-ben bunu beğendim
Bekir'in silahları arasından çekip aldığı uzun namlulu MPT 76 'yı zar zor elinde tutarak,
-bu çok şıkmış aşkım, bak elime nasıl yakıştı biraz ağır olsa da...
Bekir gülerek ilk milli üretimimiz olan piyade tüfeğini kızın elinden alarak, silaha öpücük kondurup yerine koydu.
-silahlarınla aşk yaşadığını bilmiyordum Bekir, niye bana küçücük silah veriyorsun?
-bu mpt 76 sana iki beden büyük gelir, seni diğer kızlarımdan biriyle tanıştırayım, bu bebek Baretta 92 yarı otomatik ve geri tepme özelliği yok, o narin parmaklarınla tam uyumlu, benim de hep yanımda durur. Bunu kullanmayı öğreteceğim sana,
-ben büyük silahları seviyorum ama!
Söylediği şeyin farkına varıp yüzü kızarırken Bekir'de gülerek silahlarını toparlayıp, atış talimi için ortam hazırlıyordu.
Kızın yanından geçerken kulağına eğilip
-aferin aşkıma hiç bir şeyin küçüğü ile yetinme sakın.
Gülerek hedefleri ayarlamaya gittiğinde yüzündeki gülümseme hüzne dönüştü.
Her türlü kendini koruma yöntemini öğretecekti karısına.
Bir kaç gündür dış dünyayla tamamen bağlantısı kesilmiş, telefonlarına bile bakmamıştı, dün gece balık haline gidip Muhittin Dayı'dan Yiğit piçinin ortadan kaybolduğunu öğrenmişti, dayıya gelini Sevim'in, Yiğit'in yerini mutlaka bildiğine emin olduğunu söyleyince, sabaha karşı Dayının evine gidip, Sevim'i yatağından kaldırıp sorguya çekmişlerdi, Sevim çocuğa ne anlattığını ne söylediğini anlatmasa da Yiğit'in Diyarbakır'da olduğunu, yapması gerekeni yapmaya gittiğini söylemişti.
Sevim kaşarı Simirna'dan geçmişini az çok öğrenmiş, kötü ruhuyla uyumlu sevgili kayınbiraderi Yiğit'e öğrendiklerini anlatmış, Yiğit'te hayatında tek etkilendiği kızın en nefret ettiği adamla evlenmesinin hıncıyla kızın hasmıyla görüşmek için Diyarbakır'a gitmişti.
Muhittin ve Gülizar o kadar üzgünlerdi ki.
Kemal'in çalışmak için İzmir'e gidip kendisini yalnız bıraktığından sürekli şikayet eden Sevim'i evden kovup kovmama arasında da gidip geliyorlardı.
Bekir'de onların hatırına kadının gırtlağını sıkmaktan son anda vazgeçmiş, çocuklar için gelinlerine bir süre daha katlanmaları gerektiğini, Kemal gelince oturup konuşmalarını söylemiş, Yiğit'ten haber alırlarsa kendisini mutlaka aramalarını tembihleyerek evine dönmüştü.
Balık haline gitmeyecekti bir süre, elemanları işleri yürütürlerdi.
Karısını gözünün önünden ayırmayacaktı.
Diyarbakır'da hala görevde olan arkadaşı, şimdi özel bir komando timine komutanlık eden Mert'le sabah bir görüşme yapmış, Tayfun Nadir ile ilgili bildiklerini, Simirna'nın hayatının tehlikede olduğunu, Yiğit'in günlerdir orada olduğunu, kısaca her şeyi anlatmıştı, ordudan istifa ettiği için kendi eli kolu bağlıydı ama biliyordu ki, omuz omuza terörist avladıkları eski dostları, her daim yardıma hazırlardı...
Simirna'ya hiç bir şey söylememiş, sadece kendisini koruması için kendi bildiklerini öğreteceğini söylemişti.
Akıllı kız, dövüşmeyi çabuk öğrenmişti, yanından ayırmadığı silahla atış talimi yapmak için büyük spor odasını hazırlarken, Simirna 'da elbise seçer gibi silah seçiyordu kendine.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZUN KARANLIĞI (TAMAMLANDI ve DÜZENLENİYOR)
Ficción General(İMLÂ ve YAZIM HATALARI DÜZENLENİYOR) 👉👉Cinsel içerik, küfür ve şiddet vardır👈👈 🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤 İNSTAGRAM:DiliminUcundaBirikenlerim HER HAKKI SAKLIDIR!! İLK YAYINLANMA TARİHİ; 11.03.2017