Kahvemden yudum alırken derin bir nefes aldım. "Ben senden bunu istemedim."
Leo bir bana birde dergi kapağına baktı. "Ne demek bunu istemedim!"
Elimi sağa doğru savurdum. "Kafasını takmış olduğu pembe çiçek yazıların rengine uymuyor. Ayrıca eli çok çirkin durmuş. Kim çekti bunu?"
Leo kapağı yere bırakırken benim yüzüme baktı. "Alfre."
Sert bir nefes verdim. Kahvemi sakince masama bıraktım ve telefonun tuşuna baktm. "Nasha, Bay Gueld'ı çağırır mısın?"
"Tabii Bayan Tollear."
Leo korkuyla bana baktı. "Lütfen, ben çıkabilir miyim?"
Kafamı 'hayır' anlamında salladım. Leo dudaklarını yiyerek odamın ortasında durdu. Kollarımı göğüsümde birleştirdim. Kısa elbisem ve onun uzun yırtmacı ile oldukça kendimden emin bir şekilde kalçamı masama dayamış vaziyette duruyordum.
Birkaç dakika içinde Bay Gueld, asıl adı Jimmy. İçeri siyah ekoseli kolsuz kot ceketi ile girdi. Boynunda bir fuları ve gözlüğünün üzerine düşmüş uzun saçları vardı. "Chianti!"
Yüzümde bir mimik dahi oynamuyorken göğüsümdeki ellerimi çözüp masama koydum. "Sana üç gün önce ne dedim?"
Jimmy benim bu soğuk tavrım ile birden etrafı inceledi. Yerde duran dergi kapağını gördüğü an gerilerek bana baktı. "Chia-"
"Alfre, bu işi gerçekten iyi yapıyor. Buraya çok erkenden geliyor. Renk çizgilerini çıkartıyor, mankenlerden ne istediğini söylüyor. En önemlisi İtalyan. İşlerin nasıl yürüyeceğini biliyor."
Jimmy kafasını salladı. Kalçamı masadan kaldırdım. "Fakat ben, bizzat sana ayrıntıları verdim. Bu çekimi senin yapman gerektiğini söyledim."
"Biliyorum."
Adımlarımı arttırdım ve tam önünde durdum. Tam yüzüne karşı çıldırmış bir şekilde bağırdım. "O zaman benim sözüm neden dinlenmiyor? Baskı gününe iki gün kalmış ve bir boka benzemeyen dergi kapağıma neen bakıyorum?"
Jimmy utanç bir yüzle bana baktı. "Chian-"
Elimi kaldırdım. "Sen, çekim gününde birkaç kadınla eğlenmek için sorumluluğunu Alfre'nin üzerine attın. Benim bir şey anlamayacağımı düşündüğün için mi? Beni salak yerine mi koydun?"
Jimmy ellerini önde birleştirerek af diledi. "Gerçekten özür dilerim. Bir hata ya-"
Yakasını tuttum. "Hata kabul etmiyorum! Sen dünyanın en çok satan moda dergisinde bir fotoğrafçıysan hata kabul etmiyorum Jimmy."
Onun yakasını bıraktığımda derin bir nefes aldım. Kendi yerime doğru yürürken mırıldandım. "Seni kovuyorum. Tazminant davası açabilirsin. En kısa zamanda paran elinde olacaktır. Çıkabilirsin."
Masama oturup elimi ileri ittim. Jimmy bir anda öfkeyle konuştu. "Hadi ama! Bunu yapamazsın."
Sakince ona döndüm. "Yapabiliyorum ve yaptım. Jimmy, salak yerine koyulmayı ve işini ciddiye almayan insanları sevmem."
Bir anda masa doğru yalvarır bir şekilde geldi. "Chianti, gerçekten özür dilerim. Yalvarırım yapma!"
"Ya bu odadan kendi rızan ile çıkarsın ya da iki güçlü adamın kollarında itibar ve gururunu kaybetmiş biri olarak çıkarsın."
Jimmy kızgın ve bir o kadar da beni öldürme potansiyeli yüksek bir şekilde odadan çıktı. Odamdan çıktığında sürekli olarak burayı dava edeceğini hakkı olanın iki katını alacağına dair boş vaatler sunup gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Call Me Vogue
Fanfiction"Biz birbirimiz için kesinlikle yaratılmamışız." Şizofrenik bir kahkaha atarak ona baktım. "Ah! Bu konuda anlaşabilmemiz ne kadar güzel!" @lineofsight için her zaman senin için