9 - Uyku Vakti

28.2K 2.1K 954
                                    

Evdeydik. Ben yatakta uzanıyor, tavanı izliyordum. Berkay yatağın ucunda oturmuş, maç izliyordu. Diğer yatakta Yiğit telefonuyla oynuyordu. Konuşmaya hevessiz olduğumu görünce beni rahat bırakmıştı.

Birden odaya daldı Yusuf. "Kalkın kalkın, okulun öğrencisi değil de öğretmeniymiş gibi davranıp büfeden sigara aldım!" Herkes aynı anda ona dönerken Yiğit ve Berkay heyecanla ayağa kalktı. İçeriye sigara sokmak yasak olduğu için çantalar kontrol edilmişti ve şimdi içerden sigara almayı başaran tek odadaydım. Ama işte, sigara zaten kullanmıyordum.

Hepsi heyecanla bir tane çekerken paketten "Oğlum mal mısın LM ne?" diye homurdandı Berkay. "En boktan sigarayı alıp gelmişsin."

"İnsan bir Parliament alır!"

"Bir Marlboro alır!" Birbirlerini destekleye destekleye konuştuklarında göz devirdim.

"Sen içmiyor musun?" dedi Yusuf onlara karşı 'Sizi siklemiyorum' tavrı takınırken.

"Kullanmıyorum ki." diye mırıldandım.

"Dene." diyerek paketi uzattı. Bir tane aldığım sırada Berkay seslendi.

"Çocuğu bağımlı etme lan aptal. Yazık değil mi?" Berkay'a en kötü bakışımı attığımda dudaklarını birbirine gömüp Yiğit'e çevirirken bakışlarını, sigarasından bir yudum aldı. Dumanı havaya salarken hoş falan görünmüyordu. Kendini zehirleyen bir insan nasıl hoş görünebilirdi ki? Ölüme doğru adım adım ilerliyorlardı. (Ve ben de onlara katılıyordum...)

Çakmağı uzatıp sigaramı yakmaya çalıştı. Beceremeyince güldü. "İçine çeker gibi yap." dedikten sonra tekrar yakmayı denediğinde ciğerlerimi anında duman dalgası sardı, doldurdu. Hafifçe tıksırdığımda gülmeye başladılar. "Sakin ol kanka kaçmıyor." diye dalga geçti Yusuf.

Bir duman daha çekmeye çalıştığımda boğazım yandı. Yüzümü buruşturarak ağzımı sıkıca kapatıp nefesi burnumdan verdim. Duman burnumdan yolunu bulunca burnum öyle bir yandı ki, anında ağzımı açıp bir inilti bıraktım. Yiğit ve Yusuf gülmeye başlarken Berkay kaşlarını çatarak elimden aldı sigarayı. "Yeter." Hepimiz ona bakınca "Sigarayı ziyan ediyorsun." diye homurdandı. Ve sigaramı dudaklarına yerleştirdiğinde gözlerim hafifçe irildi. Biz dolaylı yoldan, öpüşmüş müydük? Ardından dumanı çekerken yüzünü buruşturdu, sigarayı ağzından indirip dumanı saldı. "Sigarayı ıslatmışsın."

"İlk içişi, normaldir." diye beni savundu Yiğit.

"Aynen." diye destekledi Yusuf.

"Uykum geldi. Camları açalım da duman çıksın." dedi Yiğit esneyerek. Yusuf sigarayı yatağın altına saklarken camları açtı. Uyuma planına gelince, o gece kesin Yiğit'e denk geliyordum. Başa dönmüştük. "Ben Yusuf'la uyumak istiyorum." dedi Yiğit sırıtarak. Ona bunu yapmamasını söylemem gerekiyordu artık.

"Ben de Yiğit'le uyumak istiyorum." dediğinde Yusuf, şaşkınlıkla gözlerimi irilttim.

"Ama sırayla Yiğit'le uyuyacaktık!" diye kızdım sinirli bir sesle. Öğlen olanlardan sonra rahat rahat Berkay'la uyuyamazdım ve o da bunu istemezdi bence.

"Sen de mi Yiğit'le uyumak istiyorsun?" diye sordu Yusuf. Yiğit hemen 'Çok popiyim' havalarına girerken Berkay benim yerime cevapladı.

"Hayır, benimle uyumak istemiyor." Sonra tişörtünü tek harekette üzerinden sıyırdığı sırada itiraz etmedim. Çünkü doğru olan buydu.

"Neden?" diye sordular aynı anda Yiğit ve Yusuf.

"Gel biraz konuşalım." diye mırıldandı Berkay bana bakarak. Kaşlarım hafifçe çatılsa da başımla onayladım.

"Aynen siz konuşun, biz çıkarız rahat olun ama bitince kapıyı açmayı unutmayın." diye seslenerek Yusuf'u da peşinden sürükleyerek odadan, hatta evden çıkardı Yiğit.

Berkay'la yalnız kaldığımızda karşılıklı bakışmaya başladık. Sonra ben dayanamayıp bakışlarımı kaçırdım. "Kusura bakma, söylediğimde ciddi değildim." dediğinde ona dalga geçer gibi bir bakış attım. Başını eğerken hafifçe güldü. "Anlamış olmalıydın, cidden hakkında öyle düşünseydim sana kaybettiğim sevgilimden bahsetmezdim. Çok az kişi biliyor." Omuz silkip başımı eğdim.

"Bu seni kurtarmaz. Neye sinirlenmiştin bilmiyorum ama sinirini benden çıkaramazsın." Başıyla ağır ağır onayladı.

"Biliyorum, özür dilerim. Beni sinirlendiren yine sendin. Hiç bilmediğin biriyle arkadaş olmaya kalkamazsın."

"Bundan sanane?" diye homurdandım. Dilini alt dudağının iç kısmında bir tur döndürdü.

"Farkında mısın bilmiyorum ama yavaş yavaş arkadaş olmaya başladık. Dördümüz iyi gidiyoruz. Arkadaşlar birbirlerinin zarar görmesini istemez." Ağzım açık kalırken gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Zorlukla yutkunmayı başardım. Arkadaş? Biz dördümüz cidden arkadaş olmuş muyduk ya?

Onu düşündükçe, onu yaşadıkça kalbinizde bir taşmışcasına yeni çatlaklar açılır, zamanla birikirdi ya... Bir gün kalp çatlaklara dayanamayıp çöker, paramparça dağılır ve bir kan kütlesine dönüşürdü. O gün hisleriniz de patlak verirdi. Ona ise iki seçenek kalırdı. Kanı kurutmak ya da çatlakları dikerek yarayı sarmak. Ben o patlayıp kan kütlesine dönüşme evresine atlayalı birkaç saat olmuştu ama hislerimi tüm gücümle dudaklarıma gömmüştüm bu kez. Biliyordum, konuşursam o dikiş atmak yerine kanımı kurutacak, beni hislerimle ölüme terk edecekti. Sustum. Elimden yalnızca susmak gelirdi zaten.

Bana bir süre dik dik baktıktan sonra dış kapıya yürüyüp kapıyı açtı. "Hallettiniz mi meselenizi?" diye imalaya imalaya bağırarak içeri girdi Yiğit. Ah Yiğit...

"Sen konuşma gevşek, senin ağzının vidalanma vakti gelmiş." dedi içeri girerlerken yumruğuyla havavada tur döndüren Berkay. Bu beni istemsizce güldürdü.

"Tamamdır, uyuma planını halletiniz mi?" diye sordu Yusuf. Başımızla onayladık aynı anda. İkisi kendi yataklarına girerken biz Berkay'la kısa bir an bakıştık. Bakışlarımı kaçırıp yatağımızda yerimi aldım.

O da yanıma gelirken sordu. "Dizi izliyor musun?" Başımla onayladım. "American Horror Story'e başlamak istiyorum. Birlikte izlemek... İster misin?" diye geveledi. Başımla onayladım. Ben zaten diziyi bitirmiştim, yeni sezonu bekliyordum ama ses çıkartmadım. Onunla dizi izlemek kulağa hoş geliyordu.

Birlikte yüz üstü uzanıp Berkay'ın kulaklığını taktık. Ona ait bir eşyayı ilk kullanışımdı. Yani telefonuna numaramı yazmam hariç ama...

Dizinin ilk bölümünü açtığında Wi-Fi'ya bağlı olduğunu gördüm. İşaret ederek ona döndüğümde sırıttı. Kim bilir kimin şifresini kırmıştı.

Bir süre sessizce bölümü izledik. İkinci bölümün yarısında yorgun düşmüştüm. Diğer ikisi zaten uyuyordu. Yatakta yan döndüm. "Boynum ağrıdı." diye homurdandım. Tek elini belime dolayıp başını başım üzerine yerleştirdiğinde yürek yutmuş gibi kaldım. Telefon başımın yanında belirdi yan yatmış şekilde.

"Şu an sorun var mı?" Başımı hızlı hızlı iki yana sallarken sarhoş gibiydim. Amacı o olmasa bile bana sarılıyordu! Tamam, bunları gönlümü almak için yaptığını ve sonraki gün aynı huysuz Berkay'a döneceğini biliyordum, beni sadece arkadaş grubundan biri olarak gördüğünü biliyordum ama yine de heyecanlanmamak elde değildi!

Titrek bir nefes alırken diziye odaklanmaya çalıştım. O ise gayet normal bir şey yapar gibi -onun için öyleydi zaten- diziyi izliyordu. Öyle uyuyakalmışım o gece. Tek kolu belime sarılı, nefesi omzuma çarparken. O an hissettiklerime dayanarak söylüyorum ki eğer ben bu çocuğa aşık değilsem en adi yavşağım. Çünkü bu his sıradan değil, herkese karşı hissedilecek bir şey değildi.

Esmer (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin