DÜZENLENDİ!
Ve birini çok sevmek yasaklanmıştı. Sen cezalandırıldın. O kadar çok seviyordun ki elinden alındı. Ve sen de elimden kayma diye, o gün bir tık daha az seveceğime seni, yemin ettim. Yemin ederken bile biliyordum başaramayacağımı. Özür dil...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Sakın pes etme Deniz. Az önce ona söylediğin her şeyi unut." dedi Yiğit hırsla. Başımı eğerek iki yana salladım.
"Bu haksızlık. Onu üzmek istemiyorum. Eğer benimle olursa ihanet ettiğini hissedecek ve mahvolacak. Ona bunu yapamam." Yiğit göz devirip eliyle omzumu sıvazladı.
"Onu kaç yıl sonra birinin yanında mutlu gördüm, birine gülümserken gördüm. Bırakamazsın. Ben eminim, seninle mutlu olacak." Göz devirdim.
"İstemiyor, ne yapabilirim daha? Yapışayım mı sülük gibi?"
"Gerekirse sülük ol abi. Dur ben sizi bir araya getirmek için çabalayacağım. Sen de iyi değerlendireceksin o zamanları. Tamam mı?" Başımla ağır ağır onayladım.
*
"Bu gece ne yapıyorsunuz?" dedi Yiğit bir anda ön tarafa doğru seslenerek. Berkay ve Yusuf önümüzde oturuyordu. Ben de çaprazımdaki Berkay'ın yan profilini çiziyordum. Yiğit görse de ses çıkartmamıştı tabi.
"Hiçbir şey." dediler aynı anda.
"Bizim ev boş bugün." Defteri kapattım çünkü her an dönebilirlerdi.
Tahminim de çıktı, Berkay ona doğru döndü ve gözü beni teğet geçti. "Sizin ev her zaman boş yavşak." Yiğit göz devirirken hafifçe omuz silkti.
"Geç o kısmı, geliyor musunuz gelmiyor musunuz yatıya?" Yusuf ve Berkay birbirlerine baktılar, gözleriyle anlaştılar.
"Geliyoruz." dedi Yusuf. Yiğit o an bana dönünce irkildim. Aklımda o cümleler yankı etti. Fırsat yaratmaya çalışıyordu.
"Sen?" diye sorduğunda Berkay'ın Yiğit'e kaşlarını kaldırdığını fark ettim. Beni istemiyordu orada.
"Ben gelmesem-" Sıranın altından bacağımı cimciklediğinde sıçramamla bacaklarım sıraya çarptı ve bir gürültü oluştu. "A-anneme sorarım." dedim gülümseyerek. Kulağıma eğildi.
"İzin verse iyi olur." dedi dişlerini gıcırdatarak. Ah, siktir.
*
Önce çantama pijamalarımı ve sonraki gün için okul formamla okuma kitabı koydum. Ders kitapları çok yer kaplardı ve bir günlük ders kitabı taşımasam iyi olurdu. Gözlerim çizim defterime kaydı, kendimi tutamayıp onu da çantaya attım.
Sıra izin almaktaydı. Annemle abim televizyon başında, Survivor izliyorlardı. Günün annemin en mutlu olduğu saati.
"Anne!" diye seslendim onlara doğru. Annem gözlerini bana dikti. Üzerimi giyinmişim. Sırtımda çantam. (Üzerim hakkında şunu söyleyebilirim ki salaş beyaz bir gömlekle mavi paçaları katlanmış bir darpaça, üzerimde deri ceketim, sırtımda siyah Nike çanta ve siyah Nike ayakkabılar. Anlayacağınız süslenmiş ve dışarı hazır görünüyorum.