45. Bölüm

9.5K 688 56
                                    


Isparta'ya girdiklerinde uyandı Simirna.

Hemen tuzlu krakerlerden bir iki tane ağzına atıp bulantısını bastırmaya çalıştı.

-iyimisiniz Simirna Hanım, durmamı istermisiniz, biraz hava alırsınız...

-Lütfen Simirna deyin, Okan bey, nerdeyiz?

-sende Okan abi dersen Isparta'ya girmiş olduğumuzu söylerim ben de...

Bu babacan tavırlı kır saçlı adamı çok sevmişti Simirna. Banu'nun etrafında hep böyle iyi insanlar vardı herhalde...

-teşekkürler Okan abi, hiç iyi bir yol arkadaşı olamadım sana hep uyudum.

-Daha iyi görünüyorsun güzel kızım uyuman iyi oldu bence, bak şurada bir çay bahçesi var, hem bir çay içelim, hem sen de biraz hava alırsın ne dersin?

-iyi olur derim.. Dedi Simirna gülümseyerek.

-yahu sen ne güzel bir kadınmışsın, gülünce bütün güzelliğin çıktı ortaya.

Arabayı parkedip çay bahçesine doğru yürürlerken söylemişti bunları Okan.

Simirna keyfi yerine gelmiş, kendini çok daha iyi ve acıkmış hissederek Okan'ın koluna girdi,

-Okan abi, bana yürüyor musun yoksa? Dedi gülerek,

-kızım bir otuz yaş daha genç olsaydım, yürümem koşardım emin ol...

Karşılıklı sohbet edip gülüşerek çaylarını içip, tost yediler, Simirna iki tane tost yemişti, bir de dondurma çekti canı, onu da mideye indirince kaybettiği enerjisini hepten toplamış gibi hissediyordu kendini.

Tuvalete gidip, yüzünü yıkayıp, saçlarını düzeltti.

Büyük yüzleşmeye az kalmıştı, bir yarım saat sonra askeriyede oluruz demişti Okan.

Bu sefer arabanın önüne oturup, Okan'ın kızları ve kaybettiği eşiyle ilgili sohbet ettiler.

Konu Bekir'e gelince, Okan'ın gençliğinden beri kocasını tanıdığını duyunca çok şaşırdı Simirna.

Banu'nun çok eski dostuydu demek ki Okan, şoförü demek içinden gelmemişti, çünkü dost, arkadaş gibiydi bu adam.

Nihayet askeriyenin önüne geldiklerinde saat beşe geliyordu.

Kapıdaki nöbetçi askerler çıkıp kimi aradıklarını sorduklarında Hüseyin'in öğrettiği gibi, evlilik cüzdanını ve kimliğini gösterdi, bu arada Okan arabadan bavulları teker teker indirmekte, göz ucuyla da şaşkın duran askerlere bakmaktaydı.

-komutanınıza haber verecekmisiniz oğlum?

-tamam efendim şimdi içeriyi arıyorum,

-ayy aramana ne gerek var ki, karısıyım işte içeri girip bulurum ben onu alla alla...

-şeyy hanfendi ben içeriye bilgi vermek zorundayım, bir de iki arkadaşı çağırtayım da bavullarınızı taşımaya yardım etsinler.

Nöbetçi kulübesine geçip, albayının odasına bağlantı kurmak için on dakika bekleyen askere , hemen hanımefendiyi içeriye alıp, eşyalarının Bekir komutanın odasına taşıtılması emredildi, kapıya iki er yollatılacaktı.

Diğer asker gelip Simirna'nın bavullarını çifter çifter içeriye taşıdı.

-Hanımefendi buyrun, geçin arkadaşlar size Bekir komutanımın odasına kadar eşlik edecekler.

Simirna dönüp Okan'la vedalaştı, her şey için teşekkür etti, Okan, telefon numarasını kıza verdikten ve ufacık da  olsa kötü bir durumda aramasını tembihledikten sonra, arabaya binip uzaklaştı.

YAKAMOZUN KARANLIĞI (TAMAMLANDI ve DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin