TELEFONDAN YAZDIĞIM İÇİN HATALARIM OLUYOR. LÜTFEN BENİ UYARIN 💙BÖLÜM SÖYLEDİĞİM TARİHTEN BİRAZ GEÇ GELDİ KUSURA BAKMAYIN LÜTFEN 🙏 😊 AMA DEĞDİ. +40 VOTE VE +20 YORUMDA YENİ BÖLÜM GELECEK. NE KADAR HIZLI 40 VOTE OLURSA BÖLÜM O KADAR HIZLI GELİR. LÜTFEN YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. SEVİLİYORSUNUZ 💙Dilan ve evin erkekleri gideli neredeyse bir saat oluyordu. Bu bir saat boyunca yanıma birkaç kez Şermin ile çocukları uğramış, aynı dili konuşmadığımız için gıybet içerecek sohbetler ne yazık ki başlayamamıştı. Canım sıkıldığı için biraz oyalanmak adına ayağa kalkacağım sırada içeriye yumurta yarıları girmiş, yaralarım tam iyileşmediği halde ayağa kalktığım için beni azarlamıştı. Elbette onları umursamayacaktım ama Altan'ın bana bir sürpriz yaptıklarını ve görmem için onlarla gitmem gerektiğini söylemesiyle inadım dinmişti. Meraklı bir insan olmanın dışında sürprizleri severdim. Üstelik Altan ve Altay'ın sürpriz anlayışı macera filmlerine taş çıkartacak cinsten olurdu. Bu yüzden sesimi çıkarmayıp onlara ayak uydurdum. Biri beni kucakladığında diğeri kapının kenarında duran bavuluma yönelmişti. Benim ısrarla neler olduğu sormam dışında sessiz geçen yolculuğumuzun sonunda evin kapısında duran kırmızı bir kartala binmiş, buraya gelmiştik.
Yeni evime...
Dolu gözlerle uzun uzun baktım oturduğum odaya. Fildişi rengi duvarlarıyla o kadar ferah duruyordu ki... Üstelik tavana gayet şık bir aydınlatıcı asılmış, bu ferahlık ikiye katlanmıştı. Üzerinde oturduğum L koltuğun kısa ucu pencerenin önünde son buluyor, onun hemen yanında ise iki adet tekli koltuk bulunuyordu. Krem rengi koltukların üzerinde turkuaz renginde çiçek desenleri vardı. Orta ekran bir televizyon ise camın tam karşısında duran duvara monte edilmişti. Onun altında beyaz sehpalar, sehpaların her iki yanında uzun cam vazolarda bambu çubukları vardı. Üstelik odanın içindeki her şey birbiri ile o denli uyumluydu ki şaşırıp kalmıştım. Sadece bu oda değil, diğer odalarda mükemmel şekilde düzenlenmişti. Mutfak dolaplarım, yatak odam, misafir odası... Hepsi çok güzeldi.
"Beğendin mi? " Seher teyzeye döndüğümde göz göze geldik. Bakışlarındaki mutluluk bana da geçmiş, gerçek bir gülümsemenin dudaklarıma yayılmasına neden olmuştu.
" Bayıldım. Çok teşekkür ederim hepinize. "
" Kuzucuğum, sen mutlu ol yeter. Hadi şimdi sana ev hediyelerini verelim. "
Tekrar kadına baktığımda baş örtüsünü düzeltti.
" Ne gerek vardı? Zaten bir ton şey yapmışsınız. "
Annem benim yanıma gelip oturmadan hemen önce beni başıyla onayladı. Yan tarafımda oturan Altan'ı iteklediğinde çocuk kaymış, anneme yer açmıştı.
" Doğru diyor kız. Ne gerek vardı ahretliğim? "
" Aa! Olur mu öyle şey? "
" Seher teyze sen dur. " Dedi Altay. "Önce bizim hediyelerimiz."
Ardından benim şaşkın bakışlarımın arasında kapıya doğru ilerleyip dışarıya çıktılar. Nedensizce heyecanlanırken oturuşumu düzeltip anneme doğru eğildim. Böylece dışarıya açılan kapıyı daha iyi görebilecektim.
Dakikalar sonra dışarıdan kıkırtı sesleri gelmeye başladığında Altan ve Altay'ın 'hücum' diye bağırdığını işitmiş, neler olduğunu kavrayamadan üç küçük beden tarafından kuşatılmıştım.
" Hala! "
" Dolunay Hala! "
" Hala! "
Ayla ve Aybala bacaklarıma sarılmış, Metin Oktay kucağıma doğru tırmanma girişimine başlamıştı. Kürşad ağabeyimin çocukları buradaysa kendiside buradadır diye düşünecekken kapıdan Kürşad ağabeyim, Sunay abla ve Kürşad ağabeyimin eşi Nuran yenge girdi. Hepsi bana şefkatle bakarken küçük oğlanı kucakladım. Kumral kıvırcık saçları alnına doğru dökülmeye başlamıştı. Siyah gözleri parıl parıldı. Dört yaşında olmasına rağmen çevik ve kuvvetliydi. Kızları da yanıma aldığımda - annem yardımcı olmuştu birbirimize özlemle sarıldık. Annem ve diğerleri de aynı şekilde sarılıyordu.