Ona arkamı dönerek yere çöktüm. Çünkü biraz daha siyah slip baksırıyla bakışsaydım yakalanıp rezil olacaktım. "Yıkanmayı düşünmüyorsan bile gömleğini çıkar da yıkansın. Annen yıkarken kokuyu alırsa senin için kötü olabilir." diye seslendi arkadan. Gömleğimin düğmelerini ağır ağır açmaya başladım. Üzerimden sıyırıp ayağa kalktım, kirli sepeti olduğunu anladığım sepete attım. "Ne kadar zayıfsın." dediğini duyduğumda ağır ağır ona döndüm. Hiçbir zaman çok zayıf ya da çok kilolu bir insan olmamıştım, kilom hayatım boyunca idealdi. Yalnızca o çok yapılıydı, ona göre fazlasıyla zayıftım.
Bakışları bedenimde gezindiğinde kızardığımı hissettim. Bana yaklaşmamı işaret etti. Ağır ağır yanına yürüdüm, karşısında durdum. Elindeki duş başlığını (bakın bu kez şofben demedim skshns) tam göğüs hizasında tutuyordu. Birden bana çevirmesiyle çığlık atarak geriye kaçtım, o da kahkaha atmaya başladı. Onu ilk defa böyle rahatça kahkaha ataraken gördüğüm için gözlerim iri iri ona bakmaya başladım. "Ne oluyor lan?" diye bir bağırışma geldi kapının ardından. Yiğit kapıyı açtı ve Yusuf'la birlikte içeri girmeye çalışırken kapıya sıkıştılar.
Onlara öylece baktığımızı gördüklerinde rahatlama belirtisi sesler çıkarttılar. "Bir şey oldu sandık." dedi Yusuf.
Arkamda kalan bedene ait kol birden boynuma dolanıp beni ıslak göğüse yapıştırdığında nutkum tutuldu. "Kapıyı tekrar kilitlerseniz çocuk ölür."
"Sakince o başlığı yere bırak evlat." dedi Yiğit ellerini göğüs hizasında kaldırarak. Berkay duş başlığını yere bırakır bırakmaz başlık ters döndü ve su belimize doğru atmaya başladı. Hızla kolundan kurtulup öne kaçtım, Yiğit'le Yusuf gülmeye başladılar.
"Ne gülüyorsunuz lan, çocuk bu havada buz gibi suyla yıkanıyor!" diye bağırdım onlara. Su birden sırtıma tutulduğunda bağırarak ileri atılıp Yusuf'un arkasına saklandım.
"Lan piç banyoyu ıslatıyorsun!" diye bağırarak ona doğru atladı Yiğit. Yusuf'la ben kahkaha atarken Berkay suyu Yiğit'e tutuyor, Yiğit ellerini önüne uzatmış görmeyen gözlerle ona doğru ilerlemeye çalışıyordu.
Sonunda Yiğit amacına ulaştı ve başlığı almaya çalıştı. Ama Berkay onu belinden tutup havaya kaldırarak küvete soktu, küvete devirip suya gömdü. Sırılsıklam olan Yiğit ayağa kalkmaya çalışırken Berkay elleriyle göğsüne bastırıyordu. Yiğit ise çığlık çığlığa kaçmaya çalışıyordu.
*
Üçümüz de üzerimize kuru kıyafetlerimizi giyinmiştik. Yiğit bizim kıyafetlerimizi yıkayıp kurutma makinesine atmıştı. Salonda oturmuş, içiyorduk. Berkay ve Yusuf iyi durumdaydı ama Yiğit ve ben hafif hafif kafayı bulmaya başlamıştık bile.
"Bu bira bir harika dostum." diye mırıldanıp tekrar kafaya dikti birayı Yiğit. Yusuf ona uzandı.
"Yeter. Başımıza bela olacaksın." Yiğit mızmızlanarak elindeki şişeyi almaya çalışmaya başladı.
"Ver şunu... Lütfeeennn..." dedi dudak büzerek. Yusuf yüzünü buruşturdu.
"Berkay al şunu." diye seslendi Berkay'a. O sırada sigarasını yakan Berkay omuz silkip bakışlarını diğer tarafa çevirdi.
"Bir öpücük versem biramı verir misin?" dedi Yiğit gözleri iyice bayıklaşırken. Sonra Yusuf'un boynundan öptü bir kere. Yusuf hızla Yiğit'i kendinden uzaklaştırıp ayağa kalktı.
"Kusacağım!" diye çığlık atarak banyoya koştu. Şaşkınlıkla Yusuf'un ardından bakarken bakışlarım Yiğit'e dönünce şişeyle öpüştüğünü fark ettim.
"Sen de fark ettin." dedi sigarasını yudumlarken Berkay. Bakışlarım ona döndü, başımla onayladım. Ben de fark etmiştim. Yusuf'daki hareketlenmeyi... Açıkcası şaşırmıştım. Yakın arkadaşların bir öpücüğe bu kadar tepki vereceğini düşünmezdim. Yusuf acaba farklı hissediyor olabilir miydi?
"Sigara içebilir miyim?" dedim dudakları arasından süzülen dumanı izlerken.
"Bağımlı olacaksın, içme. Bence bira da yetti sana, o şişeyi de bırak." Başımı ağır ağır iki yana salladım.
"Bu gece içmek istiyorum." diye mırıldandım. Gözlerim hâlâ sigaradaydı. İç geçirdi.
"Yalnızca bir kere çekeceksin." diye homurdandı. Başımla onaylayıp koltuğa tırmandım, yanına oturdum. Sendelediğim için tam dibine düşmüştüm. Parmakları arasındaki sigarayı dudaklarıma yaklaştırdı, derin bir nefes çekip ağzımdan kaçırdım, Berkay'ın boynuna bıraktım dumanı. Duman yükselerek yüzünü sararken gözlerini kapattı, dudakları aralandı.
"Tam çekemedim." diye mırıldandım.
"Yeter." diye homurdandı.
"Lütfen." dedim yüzümü yüzüne hizalayarak. "Hem bana zararı var, sana ne olmuş ki?" dediğim sırada Yusuf yıkanmış bir suratla içeri girip yere çöktü.
"Sigaramı içiyorsun. Bencilimdir." Göz devirdim.
"Alırım ben sana sonra." Bencillik bahaneydi, biliyordum.
"Hayır." dedi dümdüz bir sesle.
"Bir sigaraya karşılık bir paket." İç geçirdi, cebinden çıkardığı paketi kucağıma attı. Sırıtarak bir sigara çıkarıp dudaklarım arasına yerleştirdim. Zararlı olduğunu, içmemem gerektiğini, sigara içmenin bir marifet olmadığını çok iyi biliyordum ama onun yaptığı şeyi yapmak istiyordum. Ona benzemek istiyordum. Bu beni mutlu ediyordu.
Çakmağıyla sigaramı yaktı, derin bir nefes çekip havaya saldım. Sigaram bitene kadar oturdum yanında. Başımı çevirdiğimde Yiğit Yusuf'un kucağına doğru yatmıştı ve Yusuf'un suratı yemyeşil olmuştu. "Deniz al şunu, kusacağım." Gülerek oturduğum yerden kalktım ve anında başım döndü. Tam yerle buluşacakken -öne doğru düşüyordum- arkadan belimden yakalayıp kucağına düşmeme sebep oldu Berkay.
Bakışlarım gözlerini bulduğunda sarhoşluğun etkisiyle bırakın mantıklı düşünmeyi, mantıklı hareket etmeyi, utanamıyordum bile. "Sana içme dedim." diye azarladı beni Berkay.
"Sağol." diye mırıldanırken elimi göğsüne yerleştirdim. Ve kalp çarpıntıları elim altında hissedilmeye başladı. Kalbi o an benimkine oranla üç misli hızlı çarpıyordu. Sanki biraz daha hızlı çarpsa, dışarı fırlayıp dünyanın öbür ucuna düşecekmiş gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esmer (Gay)
Teen FictionDÜZENLENDİ! Ve birini çok sevmek yasaklanmıştı. Sen cezalandırıldın. O kadar çok seviyordun ki elinden alındı. Ve sen de elimden kayma diye, o gün bir tık daha az seveceğime seni, yemin ettim. Yemin ederken bile biliyordum başaramayacağımı. Özür dil...