2.Bölüm DOĞU EVİ

28.6K 1.2K 110
                                    


Evet. İlk gün bu bölümle biter. Yorum yapmayı unutmayın. Birde telefondan yazdım. Hatam varsa kusura bakmayın. İyi okumalar.

Boş boş baktım tekrar yıkık eve. Boyaları dökülmüş, kapısına dahi yaklaşılmıyordu. Sağ tarafında duran bacanın üzerine yuva yapmış kuşlarla yarışan arılar neredeyse tüm çatıyı kaplamıştı. Bal yapıp yapmadıklarını düşünecek zamanım yoktu.

Kırılmış yada muhtemelen hiç olmamış kapıdan bir kedi yavrusu miyavlayarak çıkıp ara yoldan kaybolduğunda ben hala virane yapıya bakıyordum. Burada yaşamak demek tüm organlarımdan vazgeçmem demekti ki dışarıdan dahi duyulan ağır küf kokusu ciğerlerimle başlamam gerektiğini ağır bir şekilde vurguladı. Çatıdan dışarıya doğru uzanan ve muhtemelen kolon niyetine kullanılan kalın ağaçlar çürümüştü.

Boş boş etrafa bakmayı bırakabildiğimde ağabeyime dönüp sessizce "ağabey." diye mırıldandım. Gücüm yetse avazım çıktığı kadar bağırıp Manisa'ya kadar koşacaktım ancak buraya zorla gelmiş olduğum gerçeği benim tüm gücümü yok ediyordu. Ağabeyim bana gelme demişti. Gelme Ay, gelme. Sana göre değil buralar. Yapamazsın. Zordur buralar. Yaşamak savaşmaktan zor bu dağlarda.

Bu dağların zor olduğunu biliyordum. Ama bu kadarı fazlaydı.

"Güzelim, dedim. Dedim sana. Şimdi dönmek için çok geç. "

Ağabeyim de evden memnun değildi anlaşılan. Sağ elini kaldırıp yavaşça yeni yeni çıkan sakallarında gezdirdi. Bakışlarında ki derinlik kanımın çekilmesine neden olsa da yutkunup ona bakmayı sürdürdüm. Eve uzun uzun baktıktan sonra muhtara döndü.

" Ne yapacağız, muhtar. Bu evde hayvan bile kalmaz. Ev denilirse tabii. "
" Komutan, buralar senelerdir boş. Buradaki doktor ilçeden gelip gidiyor her gün. Korkuyor kalmaya. "

Bana bakıp yüzünü buruşturdu.

" Dağdakiler her an ensesinde. Soluk aldırmıyorlar ki adamcağıza. "

Şiveli sesi hayvan sesleri dışında sessiz olan alanda yankılandığında anneme dönüp omuzlarımı silkeledim. Bavulların üzerinde oturmuş etrafa umutsuzca bakan annem beni ciddiye dahi almadan ağabeyime odaklandı..

Muhtar saniyeler sonra ortadan kaybolmuştu. O adamı sevememiştim zaten. Fazla kurnaz bakıyor olmasının yanında dağdakilerden bahsederken sesinde yakaladığım gururvari ifade soğuktu. Elbette ağabeyime bunları söylemedim. Zira o adamdan ve dağdakilerden daha önemli bir sorunum vardı. Evsiz kalmıştım. Başımı sokacak bir yerim bile yoktu ki onları kafaya takayım.

Bakışlarımı üzerinde durduğum toprak yola indirip boş boş bakma eylemine dönecekken ağabeyim bavulları eline alıp anneme bir şeyler söyledi. Ne söylediğini duyamamıştım. İkisini de kuru inadım yüzünden buralarda uğraştırıyordum işte. Aptal olma olasılığım kaçtı acaba?

Yine de içimden bir ses hiç olmadığı kadar huzurlu görünerek doğru yaptığımı söylüyor ardından da gururumu yavaş yavaş okşuyordu. Onun haklılığını yok sayan tek şey ailemin mutsuz yüzleriydi. Her ikisi de burada olmaktan memnun olmadıklarını apaçık belli ederken zerre çekinmiyorlardı. Annem ayaklanıp ağabeyimi takip ederken bende umutsuzca arkalarına düştüm. Yapacak başka bir şeyim yoktu zaten. Yeterince bela olmuştum.

"Uğraştığımız işe bak. "diye homurdandı nihayet annem." Evsiz de kaldık dağ başında. "

Ve bunun gibi bir çok yakınma ana yola çıkana kadar sürmüştü. Ağabeyim bavulları yola bırakıp bana döndüğünde göz göze geldik. İkimizde ne yapacağımızı bilmiyorduk ki bu en can alıcı noktaydı. Ağzımı açıp saçmalayacakken araya tok bir ses girip beni susturdu.

VATAN UĞRUNA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin