Emir merdivenlerin sonunda hareketsiz bir şekilde yatıyor ve kafasından kanlar akıyordu!
Gözlerimden yaşlar akarken zar zor merdivenlerden indim ve Emir'in yanına çöküp kafasını kaldırdım. Gözlerini açmıştı. "E-emir iyi -hıçkırık- misin?"dedim ve tekrar hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Hemen bir bez alıp Emir'in yanına geldim ve kafasına bastırdım. "E-emir ben ş-şimdi -hıçkırık- ambulans ç-ağırıcam. T-tamam -hıçkırık- mı?"deyip yanından kalkacakken Emir bileğimden tuttu. Ve daha sonra ayağa kalktı. "Deniz. Ben iyiyim. Sadece düştüm. Bir şey yok. Ağlama." Dedi ve gözyaşlarımı sildi.
"A-ama kafan k-kanıyor." Gülümsedi. "Sadece biraz kanıyor Deniz. Takma kafana sen. Ben iyiyim." "İ-iyisin değil mi?" Kafasını salladı. Birden içimden gelen hisle Emir'e sarıldım. Emir'de kollarını belime dolamıştı.
Biz sarılırken Emir güldü. "Çok mu korktun bana bir şey olacak diye?" Kaşlarım çatıldı. "Biz burada seni düşünelim sen şimdi böyle söyle." "Tamam. Tamam. Bir şey demedim."
Yavaşça ayrıldığımız da gülümsedim. Enir de gülümsedi. Sonra kaşlarım çatıldı. "Emir! Senin kafan kanıyordu! Eyvah! Ne yapacağız! Ah! Ambulans! Evet. Evet. Ambulans çağıralım. Dur! Numarası kaçtı! 115 mi? Yok ya! 110. Ya yoksa 112 miydi. Ah Emir ben çok kötüyüm sanırım kalp krizi geçiriyorum. Ara ambulansı. Bana lazım." Emir kahkaha attı.
"Kızım bi dur. Sus. Ben iyiyim. Ben şimdi bir iki pansuman yaparım geçer. Ama sen burada usluca otur. Ben geliyorum birazdan. Uslu dur tamam mı?" Kafamı salladım.
Emir on saatir yukardaydı ve ben çok sıkılmıştım. Koltukların üzerine çıkıp zıplamaya başladım. Tam karşı koltuğa atlıyordum ki atlayamadım ve yere yapıştım. Oflayarak yerden kalktım.
Koltuğun üzerinde duran ayıcıkları elime aldım ve oturdum. Emir'in telefonu masanın üzerindeydi. Sırıtarak telefonu elime aldım ve açtım. Şifre yoktu telefonunda. Mesajlarına ve galerisine bakmıştım. Kızlarla mesajlaşmamıştı. Ya bana ne. Mesajlaşmamışsa. Beni ne ilgilendirir ki?
Ayıcıklar ile sırıtarak dil çıkartarak ve komik pozlar vererek fotoğraf çekiyordum. Tam resimleri silecektim ki Emir merdivenlerden iniyordu. Ya of şimdi resimlerimi görecekti. Rezil olacağım!
Hiç bir şey olmamış gibi telefonu masanın üzerine bıraktım. Emir gelip yanıma oturdu ve masanın üzerinde duran telefonunu alacakken hemen ayağa fırladım. "Emir?!" Kaşlarını çattı. "Ne var kızım? Ne bağarıyorsun?" "Ihm. Şey. Şey diyecektim de ben. Ben sıkıldım. Evet! Evet ben çok sıkıldım. Böyle evin içinde kaldık. Sıkıldım yani. Anlıyor musun? Sı-kıl-dım. S-" "Tamam. Anladık sıkıldın da. Ne yapalım yani." Biraz düşündüm. "Hah. Buldum. Hadi körebe oynayalım." Emir güldü. "Bence sen ana okuluna falan git. Oradakilerden bir farkın yok." Kaşlarımı çattım. Alt tarafı oyun oynayacağız yahu. Ne kadar da abarttı. Odun şey ya. O ne anlar eğlenceden.
"Ya Emir! Hadi lütfen. Lütfen. Lütfen. Oynayalım. Oynayalım." Ben Emir'e yalvarırıken Emir kafasını iki yana sallıyordu. Emir sırıttı. "Bir şartla oynarım." Kafamı aşağı yukarı salladım. "Tamam. Tamam. Hadi oynayalım." Emir kafasını sallayıp ayağa kalktı. "Peki. Ne şartı bu?" "Sonra söyleyeceğim."
***
Emir gözleri kapalı bir şekilde beni ararken bir yandan söyleniyor bir yandan da küfürler ediyordu. Her ne kadar Emir görmesede dil çıkarttım. "Emir beni yakalıyamaz ki. Antilop Suratlı. Hadi yakalasana beni." Emir'in arkasına geçip sırtını cimcikledim. Emir acıyla sırtını ovuştururken ben gülüyordum. "Ah. Nerden kabul ettiysem şu saçma oyunu oynamayı."
Ben koşarken Emir de peşimdeydi. Gülerek giderken birden ayağım takıldı ve yere yapıştım. Yerden kalkmış gidiyordum ki Emir belimden yakaladı. "Sakarlığın seni ele verdi sakar kız." Güldüm. "Tamam. Hadi şimdi benim gözlerimi bağla. Ben ebeyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKAR KIZ
Teen FictionYanımda duran barmenden bana soğuk su vermesini istedikten sonra dans eden Emir ve arkadaşını(!) izlemeye koyuldum. Yanıma bir bardak bırakılınca hemen bardağı alıp içtim. İçmemle boğazım da yanmaya başladı. Yanlış bardağı mı içtim ben?! Barmen ya...