Topuklu ayakkabılarım onun elinde.
Jeard'ın kravatı çözülmüş iki yakasının altından sarkıyordu.
Elimi sıkıca tutuyordu.
Parmaklarım onun parmaklarının arasında kenetlenmiş haldeydi.
Çok sevdiğim bir adamla yürüyordum.
Kafamı biraz çevirip ona baktım.
Güzel taranmış saçları, alnına doğru düşmüş birkaç tel saçları...
Kemikli yüzü ve kaşları ile saçları aynı renk olan o kumral tonlar...
Yüzüne şekilli olan burnu, hafif pembe dudakları. Çok dolgun olmasa da en çok güldüğünde dudaklarından dudaklarımı ayırmama yemin edeceğim dudaklardı.
Jeard ile ilk tanıştığım zamanı hatırlıyorum ne zaman gözümde bu kadar dayanılmaz bir adam olmuştu? Çok karizmatik bir adamdı. Yürüyüşü, duruşu, bana bakışı, bana dokunuşu en çok beni sevişi. Ah, beni nasıl bu hale getirebilirsin?
"Şunlardan yemek ister misin?"
Kafamı salladım. Çıplak ayaklarıma baktı. "Ayakkabılarımı giymende gerçekten ısrar ediyorum."
"Hayır gerçekten gerek yok."
Elini hala tutarken ileride bir yere doğru baktı. "Şurada açık bir yer var terlik alalım."
Kafamı salladım. Bir araçta tatlı satan yere geldiğimizde adama döndü ve Fransızca konuştu. İçimi çekerek onu izledim. Elimi bırakmadı. Diğer eliyle cebinden para çıkartıp adama uzattı.
En sevdiğim hareketi neydi biliyor musunuz? İstemeden beni sevme eylemine girmesi.
Hemen gösteriyorum.
Adamın bizim tatlıları hazırlayışını tamamen konsantre bir şekilde izlerken elimi tuttuğu elimdeki baş parmağımı onun baş parmağının üstüne okşadım.
Sakince elimi aldı ve elimin üzerine küçük bir öpücük koydu.
Onda en sevdiğim hareketi buydu. Bazen ben çalışırken ve aynı zamanda o sıra o da çalışırken, yanıma sırnaşıp beni öpüyor ve sonra yeniden çalışma odasına dönüyordu.
Adamın verdiği ilk tatlıyı bana uzattı. Elimi ondan ayırdım ve ayakkabılarımı diğer eline aldı. Adamın uzattığı diğer tatlıyı aldı. Kocaman ısırık alarak neredeyse yarısını bitirdi, gülerek ona döndüm.
"Hayatımda gördüğüm en güzel yemek yiyen insansın."
Ağzı dolu bir şekilde gülümsemeye çalıştı. Bir kolunu omzuma attı ve yanağımı öptü. Yürümeye devam ederken mini bir marketin önüne geldiğimizde konuştu.
"Terlik!"
Hızla marketin içine girdi. Camın arkasından izledim. Eline hızlıca bir terlik geçirdi ve kasaya geldiğinde tatlının diğer yarısını dişlerinin arasında tutup cebinden para çıkarttı elleri sayıp market sahibine uzattı. Terlikleri ve para üstünü alınca tatlıyı ısırıp yine bir parçasını eline alarak bana doğru geldi. Ağzı dolu bir şekilde konuştu.
"Kıyafetine uyumlu bir renk aldım."
Kahkaha atarak elinden terliği almaya çalışırken diğer parçayı da ağzına attı sonra kafasını "hayır" anlamında sallayarak dizlerinin üzerine çöküp terlikleri yere koydu. Sol ayağımı kaldırıp ayağımın altında bir şey var mı diye elini nazikçe gezdirdi. Terliği giydirdi ve aynı işlemi sağ ayağımı da yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Call Me Vogue
Fanfiction"Biz birbirimiz için kesinlikle yaratılmamışız." Şizofrenik bir kahkaha atarak ona baktım. "Ah! Bu konuda anlaşabilmemiz ne kadar güzel!" @lineofsight için her zaman senin için