Bir asker şehit düştüğünde onunla birlikte bir anne ölür. Bir baba, bir eş, evlat, kardeş ve koskoca bir millet ölür. Umutları, düşleri, yapacakları, yapmak için uğraşacağı onca şey onunla birlikte toprağa verilir. Vatan sağ olsun denilir ama vatanı sağ kılacak evlatları bir bir giderken asla son olmayacağını herkes bilir. Bir kadın evladını şehit olsun diye mi yetiştirir yoksa vatan için savaşsın diye mi ? Bir baba ' sana kurban olayım ' mı der, vatana kurban ol mu? Kaç damla gözyaşı dindirir bir sevgilinin kalbindeki acıyı. Yoksa acılar mı yok eder bir milletin döktüğü onca gözyaşını? Bir şehit sadece bir şehit midir? Bir çocuğun sığınacağı dağ mı? Kaç baba başkaları evlatlarıyla güzel zaman geçirebilsin diye kendi evlatlarını yetim bırakır ve kaç millet bunu borç sayar kendine. Kaç topluluk kız - erkek farketmeden yetiştirdiği her çocuğa yeri gelirse savaşacaksın der dünyada? Kanla mı kazanılır bir toprak yoksa kanını döken mi kazanır toprağı? Ölü demeye onlara kaç vicdan dayanır? Kan aynı kan olduktan sonra kaç kilometre ötede, hangi toprakta şehit düştüğünün ne önemi kalır? Kıbrıs'ın, Azerbaycan'ın kanı Türkiye'nin kanından ayrılır mı? Bir kardeş ağlarken diğeri nasıl mutlu olur? Nasıl uyur huzurla? Polad Heşimov, Ömer'e anlatmaz mı olanları? 18 yaşında bir çocuk vatanı için şehit olurda peygamber kucaklamaz mı?
Rahat uyusun hepsi. Elbet intikam günü gelecek. Bir yerlerde bir Attila yetişecek, Mete ordular kuracak, Kür Şad kırk adamla dünyaya baş kaldıracak. O zaman ölüm onların, zafer Türk'ün olacak.
Bu gün sancak sendedir, göster Türk'ü çağlarda. Gün intikam günüdür, kardeşlerin dağlarda.