JEARD
Olduğum yerde kaldım. Tüm gün koltukta yattım. Daha fazla dayanamadım. Ayaklandım.
Sabah 7'ye doğru evine gittim. Kapısını çaldım. Çaresizce bağırdım. Telefonunu arıyorum ulaşamıyordum. ''CHIANTI!''
Kapıyı açan olmadı. Hızla asansöre yürüdüm. Arabamı aşağıda hazırlattım. Aynı hızda Chainti'nin iş yerine gittim. Acil bir durum olmasa bunu yapmazdım ama bu çok acil bir durumdu. Arabayı nasıl kullandığımı hatırlamıyorum. Telefonumdan birkaç özel adamımı aradım. ''Chianti dün eve giriş yapmış mı? Çıkışlarını kontrol et. Tüm bilgileri bana bildir.''
Ya kendini eve kapattı ya da kendini tamamen işe vermişti. Vogue'a geldiğimde arabayı durdurdum. Birkaç dakika sonra arama geldi. ''Bay Swing, en son dün sabah evden çıkmış ve bir daha eve girmemiş.''
Telefonu kapattığım anda arabadan anahtarı alıp çıktım. Hepsini aynı hızda yapıyordum. Üzerimde dünden kalan gömlek ile çıktım. Vogue'a girdim Chianti'nin katına çıktım. Asansörde içim içimi yiyordu. Onun yüzüne ne diyeceğim, ne hakkında konuşacaktım hiçbir fikrim yoktu.
Düşünmek içinde pek zamanım olmadı zaten. Onun katına geldiğim anda gözlerim her yerde onu aradı. Kata girdiğim an camandan yapılmış toplantı odası dikkatimi çekiyordu daha sonrasında onun odası. Boştu. Nasha beni görür görmez ayaklandı. ''Bayan Tollear nerde?''
Kaşlarımı çattım. ''Gelmedi mi?''
Nasha bir anda kulaklığını kulağından çıkarttı. Beni Chianti'nin odasına sürükledi ve kapıyı kapattı. ''Ne demek gelmedi mi?''
''Ben de onu arıyorum Nasha.''
Nasha bir anda küfür ederek kendi etrafında döndü. ''O yüzden bana bu ayın plan program mailini attı!''
Kaşlarımı çattım. ''Ne diyorsun?''
''Mailde kafa dinlemek istediğini yazmış ama ben seninle beraber sanıyordum yani,''
Ellerimi saçlarıma geçirdim. Lanet olsun! Birkaç saniye odasında öylece durdum. Ona gönderdiğim tablo tam karşımda duruyordu. Derin bir nefes aldım ve tabloya baktım. Konuşmam lazımdı bana bir açıklama borçluydu.
"Eski sevgilisinin evini biliyor musun?"
Nasha şaşırdı. "Michael mı?"
Kafamı salladım. "Evet biliyorum."
"Beni ona götür."
Nasha bir anda durakladı. "Neden oraya gitsin ki? Sana böyle bir şey mi söyledi?"
Dudaklarımı araladım. "Beni sevemediğini söyledi. Eğer beni sevemiyorsa bir sevdiği vardır."
Nasha bir adım iki gitti. "Michael'a mu gitti yani?"
Başımı yavaşça öne eğdim. "Umarım gitmemiştir."
İkimiz de hızla odadan çıkarken eğer Chianti'yi onun yanında görürsem ne yapacağımı bilmiyordum. Ona kızamazdım, kafasını karıştırmış olabilirdim, belki onun adına mutlu olabilirdim ama kendi mutsuzluğumu nasıl saklayacağımı bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Call Me Vogue
Fanfiction"Biz birbirimiz için kesinlikle yaratılmamışız." Şizofrenik bir kahkaha atarak ona baktım. "Ah! Bu konuda anlaşabilmemiz ne kadar güzel!" @lineofsight için her zaman senin için