&&
Bekir...
Kollarını başının altına koymuş, gözlerini kırpmadan uzandığı rahatsız yatakta tavanın dökülen sıvalarını izliyordu.
Bu gün iştimada zihnini tamamen boşaltmış, emrine verilen on iki subay, astsubay ve uzman çavuşla birlikte kendisi de kendi canını çıkartmıştı.
Gariban ana kuzuları şimdi yorgunluk ve bitkinlikle horul horul uyuyor olmalılardı.
Saate baktı üç otuz.
İki saat daha uyusunlar.
Eeee kışlanın kapısında " Dünyada yapılan günahların bedelinin ahiret öncesi ödendiği yer" yazıyordu.
Tam bana göre demişti Bekir içeri girerken.
Kendisi de uzun yıllar önce burada eğitim almıştı ama özel kuvvetlerin o bordo bereyi takmak için verdiği eğitimin yanında burası tatil köyü gibiydi.
Burada eğitim alanların hemen hepsi doğuya dağlara gönderiliyordu.
O yüzden eğitimleri dağ koşullarına göre acımasız yorucu ve neredeyse psikolojik çöküntü içinde yapılıyordu.
Maalesef şimdi Bekir gibi manyak ve ruh hastası bir komutanları vardı.
Nasıl da çekiniyordu herkes kendisinden.
Bir şey sormaya bile korkup titriyorlardı karşılarında.
Bu gün yakın dövüş çalışması yapacaklardı.
Bekir'in en sevdiği şey.
Simirna'nın kendisine çelme takıp düşürdüğü an geldi aklına...
Yok böyle olmayacak, kafasındaki anıları yok etmek ister gibi hızlıca sallayıp, yataktan kalktı.
Üzerindeki yeşil tişörtün üstüne ince hırkasını giyip çay ocağına doğru odasından çıktı, komutanların kaldığı odalar sıra sıra yan yana, askeri koğuşlar ise yan binadaydı.
Nöbetçi erlerin çekinerek verdiği selamı el işaretiyle geçiştirerek, mutfağa sürekli sıcak olan, saat başı taze demlenen çay demliklerinin yanına gittiğinde iki asker çay içip sigara tüttürüp, bir şeylere gülüyorlardı.
Bekir askerlikten istifa ettiği ve şu anda eğitmen olarak orduya geri döndüğü için ne rütbesi ne de üniforması vardı, tamamen sivil, kendi halinde ve genelde yalnız oluyordu.
Ordu da bordo berelilerin gerek aldığı eğitimlerden, gerekse gittikleri özel görevlerden dolayı, konumları her zaman farklı olurdu, onlar da ast, üst ayrımı asla olmazdı, gerektiğinde en üstlerine kafa tutabildikleri bilindiği için, Bekir'in burada gördüğü saygı ve itibar diğer komutanlardan daha bile fazlaydı.
-iyi akşamlar, dedi sertçe...
-i_iyi akşamlar komutanım!
İki asker de Bekir'i görür görmez ayağa fırlayıp gülmeyi kestiler.
-rahat asker, keyfinize bakın, çay alıp çıkacağım
-komutanım siz oturun, ben koyarım çayınızı.
Bekir çayını alıp dışarı çıktı, koğuşların önündeki banka oturup sigarasını yaktı.
Cebinden telefonunu çıkarıp, her gece ayin gibi düzenli gerçekleştirdiği karısının yüzlerce resmine sırasıyla bakmaya başladı.
Arada mesaj kısmına bakıp kaçta girip çıktığına, hangi resmi koyduğuna bakıyordu, Simirna 'da kendisi gibi ikisinin resmini kaldırmıştı mesaj profilinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZUN KARANLIĞI (TAMAMLANDI ve DÜZENLENİYOR)
Genel Kurgu(İMLÂ ve YAZIM HATALARI DÜZENLENİYOR) 👉👉Cinsel içerik, küfür ve şiddet vardır👈👈 🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤 İNSTAGRAM:DiliminUcundaBirikenlerim HER HAKKI SAKLIDIR!! İLK YAYINLANMA TARİHİ; 11.03.2017