6.Bölüm ÇARŞI

18.3K 838 66
                                    

MERHABA! ÖNCELİKLE SÖYLEMELİYİM Kİ BUNLAR GEÇİŞ BÖLÜMLERİ. VE YİNE SÖYLEMELİYİM Kİ TELEFONDAN YAZDIĞIM İÇİN YAZIM HATALARIM OLABİLİR. LÜTFEN BENİ UYARIN. VE SİZE BU BÖLÜMDE KÜÇÜK BİR SÜRPRİZ YAPTIM. AŞK OLUP OLMAMASI KONUSUNDA KARARSIZIM. VATAN AŞKI AYRI ELBETTE. HER NEYSE ÇOK MUTLUYUM ÇÜNKÜ ÜNİVERSİTE SONUÇLARI AÇIKLANDI VE İYİ BİR YERE YERLEŞTİM. BENDE HEMEN PAYLAŞTIM. NEREDEYSE 3000 KELİME VE BEN BUNU TEK GECEDE YAZDIM. SEVİLİYORSUNUZ 💙 LÜTFEN YORUMLARINIZ VE BEĞENİLERİNİZLE BANA DESTEK OLUN! MULTİ ALPARSLAN!

...

Ertesi gün kahvaltıdan sonra Batur beni kapıda bekliyordu. Üzerimi giyinip onunla birlikte sağlık ocağının yolunu tutmuş olsam da doktor bey beni ısrarla eve yollamıştı. Dün gelemediğini belirtmiş ve dinlenmemi istemişti. Her ne kadar kalmak için ısrar etmişsem de, ısrarlarım yetersiz kalmış, eve postalanmıştım.

Ancak Batur ilçeye gideceğini ve onunla gelebileceğimi söylemişti. Elbette bu o gün alabileceğim en cazip teklifti. Çünkü benim uyandıktan sonra uyuyamamak gibi bir hastalığım vardı ve ben biliyordum ki eve gidersem tekrar uyuyamayacaktım. Neyse ki Batur'un ilçede bir işi vardı ve beni de çağırmıştı. Arabayla yaptığımız bir saatlik yolculuk boyunca neredeyse hiç konuşmamış, bozuk yolların bizi sürekli sallamasına izin vermiştik. Rahatsız edici olduğu su götürmez bir gerçek olsa da sesimi çıkarmadım.

Yolculuk bol sallamalı bir şekilde nihayet bittiğinde bir bankamatiğin önünde duruyorduk. Bunu ben istemiştim zira bu gün göreve başlayalı tam bir ay olmuştu ve maaşım yatmıştı. İlçedeki tek bankamatik olduğunu sonradan öğrendiğim elektronik aletin başındaysa bir insan seli var sayılırdı. Büyük çoğunluğunu memurların oluşturduğunu kıyafetlerinden anlayabiliyorum. Sıranın bana gelmesi ise epey uzun sürmüştü.

"Dolunay? "

Yanı başımda benimle birlikte ağır ağır ilerleyen Batur nihayet konuştuğunda cihazla aramda on kişi vardı.

" Efendim? "

" Bu parayı bu gün çekmek zorunda mısın? "

" Evet. "

Aslında yarın da ağabeyimle gelecektim ama olsundu. Hafta içi bu kadar kalabalık olan kuyruk kim bilir hafta sonu nasıl olurdu. Üstelik ağabeyim, Batur kadar sabırlı bir adam da sayılmazdı. Ellerimle saçımı geriye atıp rahatlamaya çalıştım ama neredeyse sıkışmıştım. Nihayet önümdeki son kişide gittiğinde hızla yaklaştım cihaza ve elimdeki kartı yuvaya koydum. Tüm parayı çekmek en mantıklı olandı sanırım.

İlk maaşımı çektikten hemen sonra kendimi en yakın markete atmıştım. Elbette Batur da benimle birlikte kendini markette bulmuştu. Bir kaç kere konuşmak için ağzını açmış, bir şeyler gevelemiş ancak konuşmamıştı.

"Dolunay. Hepsini nasıl yiyeceksin? "

Batur sepetimde duran abur cuburlara kocaman gözlerle baktı. Mavi sepetin içi neredeyse ağzına kadar dolmuştu. Elbette bunları tek başıma yiyor olsaydım dubaya dönerdim. Zira sepette bir kaç paket cips, kola, meyve suyu, çikolata ve onlarca şeker vardı.

"Saçmalama Batur!" dedim pasta kremasını sepete atarken. "Hepsini tek başıma yiyemem tabi ki. Çocuklara aldım."

Her ne kadar 21 yaşıma girmeme günler kalmış olsa da çocuk ruhluydum. İnsanlar bana bunu sayısız kez söylemişti. Ancak annem bu insanların başında geliyordu sanırım. Büyüyemeyen büyük kızıydım onun.

"Sen bir hemşiresin. Bu yiyecekler onlara zarar vermez mi? "

Söylendiğinde elimdeki çikolata ile kala kaldım. İtiraf etmem gerekiyor ki damardan girmişti ve bunun bilinciyle kollarını göğsünde bağlamış, soru sorar bir edada bana bakıyordu. Bakışlarımı sepette gezdirdim. Hepsi abur cubur şeylerdi. Ve evet çocuklar için fazlasıyla zararlılardı. Yine de bunları bırakmak istemiyordum. Omuzlarımı silkip çikolatayı, ardından da pasta malzemelerini sepete attım bir bir. Muzları da aldıktan sonra Batur'a bakmadan kasaya ilerliyordum ki kolumdan tuttu.

VATAN UĞRUNA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin