bilmiyorsan yemezsin, olur biter."

"Aa ben bayılırım makarnaya, köpeği olurum." dedi Yiğit gözlerini kırpıştırarak yavru köpek gibi.

"Ben annemden gördüm biraz. Şimdi ararım onu hem." diye mırıldandım.

"İşte ya kimin kankası!" diye bağırdı Yiğit.

"Siz ne çabuk kanka oldunuz lan?" diye mırıldandı Berkay çıkarken.

"Yağ çekiyor ne olacak." diye homurdandı Yusuf peşinden çıkarken. Yiğit mutfaktan çıkarken Yusuf'un sırtına atladı. Tek kaldığımda -tek derken salonla mutfak arasında pencere vardı, birbirimizi görebiliyorduk- telefonu cebimden çıkarıp annemi aradım.

"Efendim kuzum?" Göz devirdim.

"Anne biz makarna yapcaktık da, nasıl oluyordu bu ya?" Annem kıkırdadı.

"Yemek yaptığını da mı görecektim, mutlu oldum şu an."

"Anne." diye homurdandım göz devirerek.

"Tamam tamam. Su koy büyük bir tencereye, içine makarnaya göre tuz at. Kaynayınca makarnayı ekle, tekrar kaynayınca da on dakika beklet, al ocaktan. Sonra suyunu süzüp yağ erittiğin tencereye tekrar koy makarnayı. Karıştır, kapat altını. Bu arada ara ara makarnayı karıştırmayı unutma." Yani, anlamıştım sanırım.

Üçlü içerde bir futbol kanalı açmış, bir yatağa sıkışmış sanki yoklukta gibi, tüplü televizyonu izliyorlardı. Dolapları karıştırıp geniş bir tencere buldum, ocağa koydum. İçine ağzına kadar su doldurduktan sonra bir yemek kaşığı tuz attım. Sonra az mı oldu acaba diye ikinci kaşığı da attım. Altını açıp beklemeye başladım. Öylece ocağı izlediğim için sıkıntı bastı.

Odaya geçip resim defterimle kalemliğimi alıp mutfağa döndüm, defteri tezgaha açıp Berkay için yeni bir çizime başladım.

Bir anlaşma yapılmıştı. Her gece başka birisi uyuyacaktı Yiğit'le. Sıra sıra geçecekti işte. Her şekilde Berkay'a denk gelecektim. Önceki gece ben uyumuştum. O gece ya Yusuf'la ya da Berkay'la uyuyacaktım. Ödüm kopuyordu.

Bu arada önceki gece Berkay'ı sol tarafa denk geleceği için sağ yatağa yollamıştım. Ben de sağ tarafa uyuduğum için o uyurken rahatça yüzünü izleyebilmiştim. Uykusunda hafifçe çatılan kaşları ve büzülen çenesiyle birlikte yukarı tırmanan dudaklarıyla küçük bir çocuğu andırıyordu. Bu onu aşırı sevimli yapıyordu. Onu o şekilde çizmeye başladım. Uyurken.

Su kaynayana dek çizdim. Su kaynamaya başladığında taslağı oluşturmuştum, gözlerini gölgelemeye başlamıştım. Makarnaları suya atıp resme döndüm. Ara ara karıştırmam yeterliydi. Annem öyle söylemişti.

Mutfağa birinin girdiğini hissedince hızla defterimi kapattım. Başımı kaldırdığımda Berkay şüpheli bakışlarla beni süzüyordu. "Yardıma gerek var mı?" Onunla baş başa kaldığım için aşırı diken üzerinde hissederken başımı iki yana salladım. "Devam et." dedi kalçasını pencere tarafına yaslayıp kollarını göğsünde birleştirip beni izlerken.

Esmer (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin