SANKİ SEVECEKMİŞ GİBİSİN...
Odasına koşarak, komidinin üstünden telefonu aldı, kızın numarasını çevirdi, kapalıydı.. Hemen peşinden dayıyı aradı o da kapalıydı.
-sikeyim ecdadınızı!
Alelacele giyinip, arabayla dayının evine doğru son sürat gazladı.
Muhittin'in evi, kasabanın biraz dışında geniş bir arazi içinde, dört katlı büyükçe bir yapıydı, aile binası diyorlardı, gelinler, damatlar torunlar bir arada yaşıyordu.
Arabasını evin bahçe kapısının önüne park edip panik içinde evin kapısını çaldı, içinden kızın burada olması için dualar ediyor, kaçmış olma ihtimalini aklına getirmek istemiyordu, kapıyı açan olmayınca evin arkasından dolanıp bahçeye bakmayı düşündü, sesler geliyordu, kahkaha sesleri ve mangal kokusu birbirine karışmış, ma aile tüm fertler bahçede bir aradaydı, gözleri Simirna'yı ararken, köşedeki çardakta piç Yiğit'le başbaşa oturup konuştuklarını gördü..
-Simirnaaa...!!
Kükreyince sesler kesilip, herkes ona bakmaya, hayır panik içinde kızla çocuğun oturduğu yere bakmaya başladılar, Simirna ayağa kalkınca Yiğit cengaverlik yapmaya çalışıp kızı arkasına alarak, hayatının hatasını yapmaya başlamıştı bile.
-Bekir, gel oğlum oturup konuşalım, Zeynep masaya bir tabak daha getir...
-konuşmaya gelmedim dayı, "gözlerini kızdan ayırmadan konuşuyordu" ,
Simirna hazırlan, topla eşyalarını gidiyoruz, ne konuşulacaksa sonra konuşuruz.Kız, geçmesine izin vermeyen Yiğit'in arkasından
- ben bir yere gelmiyorum, çünkü ......
Kafasını uzatıp konuşmaya çalışıyor, bir yandan çocuğa çekilmesini kendini koruyabileceğini anlatmaya çalışıyordu, zaten tüm heybetiyle bahçede dikilen adamı görür görmez kalp atışları tavan yapmış, dili damağı kurumuştu, geleceğini onu arayacağını hiç düşünmemişti, kalbi sevinçle taklalar atarken, adamın gözlerindeki ifadenin tehlikeli boyutlara geldiğini farkedip, konuşmak için Yiğit'i tüm gücüyle kenara ittirip, Bekir'le dayının kısık sesle bir şeyler konuştuğu mangalın başına doğru yürümeye başladı, bir an da çocuğun kolundan çekmesiyle, sinirle arkasına dönüp bağıracaktı ki bir şeyin uçarak Yiğit'e doğru gelip, yere yıktığını gördü.
Ortalık bir anda karıştı, Bekir'in uçan kafasıyla çocuğun burnu kırılmış, Gülizar'la Zeynep çocuğun başında, diğerleri Bekir'i tutmuş, dayı sinirle bir şeyler söylüyor, gelin hanım ters ters Simirna'ya bakıyor, Bekir kıza bir daha dokunursa onu öldüreceğine yemin ederek bağırıyordu.
Sabahtan beri boğazından bir lokma geçmemiş, zaten bir kaç gündür de düzgün yemek yiyemenin verdiği yorgunluk ve açlıkla kızın gözleri kararıp tam yere yığılıyordu ki, o tanıdık kokunun onu kucakladığını, bir yerlere taşıyıp, sessiz bir ortamda yumuşak bir yatağa yatırdığını hayal meyal farketti.
Kızın yere düşeceğini göz ucuyla farkederek atılıp kucaklayan Bekir içeriye taşıyıp, kolonya ile kızın bileklerini ovuyor, su içirmeye çalışıyordu.
-hadi bebeğim aç gözlerini... Bitti hepsi geçti hadi uyan evimize gidelim, söz kızmıycam sana bir daha... Ne olur aç gözlerini..
Adamın uzaktan gelen sesiyle yavaş yavaş kendine gelirken, pişmanlık dolu kapkara iki derin kuyuya bakıp ağlamaya başladı.
-se_sen beni hiç istemedin sana çok yük oldum, sen benim canımı yaktın Bekir!
-özür dilerim, ne olur ağlama!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZUN KARANLIĞI (TAMAMLANDI ve DÜZENLENİYOR)
General Fiction(İMLÂ ve YAZIM HATALARI DÜZENLENİYOR) 👉👉Cinsel içerik, küfür ve şiddet vardır👈👈 🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤 İNSTAGRAM:DiliminUcundaBirikenlerim HER HAKKI SAKLIDIR!! İLK YAYINLANMA TARİHİ; 11.03.2017